1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'ye "iltica eleştirisi"

Carla Sappok23 Ocak 2004

Dublin’de dün biraraya gelen AB’ye üye ülkelerin içişleri bakanları, ortak iltica ve göç politikası arayışını masaya yatırdılar. Toplantının kilitlendiği nokta ise üçüncü güvenli ülkeler oldu. Ve bu noktada Türkiye’nin tutumu, Almanya tarafından eleştirildi...

https://p.dw.com/p/AbQV
Alman İçişleri Bakanı Schily, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşenleri yapmasını istedi
Alman İçişleri Bakanı Schily, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşenleri yapmasını istediFotoğraf: AP

AB, 1 Mayıs tarihine kadar iltica ve göçe ilişkin ortak bir politika bulma çabaları AB içişleri bakanlarının biraraya geldiği Dublin’deki toplantıda masaya yatırıldı. Bu alanda Türkiye’nin yeterli işbirliğini gösterme konusunda ihmalkar tutumu, özellikle Almanya tarafından eleştirilen bir nokta oldu...

AB içişleri bakanları dün Dublin’de biraraya geldikleri toplantıda ”siyasi sığınma hakkı” konusunda ortak bir çizgi arama çabaları henüz bir sonuçtan oldukça uzak görünmekteydi. Tartışılan, Almanya’da uzun süredir uygulanan ”üçüncü ülke kuralı”nın tüm AB üyeleri tarafından benimsenerek ortak ilke haline getirilmesi konusuydu.

Almanya’nın gündeme getirdiği bu ”üçüncü ülke kuralı” ya da ”güvenli üçüncü ülkeler” kriteri, sığınma başvurusunda bulunan bir kişinin, ülkesinden kaçtıktan sonra siyasi mülteci olarak kabul görebileceği başka bir devleti transit geçerek AB sınırından içeri girmeye çalıştığı anlaşılırsa bu kişi derhal sınırdışı edilebiliyor.

"Üçüncü ülke" formülü

Alman Bakan Otto Schily, Birlik üyeleri tarafından giderek benimsenen bu ”üçüncü ülke” formülünün bazı sınırlamaları içerdiğini, sınırdışı edilmelerin ancak sığınmacılara bir zarar gelmeyeceğine ilişkin yazılı güvence vermiş, bu konuda anlaşma imzalamış ülkelere yönelik olabileceğini belirtiyor. Bunun için hangi ülkelerin söz konusu olabileceği sorusunu ise Schily, yakın bir tarihte AB üyelik müzakereleri başlayacak Bulgaristan ve Romanya’yı düşünebileceklerini söylerken, Türkiye’ye gerekli güvenceleri veremediği için kesinlikle sığınmacı gönderilmeyeceğini sözlerine ekliyor:

”Evet, Türkiye şu anda bizim açımızdan bir sorun. Almanya’da hala Türkiye’den kaçarak gelen binlerce siyasi sığınmacı adayı var. Bu nedenle AB’ye üyelik için gayret sarfeden Türkiye’ye güvenli bir üçüncü ülke olması için ya da bu yolda çaba göstermesi için uyarıda bulunmak gerektiğine inanıyorum. Aksi halde Ankara’nın Birlik üyeliği şansı iyice azalacaktır.”

Türkiye’ye uyarı

Schily bu arada Türkiye’ye, işbirliğine daha açık olma uyarısında da bulunuyor. Ankara ile Brüksel arasında, başvurusu reddedilen sığınmacıların iadesine ilişkin henüz resmi bir sözleşmenin var olmadığına değinen Alman Bakan, bu nedenle Dublin’deki toplantıda Türkiye’den de bir temsilcinin hazır bulunmasını, dönem başkanı İrlanda, Ankara’ya bizzat çağrı yaptığı halde, henüz erken ve sakıncalı görüyor:

”Türkiye’nin AB üyeliği konusunda gereksiz ümitlere yer vermemek için dikkatli davranmak gerektiğine inanıyorum. Çünkü AB bünyesindeki müzakereler daha yeni başladı. Biz Birlik olarak ancak bu müzakerelerin sonucunda Türkiye’nin üyelik için gerekli koşulları yerine getirip getirmediğine karar vereceğiz. Aslında bu türden resmi olmayan etkinliklere, kararlarında bağlayıcı bir yan bulunmayan konferanslara katılım konusunda bile daha seçici davranmak gerektiğini düşünüyorum.”

Schily’nin dile getirdiği eleştiri, Lüksemburg İçişleri Bakanı Luc Frieden tarafından da paylaşılıyor. Frieden, böyle önemli toplantılarda masada sadece üyeliği onaylanmış ülkelerle, üyelik müzakereleri başlamış olanların yer alması gerektiğini savunuyor.

Bir sonraki buluşma Şubat ayında

Birlik içişleri bakanlarının bundan sonraki buluşması Şubat ayında. Ancak o zamana kadar üçüncü ülke uygulamasıyla ilgili tartışmaların son bulması ve karar aşamasına geçilmesi umuluyor. Burada yanıt bekleyen sorulardan bir diğeri de devletin dışındaki çevrelerin ve oluşumların baskısından yılarak siyasi sığınma isteyenlere karşı nasıl davranılacağı. Alman Bakan Schily ise iyimser bir ifadeyle, siyasi sığınma konusunda AB bünyesinde geçerli olacak ortak bir çizgi saptama çabalarının Amsterdam Anlaşması‘nda öngörüldüğü gibi 1 Mayıs tarihine kadar sonuçlanacağına inandığını söylüyor.

Schily bu arada Almanya’da iki yıldır tartışması süren yeni Göç Yasası’nın da Avrupa’nın siyasi sığınma konusuna getirmek istediği belirlemelerle biri ilgisi olmadığını sözlerine ekledi. Schily buna rağmen, çağdaş taleplere karşılık vereceğini bildirdiği yeni Göç Yasası‘nın hayata geçirilmesi için muhalefet partilerinin engelleme girişimlerinden vazgeçmesini istedi, daha fazla zaman yitirmenin bir anlamı olmadığını bildirdi.