1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de yabancı gazeteci olmak

13 Şubat 2018

Deniz Yücel'in tutukluluğunda bir yıl geride bırakılıyor. Peki Yücel gibi Türkiye'de çalışan yabancı ülkelerin vatandaşı gazeteciler ne gibi zorluklarla karşı karşıya kalıyor? Burcu Karakaş araştırdı.

https://p.dw.com/p/2saBm
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Thissen

Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel'in gözaltına alınmasının üzerinden bugün itibariyle tam bir sene geçti. 14 Şubat 2017 tarihinde gözaltına alınan ve yaklaşık iki hafta sonra "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve terör propagandası yapmak" suçlamasıyla tutuklanan Türk-Alman gazeteci Yücel, halen Silivri Cezaevi'nde bulunuyor. Peki Türkiye'den haber geçen yabancı gazeteciler nasıl hissediyor? Karşılaştıkları zorluklar var mı? Yücel'in özgürlüğünden mahrum kaldığı bir senenin sonunda, meslektaşlarıyla konuştuk.

Alman gazeteci Ulrich von Schwerin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gazeteciler için kısıtlamalar olduğunu ve zorluklar çekebileceğini tahmin ederek Türkiye'ye gelmiş. Gelmeden Türkiye'de yaşayan meslektaşlarıyla güvenlik açısından fikir teatisinde bulunmuş ve kararını vermiş. Geldiğinde de durumun zor olduğunu ama giderek kötülediğini düşünüyor. "Deniz Yücel'in tutuklanması örneğin. Kimse yabancı bir gazetecinin tutuklanacağını ve cezaevinde bir sene tutuklu kalacağını hayal edemezdi" diyor.

"Akreditasyon alamadığı için giden Alman gazeteciler oldu"

Basın akreditasyonu alamayan yabancı gazeteciler olduğunu ancak bu durumun normalleşmesi nedeniyle çok konuşulmadığını düşünüyor. Çevresinde basın akreditasyonu olmadığı için Türkiye'den ayrılmak zorunda kalan çok tanıdığı olduğunu ekleyerek, "Geçen sene ve bu sene akreditasyon alamadığı için gitmek zorunda kalan Alman gazeteciler oldu" diyor.

Istanbul Journalist Ulrich von Schwerin
Alman gazeteci Ulrich von SchwerinFotoğraf: DW/B. Karakas

Türkiye'de gazeteci olarak karşılaşılan temel zorluklardan birinin, resmi kaynaklardan haber teyit ettirmek olduğunu söylüyor. "Bir konu hakkında yabancı bir gazeteci olarak bakanlığı ya da emniyeti arayarak anlaşılır bir cevap almak zor" diyor. Schwerin, her şeye rağmen Türkiye'den haber yapmayı seviyor ve gündemin bu kadar hızlı değiştiği bir ülkede gelişmeleri takip etmek ilginç geliyor. "Bir gazeteci olarak başınıza gelebileceklerin canlı örneği" dediği Deniz Yücel'in tutuklanmasının yabancı gazetecilere bir uyarı olduğu görüşünde. Yücel'in tutukluluğunun Türkiye-Almanya ilişkilerinde en temel sıkıntılardan biri olduğunu belirterek, "Herkes bunun böyle devam edemeyeceğini biliyor" diyor.

"Toplumun öfkeli kesiminden çekinenler var"

Yine darbe girişiminden sonra Türkiye'ye gelen ve adını vermek istemeyen yabancı bir kadın gazeteci, isim vermeden konuşacak haber kaynağı bulmakta zorlandığını, hükümet yetkililerinden çok nadiren görüş alabildiğini ve bu durumun da işini etkilediğini söylüyor. "Yetkililer ya da sıradan bir insan, eleştirel bir şey söylerlerse başlarına bir şey gelecek diye korkuyorlar. Bunun sadece iktidar kaynaklı bir korku olduğunu düşünmüyorum. Toplumun öfkeli kesiminden çekinenler de var" diyor.

Ülkesiyle Türkiye arasında gerilim olmaması ve "başına iş açacak" haber bile yazmadığını belirtmesine rağmen basın akreditasyonu alırken sıkıntı çektiğini söylüyor. Deniz Yücel'in tutuklanmasının sadece Türkiyeli gazetecilerin değil, yabancı gazetecilerin de tehlikede olabileceği sinyalini verdiğini ifade ederek, "Sadece biriyle röportaj yaptığınız için bile başınızın belaya girebileceğini gördük" diye ekliyor.

