1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin renkleri Berlinale'de

17 Şubat 2011

Berlinale’ye bu yıl Türkiye’den “Bizim Büyük Çaresizliğimiz“ filmiyle yarışan Seyfi Teoman ve “Pera Berbangê“ adlı Kürtçe kısa filmiyle dikkat çeken Arin İnan Arslan katılıyor. Aydın Üstünel’in haberi…

https://p.dw.com/p/10Hq7
Arin İnan Arslan, çektiği kısa filmle Berlinale'de boy gösteriyorFotoğraf: DW

“Pera Berbangê“ - Türkçesiyle “Gündoğumundan Önce Arpej“, 61'inci Berlin Film Festivali'nin „Berlinale Shorts“ adlı bölümünde gösteriliyor. Kısa metrajlı film dalında yarışan, dolayısıyla da ödüle aday olan film, Güneydoğu'da köylerin boşaltılmasıyla şehre yerleşmek zorunda kalan insanların etrafında dönüyor. Filmin kahramanı Bışkov, evcil güvercinlerini çarşıda insanlara azad ettirerek geçimini sağlıyor. Ama bu güvercinler sonra tekrar kafeslerine dönüyor. Yönetmen Arin İnan Arslan bu sembolü söyle açıklıyor:

„Bu kanatsızlığı, gidemeyişi vurgulayan bir imge üzerinden, umut üzerinden ilerleyen birşey. Mesela Yaşar Kemal'ın buna dair bir romanı var „Kuşlar da gitti“ romanı var, ondan sonra „Körlesme“ diye bir romanı var Elias Canetti'nin, onda budist rahiplerin aynı şeyi yaptığını gördüm. Heryerde böyle birşey yapılıyormuş, böyle bir gelenek varmış zaten ama, 1930'lu yıllarda İstanbul'da bu ortadan kalkıyor. Bir vicdani rahatlama yöntemi, insanların vicdanlarını rahatlatma yöntemi. Yok olan insâni taraflar, yok olan ahlaki değerlerle bir şekilde birleştirip bu şekilde bakmak istedim.“

Türkiye'yi temsil eden Kürtçe film

„Pera Berbangê“ Kürtçe çekilmiş ve Türkiye'den festivale kabul edilen iki yapımdan biri. Bu Arin İnan Arslan için özellikle bir mutluluk kaynağı:

„Şimdi dilinin Kürtçe olması, geldiği yer itibarıyla benim için daha itibarlı birşey. Bu benim için onur verici birşey. Bir taraftan Türkiye'yi temsil ediyor olmak, Kürtçe bir filmle temsil ediyor olmak, onur verici birşey. Ülkenin en azından geldiği yeri gösteriyor, ama öteki taraftan politik kaosu da biliyorsunuz. Tamam, biz Kürtçe bir filmle Berlinale'de yarışıyoruz, ama Kürtlerin kendini ifade şansları hâla çok sınırlı. Bu da başka bir gerçek olarak hâla devam ediyor. Bu onu örtbas edecek birşey de değil, ama umut veren birşey, bunu da es geçemeyiz.“

Uzun değil, ‚çok uzun’ film yapılmalı

„Pera Berbangê“ köyleri boşaltıldığı için şehre yerleşmek zorunda kalan ve burada hayatta kalma mücadelesi veren Kürtlerin hikayesi. Güneydoğu'da çok kişinin kaderi bu. Kısa metrajlı filmin geniş kitlelere ulaşamayan bir sanat dalı olduğunu teslim eden yönetmen Arslan, konuyu uzun metrajlı bir filmde işleme fikrine şöyle yaklaşıyor:

„Demokratik açılım başlığı altında incelenen birçok şey var, ancak bunların çoğu çok yüzeyde kaldı, hani televizyonda konuşulan şeyler olarak kaldı. Aşağılara doğru inmedi. Bir taraftan bizim ülkemiz son 20 yılda bir huzurevine dönüştü, köylerimizde bir taraftan yaşlılarımız hep yalnız kaldı ve bu bir Kürt gerçeği de değil. Bir yandan Ege'nin köylerinde, Karadeniz'in köylerinde de insanlar yalnız başlarına kaldılar. Biz bir şekilde bunu göstermeye çalışıyoruz. Siz insanları kendi oturdukları ceviz gölgesinden ettiniz, hepsi şehirlere indiler, şehirlerde başka şekilde geçinmek zorundalar, bu da müthiş sosyal yaralar yaratıyor. Bu mevzu üzerine bir 'çok uzun' film yapılabilir.“

Festivale kabul edilmenin bile kendisi için büyük onur olduğunu kaydeden yönetmen Arin İnan Arslan, bu noktadan sonra ödül alıp almamanın pek önemli olmadığını söylüyor. Ancak asıl hedefinin, yaralara parmak basan filmini, kendi ülkesinde, kendi festivallerinde göstermek olduğunu belirtiyor.


© Deutsche Welle Türkçe


Aydın Üstünel, DW Berlin

Editör: Ahmet Günaltay