1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB ile vize açmazı

1 Kasım 2016

Türkiye-AB mülteci anlaşması uyarınca, Türk vatandaşlarına vize serbestisinin bugün başlaması gerekiyordu. Vize serbestisi başlayamadığı gibi ne zaman başlayabileceği de çok net değil. Dr. Demir Murat Seyrek'in analizi:

https://p.dw.com/p/2RyNh
Deutschland Visum
Fotoğraf: Klaus Eppele - Fotolia.com

Türkiye ile AB arasında, vize serbestisi konusunda yeni bir yol haritası belirlenmesi ile ilgili çalışma devam ediyor. Vize serbestisi için gerekli olan 72 kriterden 65’ini yerine getirmiş olan Türkiye’nin, kalan kriterlerden 6'sını daha yıl sonuna kadar yerine getirmesi konusunda Türkiye ile AB arasında büyük oranda anlaşma sağlanmış durumda. Bu anlamda, sorunlu kriter hala terörün tanımının Avrupa standartlarına getirilmesi. Bu konuda önemli ilerleme kaydedilmiş de olsa özellikle yol haritasının net bir takvime bağlanması konusunda sorun aşılabilmiş değil.

AB, vize serbestisi için gerekli olan bu değişikliğin hiç bir şekilde Türkiye’nin terörle mücadelesini sekteye uğratmayı amaçlamadığını ifade ediyor. Bunun yeni yol haritasında da açıkça belirtilmesi bekleniyor. AB’nin Türkiye’den beklentisi hem gerekli yasal değişikliğin yapılması hem de yasalar mahkemeler tarafından uygulanırken temel hak ve özgürlüklere, adil yargılanma hakkına ve ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi.  Hem bunun hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine ilişkin eylem planının, Avrupa Konseyi tarafından izlenmesi öngörülüyor. AB’nin tüm bu noktaları içeren bir taslağı Türkiye’ye geçtiğimiz hafta sunduğu biliniyor.

Dr. Demir Murat Seyrek
Dr. Demir Murat Seyrek Fotoğraf: Privat

Terörle mücadele yasası

Burada altını çizmek gereken nokta şu ki, Türkiye'de yaratılan havanın aksine AB’nin Türkiye’den terörle mücadele etmeyi durdurması gibi bir talebi veya sonradan Türkiye’nin önüne çıkardığı kriterler yok. AB tarafından sadece terör tanımının çok geniş olduğu vurgulanıyor ve bununla ilgili kriter, 72 kriterden biri olarak Türk hükümeti tarafından 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan mutabakat metninde kabul edildi. Mülteci anlaşması kapsamında da Türkiye tekrar vize serbestisi için bu kriterlerin tümünü yerine getireceğini taahhüt etti. Her hâlükârda, bu sorunu görmezden gelmek pek mümkün değil. Gazeteciler, akademisyenler ve siyasetçilerin bile sıklıkla bu tanım kapsamında yargılandığı ve cezalandırıldığı da bir gerçek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, Türkiye bu konuda en çok mahkum edilen ülkelerden biri. Türkiye’de farklı dönemlerde çok farklı kesimler terörist damgası yedi ve bu bile tanımın genişliği ve nasıl kullanıldığı ile ilgili açık bir fikir veriyor. Terör kavramı aslında ne kadar geniş tutulup sulandırılırsa terörle mücadele de bir o kadar karmaşık hale geliyor. Türkiye’nin bunu iç dinamikleri içerisinde de tartışması gerekir. Cumhuriyet gazetesine bile terör operasyonu yapıldığı bir ortamda, AB’nin bu konudaki çekincelerini haksız görmek de elbette zor.

Bu sorun çözülebilirse, vize serbestisinden de öte Türkiye ile AB arasında terörle mücadelede işbirliği anlamında da daha somut adımlar atılması gündeme gelebilir. Özellikle radikal cihatçı gruplarla mücadele anlamında AB’nin Türkiye ile daha yakın işbirliğine ihtiyacı olduğu çok açık. Ancak elbette terörle mücadele anlamında da çifte standartların ortadan kalkması gerekiyor. Bu anlamda AB’nin Türkiye’den beklentileri kadar, Türkiye’nin de haklı beklentileri var. AB terör örgütleri listesinde bulunmasına rağmen, PKK’nın hala bazı AB ülkelerinde özgürce hareket edebilmesi ve hatta IŞİD’e benzer bir şekilde bazı AB ülkelerinden yabancı savaşçıları terör eylemlerinde yer almak üzere Türkiye ve Irak’a göndermesi kabul edilebilir değil. Terörün tanımı ile ilgili görüşmelerde de bunun sıklıkla gündeme geldiği biliniyor.

2017 yılı başı gerçekçi mi?

Vize serbestisi konusunda önümüzü görebilmemiz için, terör tanımı ile ilgili atılacak adımların da net bir şekilde yer alacağı yol haritasının son halini beklememiz gerekiyor. Brüksel'de her ne kadar 2017 yılı başı vize serbestisinin hayata geçmesi için alternatif bir tarih olarak dillendirilse de, henüz yeni yol haritasının bile sonlandırılamamış olması, bu tarih ile ilgili şüpheleri arttırıyor. Elbette Türkiye’nin kararlılığı ve atacağı adımlar süreci hızlandırabilir. Ancak, Avrupa Parlamentosu’nun da onayının gerektiği düşünüldüğünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın idam cezasının geri getirilmesi ile ilgili açıklamalarının ve medya özgürlüğüne karşı atılan adımların olası bir oylamayı daha da zora soktuğu da bir gerçek. Hem Avrupa Birliği hem de Avrupa Konseyi, Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Bu anlamda, vize serbestisi ile ilgili top Türkiye’de demek yanlış olmaz. Türk hükümetinin önümüzdeki 2 ayda atacağı adımlar Türk vatandaşlarının 2017 yılında vizesiz seyahat edip edemeyeceği konusunda belirleyici olacak.

©Deutsche Welle Türkçe

Dr. Demir Murat Seyrek, Avrupa Demokrasi Vakfı Kıdemli Danışmanı ve Avrupa Politikaları uzmanı