1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Türk istihbaratı Almanya'nın iç huzurunu bozdu

29 Mart 2017

Alman basınındaki yorumlarda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Almanya’da Gülen yanlısı olduğu iddia edilen kişileri izlediği yönündeki suçlamalar ile İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/2aHQh
WM Fußball Deutschland Fan mit Flagge Türkei
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

30.03.2017 - Alman basınından özetler

Süddeutsche Zeitung'daki yorumda Almanya'da Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Gülen yanlısı olduğu iddia edilen kişilerin yanı sıra Alman siyasetçileri de izlediğinin ortaya çıkması ele alınıyor:

"Almanya'da iç huzur büyük önem taşıyor, ancak bu huzur Türklere, Türkiye kökenli Almanlara ve siyasetçilere yönelik muhbirlikle tehlikeli bir şekilde bozuldu. Burada söz konusu olan genel olarak ülke huzurunun bozulması. Türk istihbarat birimlerinin, Almanya'da muhbir ve ajanlardan oluşan geniş bir ağ kurduğu anlaşılıyor. Federal savcılığın soruşturması sırasında bilinen ve bilinmeyenlerin, bu ağın nerede düğümlendiğinin ve Türk istihbaratının Almanya'da hangi yapıları kullandığının aydınlığa kavuşturulması gerekiyor; burada elde edilen bulgular da yeni soruşturmaların yolunu açabilir. Elbette soruşturma şans eseri sadece imamlara ve cemaatin önde gelen isimlerine yönelik olmayacak, ancak sonunda cezai bir yaptırımın da olması şart.”

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinde ise konuyla ilgili şu satırlar göze çarpıyor:

"Bizim dış istihbarat servisimiz BND'nin Başkanı (Bruno Kahl'a) verilen liste, Gülen yapılanmasının sözde yanlıları olarak tehlike oluşturanları değil tehlike altında bulunanları içeriyor. Ancak Gülen yapılanmasının terörist olduğuna ve darbe girişimini tezgâhladığına dair hâlâ kanıt bulunmuyor. Darbe girişimi, BND Başkanı'nın da ima ettiği gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarını genişletmek için kullandığı bir bahaneydi. Bunun yanı sıra bir milletvekilinin, Türk-Alman Parlamenterler Grubu Başkanı Michelle Müntefering'in izlendiği ortaya çıktı. Erdoğancıların tutumunun siyasi, ceza ve yabancılar hukuku açısından sonuçları olması için daha nelerin yaşanması gerekiyor? Almanya Federal Cumhuriyeti bir hukuk devleti ve her şeye göz yummaması gerekiyor. Buna her türlü provokasyon da dahil.”

Stuttgarter Nachrichten gazetesinde de aynı konu işleniyor:

"Ankara'nın, Alman siyasetçileri izlemesi ve Türklerin Alman siyasetine karşı tavır takınmasını sağlamak için Türk istihbarat servisini Almanya'ya göndermesi sabrı taşıran nokta oldu. Almanya'nın Büyükelçisi, Ankara'da yine çağırılmadan önce biz Büyükelçi'yi Almanya'ya geri çağıralım. Zira artık Ankara'da ona ihtiyaç yok.”

Alman basınındaki yorumlarda öne çıkan konulardan biri de Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkış sürecinin resmen başlaması. Frankfurter Rundschau'da konu şu sözlerle ele alınıyor:

"29 Mart 2017 Avrupa ve özellikle de Büyük Britanya için kara bir gün olarak tarihe geçecek. (…) Brexit, Avrupa Birliği için bir darbe, ancak Birleşik Krallık için bir felaket. Avrupa Birliği, İngilizler olmadan kuşkuların ve huzursuzlukların bulunduğu, zaten istikrarsızlaşan bir dünyada daha sıkıcı ve renksiz olmanın yanı sıra siyasi ve ekonomik açıdan zayıflayacak. Ancak bu İngilizleri bekleyen durumla karşılaştırılamaz bile. Ana kıtadan ayrılmakla Avrupa'nın değerini anlayacaklar. Sürekli küçümsedikleri Avrupa'yı çok özleyecekler. Bu üzücü ayrılığın iyi yanı ise şu: Brexit, Avrupa'ya kuşkuyla yaklaşanlara ayrılmanın ve tek başına hareket etmenin ne kadar kötü bir seçenek olduğunu gösterecek.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Jülide Danışman