1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriyeli çocukların dramı

13 Aralık 2013

Suriye'deki savaş yüz binlerce çocuğun yaşamını dramatik şekilde etkiledi. Hatta kaybolmuş bir kuşaktan söz ediliyor. Savaştan kaçtıkları ve yoksulluk içinde oldukları için çoğunlukla çocuklar okula gidemiyor.

https://p.dw.com/p/1AZEw
Fotoğraf: Reuters

Lübnan'a sığınan çocukların çoğu okuma imkânı bulamıyor, ailelerinin geçimine yardım etmek için çalışmak zorunda kalıyorlar. Bunlardan biri de 15 yaşındaki Ammar. Ammar'ın berberdeki işi sabah saat dokuzda başlıyor, on iki saat çalışıyor ve akşam ancak on birde işten çıkabiliyor:  "Süpürüyorum, traş sabunu kaplarını yıkıyorum, malzemeleri tedarik ediyorum. Okula devam etmek istiyordum ama maddi durumumuz buna müsaade etmiyor. Kiramız yüksek. Ben de çalışmaya başladım. Haftada 10 bin Lübnan Lirası kazanıyorum. Onu da kira için babama veriyorum.”

Ammar Şam'da doğmuş. Yaklaşık altı aydır ailesi ile Beyrut'ta yaşıyor. Oysa şimdi 9'uncu sınıfa gidiyor ve ortaokul sınavlarına giriyor olması gerekirdi. Fakat Suriye'deki iç savaş, ailesinin ülkesinden kaçması nedeni ile bunu yapamadı. Lübnan'da yaşayan pek çok mülteci çocuğun durumu da aynı. Lübnan'da Suriye'den kaçan yaklaşık bir milyon mülteci bulunuyor ve yarısı çocuk yaşta.

'Çocukların yüzde 80'i okumuyor'

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) kasım ayında açıkladığı raporuna göre Lübnan'daki çocukların yüzde 80'i okula gidemiyor. Kaç tanesinin çalıştığı ise bilinmiyor. BM Çocuklar Yardım Fonu'ndan (UNICEF) Anthony MacDonald Lübnan'da mülteci çocukların çalışmasının artık normalleştiğini belirtiyor: "Kırsal bölgelerde çocuklar tarla ve fabrikalardaki mevsimlik işleri yapıyorlar. Bazen sekiz, dokuz yaşındaki çocukların sabah saat dört ya da beşten akşam altıya kadar çalıştıklarını işitiyoruz. Kimi zaman onlar için tehlikeli olabilecek makinelerin yakınında çalışıyorlar. Kentlerde ise genelde sokaklarda geziyorlar ya da gece geç saatlere kadar satıcılık yapıyorlar. Bu çocuklar taciz ve şiddet kurbanı olabilirler.”

Uluslararası organizasyonlar ve sivil toplum kuruluşları geçim sıkıntısının ebeveynleri çocukları çok az paralara çalıştırmaya ittiği konusunda hemfikir. Beyrut'ta çalışan UNICEF'ten Soha Boustani çoğu ailenin maddi birikimi olmadan, geçimini sağlayamadan yaşadığını belirtiyor. Pek çok girişim ile yaşı küçük olan çocuklara yardım edilmeye çalışıyor. UNICEF çocukların çalıştıkları işlerde karşılaşabilecekleri tehlikeler konusunda ebeveynleri bilgilendiriyor ve onlara eğitim olanakları sunuyorlar. Sivil toplum kuruluşu “Jusoor” da bunlardan biri. Jusoor 2012 yazından bu yana 7 ila 14 yaş arası yaklaşık 100 çocuğa eğitim veriyor. Suriyeli Hani Jisri yönetiminde çocuklar matematik, Arapça ve İngilizce dersi görüyorlar. Jisri, "Lübnan'daki çocuklar olağanüstü bir durumda yaşıyorlar. Büyük ve küçük merkezlerde Suriye veya Lübnan eğitim sistemine uygun ders olanakları sunmalıyız. En önemlisi çocukların öğrenmesi. Bizim hedefimiz Suriyeli çocukları Lübnan eğitim sistemine adapte edebilmek. Velilerin okullarla bağlantıya geçebilmesi için de onları bilgilendiriyoruz” şeklinde konuşuyor.

Jusoor tarafından bugüne kadar 84 Suriyeli çocuk Beyrut'taki okullara yerleştirilebildi.

'Ailelere maddi destek şart'

Dina Yazici ise farklı bir yol izliyor. Yıllarca Kanada'da yaşayan Suriyeli Dina Yazici çalışmayı bırakıp, okula gitme konusunda çocukları ikna etmenin önemli olduğu görüşünde. Bu amaçla “Allemni” vakfını kurdu. Allemni, aileler eğer çocuklarını okula gönderirse onlara maddi destek veriyor. Örneğin Marwan günde on iki saat bir dükkanda çalışarak haftada 11 euro kazanıyordu. Allemni vakfı şimdi onun ailesine ayda 44 euro yardım yapıyor ve Marwan tüm gününü okulda geçiriyor. Allemni vakfının yerel partnerlerinden “Nadja Now” organizasyonundan Muhammed çocukların okula gönderilebilmeleri için birden fazla önlem almak gerektiğini belirtiyor: "Velileri desteklemek, kira, yemek ve içeçek masraflarını karşılamak zaruri. Burada geçim masrafları çok yüksek. Buna ek olarak bir de ücretsiz okullar ve velilere danışma merkezleri olmalı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Mona Naggar/Deniz Eğilmez

Editör: Başak Özay