1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tsunami korkulu rüya haline geldi

Jessica Sturmberg3 Ocak 2005

Okyanuslarda büyük enerji boşalmasına yol açarak depremin merkez üssünden binlerce km. uzaklıktakı kıyıları da tahrip edebilen tsunamiler, deniz kenarlarında yaşayanların korkulu rüyası haline geldi. Kısa zamanda okyanusları kaplayabilen deprem dalgaları Akdeniz gibi kapalı denizlerde de böyle bir tahrip gücüne ulaşabilir mi? DW’den Jessica Sturmberg bu soruya yanıt aradı.

https://p.dw.com/p/Ab0y
Dev dalgalar kıyıya yakın yerlerdeki insanların kurtulmasına olanak vermiyor
Dev dalgalar kıyıya yakın yerlerdeki insanların kurtulmasına olanak vermiyorFotoğraf: AP

Avrupa’nın tarihte de tsunami felaketine uğradını belirten Potsdam'daki jeolojik araştırmalar enstitüsü müdürü Profesör Rainer Kind, ‘1755 depreminde Lizbon'un tsunami tarafından tahrip edildiğini anımsattı. 1908 Messina depreminde ölü sayısının 80 bini bulmasında deprem kadar deprem dalgalarının da rolü olduğunu söyleyen Kind, "Binlerce yıl önceki Santorin depreminin koca bir medeniyeti tarihten silmesinde yanardağ patlaması ve tsunami faktörü de etkili oldu. 1999’daki İzmit depreminde tsunaminin etkisi hissedilmeyecek kadar önemsizdi. Akdeniz’deki deprem dalgaları okyanuslardaki kadar büyük olmuyor" diyor.

Avrupa'da tsunami tehlikesi

Avrupa’da hangi bölgelerin tsunami tehlikesine maruz olduğu sorusuna, şiddetli dalga yaratan depremler en çok doğu Akdeniz, Yunanistan, Ege Denizi, İtalya ve İspanya’nın güneyi ile Portekiz’ yanıtını veren Jeolog Profesör Kind, Atlas Okyanusu’ndaki depremlerin Akdeniz’dekiler kadar şiddetli olmadığını, 30 bin ila 7 bin yıl öncesinde Norveç’te meydana gelen toprak kaymalarının da tsunami şeklinde enerji boşalttığını söylüyor.

Dev su kütlelerinin hareketi

Deniz diplerinin, deprem gibi ani dalgalanmalarından oluşan tsunamilerin en sık görülenleri olduğunu belirten Kind, "Denizlere düşen gök taşları, deniz diplerindeki yanardağ patlamaları ya da kıyılardaki dağ yamaçların dev bir heyelan şeklinde suya kayması da muazzam dalgalar oluşturur. Bundan yedibinyıl önce Norveç’te dağın denize sürüklenmesiyle oluşan on metre yüksekliğindeki Tsunami İskoçya’yı sular altında bırakmıştı" diyor.

Tsunami'ye karşı alınan önlemler

Avrupa ülkelerinin tsunami tehlikesine karşı aldıkları tedbirlerin Hint Okyanusu’na kıyısı olan ülkelerdekinden iyi olmadığını vurgulayan Potsdam jeolojik araştırmalar enstitüsü müdürü, Avrupa, uyarı mekanizması kurmalı mı? Sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

"Sumatra depreminden önce böyle bir sistemin kurulmuş olmasının can kaybını azaltacağını düşünecek olursak Avrupa’nın uyarı sistemi kurması yerinde olur. Deprem, Tsunami uyarı sisteminin bulunduğu Pasifik Okyanusu’nda meydana gelseydi, can kaybı çok az olurdu. Pasifik uyarı sistemi büyük bir afetten sonra kurulmuştu. Muhtemelen Hint Okyanusu da şimdi bu sisteme kavuşacak. Akdeniz bölgesinde de tsunami erken uyarı sistemi kurulması iyi olur."

Bu sistemin temelini deniz depreminin yerini, şiddetini ve kıyılarda yol açabileceği tahribatı kestirebilen hassas sondaların oluşturduğunu kaydeden Profesör Kind sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Bunun için gerekli sismik istasyon şebekesi Akdeniz’de de mevcut, dünyanın diğer bölgelerinde de. Mesela biz Potsdam’daki merkezimizde Sumatra depremini yedi dakika sonra kaydedip, büyüklüğünü saptadık. Bu altyapı sayesinde tsunami alarmı vermek hiç zor değil. Global sismik araştırma ve deprem gözlem şebekesi mükemmel işliyor. Tsunami uyarı sisteminin en önemli unsuru ise, uyarının en kısa zamanda, bir hatta yarım saat içinde tehlike bölgesine ulaştırılmasıdır. Örneğin kalabalık sahillerdee siren sistemi kurulabilir. Herkesten, uyarılmak için sürekli mobil telefon taşımasını bekleyemeyiz."