1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Konkurrenz der Elektroautos - Wasserstoff- und Brennstoffzellen-

20 Aralık 2010

Elektrikli otomobil denince akla, aküsü prizde şarj edilen otomobil geliyor. Ama hidrojenli yakıt hücresiyle çalışan araç da aslında elektrikli otomobil sınıfına dahil.

https://p.dw.com/p/QgfP
Fotoğraf: MVV Energie

Elektro mobilite kavramı dillerden düşmez oldu. Son zamanlarda yakıt hücresinden söz edilmez oldu. Ama büyük otomotivcilik kuruluşları yakıt hücresini kullanılabilir hale getirmek için harıl, harıl çalışıyorlar. Alman Daimler şirketinin yakıt hücreli prototipi güncel B modeline monte edilen yeni teknolojiden oluşuyor. Yakıt hücresi ön koltukların altında. Aracın elektronik beyni de. Arka koltukların altında da üç hidrojen tüpü bulunuyor. Akü ise bagajda. Elektrik motoru ön aksa bağlı ve tekerlere hareketi bu motor veriyor.

Prototipin diğer modellerden hiç farkı yok. Yakıt hücreli B klas Mercedes içten yanmalı motorla çalışan benzerlerinden ayırt edilemiyor. Bagaj hacmi bile aynı.

Tek fark, motor devir sayacının yerinde, elektrikli motorun ne kadar elektrik çektiğini kilovatla gösteren bir saatin bulunması. Aküdeki elektrik belli bir düzeyin altına düştüğünde yakıt hücresi otomatik olarak devreye giriyor ve aküyü şarj ettikten sonra yine kendiliğinden kapanıyor.

Daimler Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche yakıt hücreli B klas Mercedes ile
Daimler Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche yakıt hücreli B klas Mercedes ileFotoğraf: picture-alliance/dpa

Teknoloji hazır

Yakıt hücresi hidrojen ile oksijen arasındaki reaksiyonu elektrik enerjisine dönüştürüyor. Avantajı, motora elektrik veren akünün seyir sırasında şarj edilmesi. Hidrojen tüplerinin doldurulması üç dakika sürüyor. Hidrojenin depolandığı tüplerin 700 barlık basınca dayanıklı hale getirilmesiyle yakıt hücreli otomobilin menzili 400 kilometrenin üzerine çıktı. Daimler şirketinin modern teknolojiler merkezinden Peter Froeschle menzilin daha da uzayacağını ve otomobilin bir depo hidrojenle kaç kilometre yol alabileceğinin, yakıt tüplerinin araca nasıl yerleştirildiğine bağlı olduğunu söylüyor. Froeschle yakıt deposunu hazır modelin ölçülerine uydurduklarını belirtiyor ve ekliyor: "Gelecekte bütün otomobiller bu yeni teknolojiye göre şekillendirilecek. Böylece daha büyük bir depo yerleştirip yakıt hücreli otomobilin menzilini 600 ile 800 kilometreye çıkarmak mümkün olacak.”

2015'te seri üretim başlıyor

Yakıt hücresi teknolojisi son beş yılda sessiz sedasız önemli ilerlemeler kaydetti. Uzmanlar, sistemin artık oturduğunu ve maliyetlerin nasıl müşterinin elini yakmayacak düzeye indirilebileceğini araştırmaya başladıklarını belirtiyorlar. Bütün büyük şirketler 2015 yılında yakıt hücreli otomobilleri piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. Alman milli hidrojen ve yakıt hücresi teknolojileri birliğinden Kai Klinder bu yeni teknolojinin binek otomobillerle sınırlı kalmayacağını söylüyor.

Sadece aküsü prizde şarj edilen otomobil değil, hidrojenli yakıt hücresiyle çalışan araç da aslında elektrikli otomobil sınıfına dahil
Sadece aküsü prizde şarj edilen otomobil değil, hidrojenli yakıt hücresiyle çalışan araç da aslında elektrikli otomobil sınıfına dahilFotoğraf: AP

Klinder, otomobillerde ve otobüslerde kullanılan ve yakında uçaklarda da kullanılacak olan yakıt hücresinden, ısınma ve elektrik ihtiyacını karşılaması için beş bin eve yerleştirildiğini anlatıyor.


Üretimden tüketime yeşil enerji zinciri

Yakıt hücresi uçaklarda elektrik ihtiyacını karşılayabilir ve böylece yükü azalan türbinlerin yakıt sarfiyatı azaltılabilir. Gemilerde de limandaki bütün elektrik ihtiyacı jeneratör çalıştırmadan yakıt hücresi tarafından karşılanabilir. Kai Kindler yakıt hücresinin geleceğin karma enerji üretiminde sağlam yer edineceğini söylüyor ve yakıt hücresinden çıkan elektriğin yeşil enerji zincirinin son halkası olabileceğini şöyle anlatıyor: “Yakıt hücresi, en verimli enerji transformatörü olduğu gibi zararlı emisyonu da sıfıra yakın. Rüzgâr enerjisinden elde edilen elektrik enerjisi elektrolizle hidrojene dönüştürülebilir. İhtiyaç fazlası rüzgâr enerjisiyle hidrojen üretildiğinde bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Hem elektrik şebekesinin yükü azalır, hem de rüzgâr enerjisi fazlasından yakıt elde edilir.”

© Deutsche Welle Türkçe


Sabine Kinkartz/A. Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa