1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye ve İsrail’in gizli diplomasisi

2 Temmuz 2010

Ortadoğu’nun bir zamanlar iki yakın müttefiki olan Türkiye ve İsrail, 31 Mayıs’taki Mavi Marmara baskınıyla kopma noktasına gelen ilişkilerini onarma sürecinde önemli bir adım attılar. Serkan Demirtaş’ın haber-analizi:

https://p.dw.com/p/O964
Fotoğraf: DW

Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve İsrail kabinesinin “en Türk dostu üyesi” olarak bilinen Sanayi, Ticaret ve Altyapı Bakanı Benjamin Ben-eliezer, 30 Haziran’da Brüksel’deki bir otel odasında “gizli” bir görüşme gerçekleştirdiler.

Der tuerkische Aussenminister Ahmet Davutoglu
Dışişleri Bakanı Ahmet DavutoğluFotoğraf: AP

Daha yakın bir zamana kadar İsrail’le ilişkilerin “hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını” ilan eden Türkiye ile Gazze’ye insani yardım taşıyan Türk gemilerinin “hükümet destekli bir provokasyon” olduğunu iddia eden İsrail’in, böylesine üst düzey bir temasta bulunması dikkat çekici.

ABD'nin girişimleri

Bu görüşmenin yapılmasında ABD’nin her iki tarafa da yaptığı kuvvetli telkinin önemli rol oynadığı hem Türk hem de İsrailli diplomatların kabul ettiği bir gerçek. Hatta ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin doğrudan sürecin içinde rol oynadığı da iddia ediliyor. Diplomatik kaynaklar, ABD’nin iki yakın müttefiki, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin bozulmasına göz yumamayacağını, bunu özellikle Ortadoğu’nun istikrarı açısından yaşamsal önemde bulduğunu anımsatıyorlar. ABD Başkanı Barack Obama’nın G-20 zirvesi sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la bu konuyu da ele aldığı ve 7 Temmuz’da bir araya geleceği İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile de konuşacağı biliniyor.

İsrail hükümetinde kriz

Görüşmenin son derece gizli bir şekilde gerçekleşmesinin nedeni ise İsrail’deki koalisyon hükümetindeki derin görüş ayrılıkları olarak açıklanıyor. Netanyahu’nun görüşme konusunda aşırı sağcı Dışişleri Bakanı Avigdor Liebermann’a bilgi vermemesi, bunun üzerine Liebermann’ın yönetimindeki Dışişleri Bakanlığı’nın görüşmeyi eleştiren sert bir açıklama yapması, bu görüş ayrılığının en somut örneği olarak kaydediliyor. Zaten böyle bir görüşmenin varlığı, İsrail basınına sızdırılmasının ardından Türk ve dünya kamuoyunca duyuldu.

Türk hükümetinin koşulları

Diplomatik kaynaklara göre, Davutoğlu-Ben-eliezer arasındaki görüşme, ilişkilerin düzeltilmesi için bir süreç başlatabilecek nitelikte. Ancak bu görüşmelerin devamı, İsrail tarafının Türkiye’nin bazı koşullarına vereceği yanıta ve özellikle Gazze’deki ablukanın kaldırılmasına dönük tutumuna da bağlı.

Türkiye’nin resmen açıkladığı ve Ben-Eliezer’e bir kez daha ilettiği istemler arasında, “dokuz kişinin yaşamını kaybetmesine neden olan baskından dolayı resmi özür dilenmesi; kurbanlara ve ailelerine tazminat ödenmesi; el konulan üç Türk gemisinin iadesi; baskının uluslararası bağımsız bir komisyon tarafından soruşturulmasına izin verilmesi” yer alıyor.

Türkiye, bu koşulların karşılanmaması durumunda daha önce hazırladığı önlemleri yaşama geçirmeye hazır olduğunu da duyurmuştu. Daha önce ortak askeri tatbikatları iptal eden, büyükelçisini danışmalar için geri çağıran Türkiye, İsrail’deki diplomatik temsil düzeyini de aynı 1980’lerde olduğu gibi “maslahatgüzara” indireceğini açıklamıştı. Buna paralel olarak iki ülke arasında 1990ların ortasında imzalanan önemli askeri işbirliği ve savunma sanayi anlaşmalarının feshedilmesi de önlemler arasında yer alıyor.

İsrail'in mesajı

Diplomatik kaynaklara göre, aslında Başbakan Netanyahu’nun özel temsilcisi sıfatıyla bu görüşmeyi gerçekleştiren Ben-Eliezer’in verdiği temel mesaj “Türkiye ile ilişkilere büyük önem veriyoruz. İlişkilerimizi yeniden rayına sokmak en büyük dileğimiz” oldu. Bununla birlikte, Eli-ezer’in, İsrail’in baskını soruşturan komisyon hakkında da bilgi verdiği ve Davutoğlu’nu yapılan incelemenin tarafsızlığı konusunda ikna etmeye çalıştığı belirtiliyor.

Ankara’da yapılan yorumlar, İsrail’in komisyonun soruşturmasının sonuçlarına göre baskında yaşamını yitiren kişilerin ailelerinden resmen özür dilemesi ve tazminat ödemesi gibi bir ara yolun bulunabileceğini gösteriyor. Bunun Erdoğan hükümetini ne kadar tatmin edeceği, diplomatik temsil düzeyinin düşürülmesi gibi önlemlerin önüne geçip geçmeyeceği ise bilinmiyor. Ancak bir Türk diplomatın şu sözleri, Ankara’nın da olumsuz bir adım atmadan önce her olasılığı görmek isteyeceğini gösteriyor: “Temsil düzeyini maslahatgüzara indirmek kolay ancak tekrar büyükelçi seviyesine çıkarmak zordur. Dolayısıyla atılacak adımları en ince ayrıntısına kadar düşünmek zorundayız.”

© Deutsche Welle Türkçe

Serkan Demirtaş / Ankara

Editör: Ayhan Şimşek