1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yazar siyasetçiler arasına Lale Akgün de katıldı

Başak Özay13 Ekim 2008

Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin federal milletvekili Lale Akgün, "Semra Teyze Ciğer Patesi Ülkesinde" adlı ilk kitabını okurların beğenisine sundu.

https://p.dw.com/p/FYYh
Lale Akgün, kitabında ailesinin hikayesi üzerinden göç, göçmenlik, yabancılık, uyum gibi konulara değiniyor.
Lale Akgün, kitabında ailesinin hikayesi üzerinden göç, göçmenlik, yabancılık, uyum gibi konulara değiniyor.Fotoğraf: SPD

Türkiye'nin onur konuğu olarak katıldığı 60. Frankfurt Kitap Fuarı'nın başlamasından haftalarca önce Türkiye, Türk edebiyatı, Türkiye-Almanya ilişkilerini konu alan kitaplar Almanya'daki kitapçıların vitrinlerinde daha fazla boy göstermeye başladı. Almanya'da, göçmenlerin Alman toplumuna uyumu ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri gibi konulardaki çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren Alman Sosyal Demokrat Parti'nin federal milletvekili Lale Akgün de "Semra Teyze Ciğer Patesi Ülkesinde" adını verdiği ilk kitabıyla bu kez bir yazar olarak okurların karşısına çıktı.

"Amacım öğretici olmak değil"

Kitabında kendi ailesinin hikayesi üzerinden göç, göçmenlik, uyum, yabancılık gibi konuları esprili bir dille ele alan Akgün, "amacım öğretici olmak değil, yalnızca kendi hikayem ile Türklerin de çok büyük çeşitlilik barındıran bir halk olduğunu anlatmak istedim" dedi. Akgün kitabı yazmaktaki amacının, Almanya'daki klişe "Türk göçmen imajının" değişmesine katkı sağlamak olduğunu belirtti. Lale Akgün, "benim için önemli olan şuydu: Almanya'daki Türklerin tablosu çok tek yönlü ve tek renkli. Sadece prototip bir Türk varlığı ortada sanki. Bizim tanıdığımız Türkler deyince akla çok düz bir çizgi, çok düz bir tablo geliyor. Benim amacım bu tabloya renklilik katmaktı" dedi.

"Bilinenden farklı Türk aileleri de mevcut"

"Semra Teyze Ciğer Patesi Ülkesinde" Lale Akgün'ün diş doktoru olan babasının 1960'lı yılların başında Almanya'dan iki yıllık bir iş teklifi almasıyla başlıyor. O güne kadar İstanbul'da yaşayan aile, kendisini bir anda Almanya'nın yabancı ikliminde buluyor. Kitabında Almanya'daki ilk günlerinden örnekler veren Akgün, bu örneklerle iki ülke arasındaki kültürel farklılıklara dikkat çekiyor. Kendi deneyimlerinden yola çıktığını belirten Akgün, "bilinenden farklı Türk aileleri de mevcut" dedi. Akgün, "benim yaşadıklarım her zaman kafalarda olan tablolarla aynı değil. Ben kendi yaşadığımı anlattım. Yaşadıklarım gösteriyor ki başka şeyler de var. Ben kocasının arkasından yürüyen kadın yok demiyorum, ama onun yanında başka şeyler de var, bunu göstermek lazım" şeklinde konuştu.

"Benim sevdiğim yazarların hiç biri Almanca'ya çevrilmedi"

Frankfurt Kitap Fuarı hakkındaki düşüncelerini "Türk edebiyatının Almanya'da tanıtılması için çok önemli" sözleriyle dile getiren Akgün, Aziz Nesin, Selim İleri gibi yazarların eserlerini örnek gösterdi ve "benim sevdiğim yazarların kitaplarının hiç bir Almanca'ya çevrilmedi" sözleriyle serzenişte bulundu. Çok az sayıda Türkçe kitabın çevirisinin yapıldığını ve bunun toplumların birbirini anlamasını zorlaştırdığını vurgulayan Akgün, "o kadar az tercüme edilmiş ki Almanca'ya. Siz 80 milyon insanı tanıyamayacağınıza göre, siz bir kültürün süzülmüş, kalıntısı olan edebiyatı okuyamadıkça o ülkeyi anlamanız mümkün değil. O bakımdan, ben kitap fuarının Türkiye'nin Almanya'da tanınmasına, yelpazenin genişlemesine çok büyük bir katkısı olacağını düşünüyorum. Bir de üstelik daha çok kitabın Almanca'ya tercüme edilmesi için bir yol açılırsa, bu çok önemli bir adım olur. Başka türlü mümkün değil önyargıları yıkmak" dedi.