1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Ekonomi Erdoğan’ın en zayıf noktası

15 Kasım 2019

Alman basınında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump’ın Çarşamba günü Washington’da yaptığı görüşme ve Alman meclisinde kızamık aşısını zorunlu kılan yasa tasarısının onaylanması ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/3T5VD
Fotoğraf: picture-alliance/AP/E. Vucci

15.11.2019 - Alman basınından özetler

Süddeutsche Zeitung’daki yorumda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın karşılıklı dostluk mesajlarına rağmen, iki ülke arasındaki sorunlara çözüm bulunamadığına dikkat çekiliyor.

"Erdoğan, Rus hava savunma sistemi alınması veya Suriye’deki Kürtlere yönelik siyaset gibi anlaşmazlık yaratan her noktada sert tutumunu korudu... Erdoğan bir gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriye’yi bölüşüp, ondan silah satın aldıktan sonra ertesi gün ABD ile ilişkilerde iyi bir hava yaratıp, modern F-35 savaş uçakları almayı düşünüyorsa, yakında çok net açıklamalar duyabilir. Artık Cumhuriyetçilerin de çoğu Doğu Avrupa’nın dışında da ittifaka meydan okuyan Putin’in Rusyasının bir NATO müttefikini kullanmasının sonuçsuz kalmasını istemiyor... Trump’ın doğru bir şekilde fark ettiği gibi, ekonomi Erdoğan’ın zayıf noktası..."

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesindeki yorumda da, Erdoğan ve Trump’ın görüşmesinde iki ülke arasındaki sorunlara, özellikle de S-400 meselesine çözüm sağlanmadığı belirtiliyor.

"Otokrat iki liderin bütün dostluk mesajlarına rağmen görüşme füze konusundaki anlaşmazlığa çözüm sağlamadı. Bu NATO’nun birlikteliği için kötü bir haber. Ama Avrupalılar da kendilerine şu soruyu sormalı; güvenlik ve mülteci meselesi açısından çıkarlarını ilgilendiren Kuzey Suriye’nin geleceği konusunda Türkiye ile ABD pazarlık yaparken, neden sadece seyirci kalabiliyorlar?"

Frankfurter Allgemeine Zeitung’daki analizde Erdoğan ile Trump’ın düzenlediği ortak basın toplantısında, iç politikada baskılarla karşılan Trump’ın övgülerinden Erdoğan’ın hiç etkilenmeden tutumunu koruduğu belirtiliyor:

"Türkiye Cumhurbaşkanı Beyaz Saray’daki ev sahibini bazı anlarda rezil etti, çok açık bir şekilde değil, belli belirsiz. Dünya sahnesinden iç politik hesaplarla geri çekilmesinin nasıl bir bedeli olacağını Trump en geç East Room’dakidüzenlenen basın toplantısında fark etmiş olmalı. Karmaşık Türk-Amerikan ilişkilerindeki hangi anlaşmazlık olursa olsun, -füze programı, Suriye politikası, Fetullah Gülen,- Erdoğan tümüne karşı koydu.... Erdoğan, kendine güvenen bir tavır sergiledi. Trump’ın övgülerinde de etkilenmedi.  Amerikan Başkanı 'Neredeyse ilk günden beri, uzun zamandır dostuz' ve 'Cumhurbaşkanının hayranıyım. Harika bir ilişkimiz var' dedi. Burada kuyruğunu sallayan bir köpek gibiydi. Türkiye’nin Suriye’nin askeri operasyonu başlamada önce, Trump’ın bölgeden çekilmesinde olduğu gibi. Trump’ın Türk ekonomisini yaptırımlarla yerle bir etme tehdidi ise unutulmuştu."

Alman Meclisi, 1 Mart 2020 tarihinden itibaren kreş ve okullarda kızamık aşısını zorunlu kılan yasa tasarını onayladı. Ludwigshafen’da yayımlanan Rheinpfalz gazetesinde konuyla ilgili şu satırlar yer alıyor:

"Burada söz konusu olan özel bir mesele değil. Kim aşı yaptırırsa, hastalığı başkalarına bulaştırmaz ve böylelikle (yeni doğan bebekler gibi) tıbbi nedenlerle aşılanamayanları korumuş olur. Ama bunun için aşının zorunlu mu olması gerekiyor? Bazı uzmanlar, bu şekilde aşı yaptırmaya karşı direncin artmasından, çocukların kızamık partisi olarak adlandırabilecek yerlere adeta bilerek gönderilmesinden kaygı duyuyorlar. Yeni yasada yer alan yaklaşımlar karşısında izlenebilecek farklı yollar da vardı: Kreş ve okullara düzenli olarak halk sağlığı hizmeti götürme zorunluluğu ve buralarda toplu aşı imkanı sunmak. Bu elbette tercihe bağlı olurdu, ama hedeflenen yüzde 95 aşılama oranına ulaşmak için yeterli olurdu."

DW/JD,HT

© Deutsche Welle Türkçe