"Sosyal medyayı kullanmayı bıraktım"

İsmini vermek istemeyen bir diğer yabancı bir gazeteci, Gezi eylemlerinin kendileri için de kırılma noktası olduğunu düşünüyor. "Türkiye'deki yabancı gazetecilerin 2013'e kadar göreceli şekilde bir çeşit dokunulmazlıklarının olduğunu söyleyebilirim" diyerek söz konusu dokunulmazlığın ortadan kalktığını, yabancı gazetecilerin artık daha fazla gözaltı ve sınır dışı gibi muamelelere maruz kaldığını ancak Türkiyeli gazetecilere göre daha az risk altında olduklarını ifade ediyor. "Bizler başka bir yerde hayata başlayabiliriz, sizin için daha zor" diye ekliyor. Gazeteciye göre, gözaltına alınan, hakkında soruşturma açılan ya da sınır dışı edilen yabancı gazetecilerin sayısı medyaya yansıyandan daha fazla.

Sansür uygulamak zorunda kalıp kalmadığı sorusuna, "Kendime sansür uygulamadığımı düşünmek istiyorum" diye cevap verdikten sonra, artık Güneydoğu'ya ya da sınıra gitmenin yahut yolsuzluk gibi bazı konuları yazmanın riskli olabileceğinin farkında olduklarını söylüyor.

Ancak sosyal medyayı kullanmayı bıraktığını da ekliyor. Bunun sebebini de "Herhangi bir sorunla karşı karşıya kalacaksam bir 'tweetten' olmamasını tercih ederim" diye açıklıyor. Haber yaparken karşılaştığı sorunların başında yetkililerin çekindikleri için konuşmamaları ile resmi kurumlara ulaşmaktaki zorlukların geldiğini ifade ediyor.

Journalist in Istanbul Maximillian Popp
Alman Der Spiegel dergisinin Türkiye muhabiri Maximilian PoppFotoğraf: DW/B. Karakas

"Gazetecilerin tutuklanması depresif bir durum"

Alman Der Spiegel dergisinin Türkiye muhabiri Maximilian Popp, 2016 yılının Ekim ayından beri İstanbul'da çalışıyor. Burada okuduğu için Türkiye'ye yabancı değil ve endişe taşımadan İstanbul'a taşınmış. Ancak Deniz Yücel'in tutuklanmasının şok etkisi yarattığını ve yabancı gazetecilerin de hedef olabileceği fikrinin oluşmasında önemli olduğunu düşünüyor. "Sadece Deniz'in değil, diğer bütün gazetecilerin tutuklanmasını depresif bir durum yaratıyor ve hayal kırıklığı oluyor" diyor.

Ancak o da Türkiyeli gazeteciler için durumun çok daha zor olduğu ve bağımsz gazeteci olmanın cesaret gerektiren bir şey olduğu düşüncesini belirtmeden geri durmuyor. "Cezaevine girme riskleri yüksek. Yabancı gazeteciler için durum farklı. Rahat bir şekilde haber yapabildiğimi, hükümet kaynaklarına bir şekilde erişim sağlayabildiğimi düşünüyorum. Ya da hala iş için seyahat edebiliyorum" diye konuşuyor. En önemli sorunu, Türkiye'deki durumun öngörülemez olması olarak görüyor. Bu durumun gerilim ve baskı yarattığını ancak günlük işleri etkilemediği ekliyor.

"Burayı Avrupa olmadığını bilerek seçtim"

Popp, Nisan 2016'da basın akreditasyonu için başvurduğunda süreç çok uzun sürmüş. Yabancı gazetecilerin basın kartlarını her sene yenilemelerinin önemli bir mesele olduğunu ve belirsizlik yarattığını düşünüyor.

Deniz Yücel'in tutukluluk hâline bir an önce son verilmesi gerektiğini ifade ederek, ortada adaletsiz bir durum olduğunu söylüyor. "Türkiye demokratik bir hukuk devleti olduğunu tekrar ediyor. Bu durumda gazetecilerin tutukluluğu kabul edilemez" diye ekliyor. Maximilian Popp, sözlerini, "Ben burayı Avrupa olmadığını bilerek seçtim, o yüzden şikâyet etmek istemiyorum. Sizler benden daha fazla risk alıyorsunuz" diye tamamlıyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe