1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yanlış kolesterol tedavisi öldürebiliyor

11 Mart 2010

Almanya’da yapılan bir araştırmaya göre, doktorlar kalp rahatsızlıkları bulunan hastaların sadece yarısına kolesterol konusunda doğru tavsiyede bulunabiliyor. Bu da kalp krizi ve inme riskini artırıyor.

https://p.dw.com/p/MQWz
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa/dpaweb

Alman araştırmacılara göre, eğer doktorlar kolesterolü azaltma konusunda doğru rehberlik edebilseydi geçen 10 yıl içinde, her 1000 hastadan 50 ya da 80’inin kalp krizi, inme veya diğer kalp hastalıkları nedeniyle ölümleri engellenebilirdi.

Yüksek kalp rahatsızlığı bulunan hastalara genellikle "statin" denilen kolesterolü azaltıcı ilaçlar yazılıyor. Almanya’da 25 binden fazla hasta üzerinde yapılan çalışmayı yürüten Heribert Schunkert ise her hastada ne kadar kolesterolün düşürülmesi gerektiği konusundaki kuralların çok karmaşık olabildiğini belirtiyor.

Almanya'nın Lübeck kentindeki Schleswig Holstein Üniversite Hastanesi’nde görevli olan Schunkert, doktorların sıklıkla, özellikle de kadın hastalarda, riskleri teşhis etme ve doğru hedefleri koyma konusunda başarısız olduklarını öne sürdü.

Kalp rahatsızlıkları

Kalp rahatsızlıkları Avrupa, ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerde kadın ve erkeklerin bir numaralı ölüm nedeni. Kandaki yüksek kolesterol da bunda büyük bir rol oynuyor.

"Kötü kolesterol" adı verilen düşük yoğunluklu "lipoprotein (LDL)", kanda proteinler üzerinde taşınan yağlı bir madde. Yüksek LDL oranının ilaç, diyet ve hayat tarzındaki diğer değişikliklerle azaltılması, kalp krizi ya da inmeyi önlemeye çalışmak açısında önemli bir adım.

Yarı yarıya doğru teşhis

Genellikle hastanın kalp krizi riski ne kadar yüksekse kolesterol seviyesinin de o kadar düşük olması tavsiye ediliyor, ancak risk seviyesinin saptanması bazen zor olabiliyor.

Almanya’da 25 bin 250 hasta ve 907 doktor üzerindeki çalışma, erkek hastaların yüzde 55’ine, kadın hastaların da yüzde 49’una doğru LDL hedeflerinin verildiğini ortaya koydu.

Benzer verilerin diğer Avrupa ülkeleri ya da dünya genelinde de bulunabileceğini belirten Schunkert, İtalya’da da benzer verilerin kaydedildiğini söyledi.

© Deutsche Welle Türkçe


Reuters/DW/BS/HK