1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin AB üyeliği tartışılıyor

2 Şubat 2007

2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk'un Almanya gezisini güvenlik gerekçesiyle iptal etmesi, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve AB üyeliğine olgunluk tartışmasını gündeme getirdi. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, Deutschlandfunk Radyosu’na verdiği demeçte, Türkiye’nin AB üyeliği süreciyle ilgili soruları yanıtladı:

https://p.dw.com/p/AZWE
Eurlings Dink cinayetinin Türkiye'nin üyeliğini olumsuz etkileyeceği görüşünde
Eurlings Dink cinayetinin Türkiye'nin üyeliğini olumsuz etkileyeceği görüşündeFotoğraf: BilderBox

- Son gelişmelerin ışığında Avrupa Birliği temsilcilerinin Türkiye karşısında bundan sonra nasıl bir tutum izlemesini istiyorsunuz?

EURLİNGS: Çok açık bir şekilde, müzakerelere ancak Türkiye önümüzdeki yıl bazı yasaları değiştirmesi ve Avrupa’nın temel değerleri arasında yer alan ifade hürriyetini güvence altına alması durumunda devam edileceğini ifade etmeliyiz. Hrant Dink’in dramatik ölümü ve Nobel ödüllü Orhan Pamuk’a yöneltilen yeni tehditler karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Bunlar kabul edilemez; Avrupa’dan anladığımız bu değil. Ne Hrant Dink ne de Orhan Pamuk için kışkırtıcı, provokatör tanımını kullanmak doğru olmaz. Avrupalı olmak isteyen bir ülkede, mevcut Türk yasaları nezdinde “Türk karşıtı” konumuna düştükleri için böyle iyi insanların tehlike altına girmesini onaylamak mümkün değil.

- Önümüzdeki yıla kadar Türkiye’nin, Türk Ceza Kanunu’nun 301’nci maddesi gibi Türklüğe hakareti cezai yaptırıma tabi tutan ve oldukça esnek uygulanabilen yasalarında değişikliğe gitmemesi halinde Avrupa Birliği tam üyelik müzakerelerini askıya almalı mı?

EURLİNGS: Kanımca inandırıcı olmalıyız. Türkiye’nin bu alanda herhangi bir adım atmaması, ifade özgürlüğünü güvence altına almaması halinde hiçbir şey olmamış gibi hareket etmemiz beklenemez. Ankara bunun sonuçlarına katlanmalı. Konuya başka bir açıdan daha bakabiliriz. Uzun yıllardır yürütülen görüşmelere rağmen bu tür sıkıntıların yaşanması, yalnızca özgürlükleri isteyen ve elde etmesi gereken Türk insanı açısından bir olumsuzluk yaratmakla kalmıyor: Aynı zamanda bu, Almanya’da, Hollanda’da yaşayanların nezdinde Avrupa’nın inandırıcılığına kötü katkıda bulunuyor. Avrupa vatandaşı herhangi bir adım atılmaması halinde, ‘birlik üyeliğine aday bir ülkede bunlar yaşanabiliyorsa eğer o halde Avrupa’nın temsil ettiği değerler nedir’ diye daha fazla sormaya başlayacak.

- Avrupa’da pek çok siyasetçi, radikal grupları güçlendireceği endişesiyle Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasına karşı çıkıyor. Sizin yaklaşımınız Avrupa’da ne kadar kabul görüyor?

EURLİNGS: Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğu bu konuda benzer görüşlere sahip... Bu alandaki görüşlerin dile getirildiği son raporuma onay verenler parlamentonun yaklaşık dörtte üçünü meydana getiriyordu. Farklı görüşlere sahip olabilirsiniz: ‘Bazı konularda açık ve netlikten uzak duralım, bazı ayrıntıları görmezden gelelim’ diyebilirsiniz. Bu belki Türkiye açısından da rahatlatıcı bir uygulama olur. Ancak burada yalnızca Hrant Dink gibi artık hayatta olmayanların yanı sıra Ortodoks Patriğin sözlerini de anımsamak durumunda kalıyorum. Bu kişiler, ‘Türkiye’nin Avrupa yolunun teknik detaylardan ibaret kalmamasını, Türkiye’nin gerçek anlamda Avrupalılaşmasını temin edin’ ricasında bulundular. İşte bize yardımcı olacak mesaj budur. Türkiye’ye ‘Aday ülkesiniz, bunu tartışmıyor ve size adil davranacağımıza söz veriyoruz’ demeli, ancak üyelik koşullarının ve inandırıcılığımızın tartışmalı hale getirilmesine izin vermemeliyiz. Ankara’da net şekilde anlaşılan tek adil müzakere stratejisinin de bu olduğuna inanıyorum.