1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tagesspiegel: Erdoğan'ın her dediğini sineye çekecek mi?

15 Mart 2017

Başbakan Merkel'in Türkiye ile ilgili tutumu ve referandum kampanyası kapsamında Almanya'da planlanan etkinliklerin yasaklanmasına yönelik tartışmalar Alman basınında geniş bir şekilde ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/2ZG0h
China G20 Merkel und Erdogan
Fotoğraf: picture alliance/AA/M. A. Ozcan

16.03.2017 - Alman basınından özetler

Alman basını son dönemde gerginleşen Türkiye-Avrupa ilişkileri ışığında Başbakan Merkel'in tavrını ve referandum kampanyası için gündeme gelen olası yasaklamaları geniş bir biçimde irdeliyor.

Tagesspiegel gazetesi, Erdoğan'a karşı net bir tavır sergilemediği gerekçesi ile Başbakan Angela Merkel'i eleştiriyor:

"Angela Merkel bir kez olsun yumruğunu masaya vuramaz mı? Ya da neyi savunduğunu, neye inandığını ve uğruna koltuğunu kaybetmeyi göze alabileceği bir şeyi? Bir başbakan olarak, Recep Tayyip Erdoğan gibi birinin her dediğini gerçekten sineye çekecek mi? Ülkenin korunması gereken onuru bir yana, kendine saygı denen şey nerede kaldı? Bunlar Merkel ile tamamen alakasız kategoriler. Ya da başka bir deyişle, o'nun bunlarla bir ilgisi yok. ‘Bırakayım kendini en iyi şekilde diskalifiye etsin' şiarından yola çıkarak Erdoğan'ın koşusuna ses çıkarmıyor. Trump'a karşı tavrı da farklı olmayacak, görmezden gelmenin bile ötesinde davranacak. Bu durum uzun süredir belli bir intiba bıraktı. Ancak artık etkisini göstermeye başladı ve o etki Merkel'in yeni dönemi taşıyacak kişi olmadığını gösteriyor. Zira yeni dönem çok daha sert olacak ve net bir söylem gerektirecek."

Südwest Presse gazetesi ise Merkel'in, Erdoğan'ı eleştiren söylemlerini haklı ancak geç kalınmış bir tepki olarak yorumluyor:

"Başbakan Merkel geçtiğimiz haftalarda Türkiye ile ilişkilerinde, daha önce hırçın ve iktidar tutkusu olan erkeklere karşı izlediği çizgiyi benimsedi: sakin olmak, provokasyona gelmemek ve konuşma zemini aramak. Görünen o ki, Merkel artık Erdoğan'a karşı gerginliği bir adım yukarıya taşımanın uygun olacağına karar vermiş. Bu doğru bir adım olsa da, daha önce atılması gerekiyordu. Federal Hükümetin aynı zamanda, Türkiye'deki referandum için Almanya'da sandıkların kurulmasına izin vermesi ise hala anlaşma zeminine inandığını gösteriyor. Ancak önce kırmızı çizgileri çektikten sonra."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa ile yaşanan gerilimi planlı bir şekilde yürüttüğünü savunan Mindener Tageblatt'ın konuya ilişkin yorumu şu şekilde:

"İşte, Bay Erdoğan'ın istediği oldu: azami çatışma. İşin başında Erdoğan'ın neden kampanyanın ortasına Avrupa Birliği'nde yaşayan Türkleri koyduğu sorusunu soranlar yanıtını buldu. Zira demokratik devletlerce aşağılanan Türklerin lideri olarak kendini kahramanlaştırarak bir taşla birçok kuşu vurabiliyor. Dikkatleri en üst seviyede üstüne çekiyor. Vatandaşlarını tehlike altındaki bayrağın etrafında topluyor. Demokratik değerlerin yapılacak referandum ile tehlikeye girmesini haklı çıkarıyor. Ve tüm bunları yaparken, özellikle yaşadıkları dış ülkelerde yaşanan gelişmelerden çıkar sağlayan ancak Türkiye'deki gerginlikten çok da etkilenmeyen bir kesimde başarılı oluyor."

Almanya'da referandum kampanyası ile ilgili faaliyetlerin yasaklanması tartışmalarına katılan Lübecker Nachrichten gazetesi, çizginin doğru yerden çekilmesi gerektiğini şu yorumla aktarıyor:

"Evet, Türkiye'den gelen provokasyonlar arsız, saldırgan ve sinir sistemimiz için son derece zor bir sınav olabilir. Ancak tam da şimdi, sükuneti koruyarak olası yasaklarla ilgili çizgiyi, her konuyu tek tek gözden geçirerek olması gereken yerden çekmek büyük önem taşıyor. Bu çizgi Türklerle Almanlar arasında değil, Almanya'da hukuka ve kanunlara uyanlarla uymayanlar arasında çekilmeli."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Erkan Türkel