1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriye'de savaşan Bosnalı Selefiler

31 Ocak 2014

Suriye’de radikal İslamcı grupların yanında savaşmak üzere ülkeye gidenler arasında Bosnalı Selefilerin de olduğu öne sürülüyor. Rakamlar, son zamanda Batı Balkan ülkelerinden savaşa katılanların arttığını gösteriyor.

https://p.dw.com/p/1AzoN
Screenshot der Internetseite liveleak.com
Fotoğraf: liveleak.com

Dağlık bir bölgede, derme çatma bir barınakta üç silahlı erkek... İkisinin yüzü kar maskesi ile kapalı, yalnızca gözleri gözüküyor. Birinin ise yüzü açık. Fakat görüntülerde yüzünün karartıldığı belli oluyor. Kucaklarında hem Kalaşnikoflar hem de Kuran-ı Kerim görülüyor. Grubun sözcüsü, Bosnalı gençleri, ‘Allah'ın yolunda Suriye'deki cihada' katılmaya çağırıyor. Aksansız bir Boşnakça ile Suriye'de Müslümanların kötü muamele gördüğünü, Müslüman kadınların tecavüze uğradığını, bütün bu olanlara kayıtsız kalmamak gerektiğini savunuyor.

Bosna-Hersek medyasında aylardır, gönüllü olarak Suriye'ye giden cihatçı Bosnalı Selefilerin haberleri yer alıyor. Bosnalı gazeteci Esad Hecimoviç, istihbarat servislerinin verilerine göre Suriye'ye giden Selefilerin sayısının 100-150 dolayında olduğunu, bunlardan 10-15 kadarının ise hayatını kaybettiğini belirtiyor. Ancak Batı Balkan ülkelerinden Suriye'ye giderek oradaki radikal İslamcı gruplara destek verenlerin sayısının çok daha fazla olduğu sanılıyor. Medyada istihbarat verilerine dayandırılan haberlere göre, geçen yıl eylül ayına kadar, Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Karadağ gibi ülkelerden en az 140 Selefi Suriye'ye gitti.

Bosna Hersek'te radikalleşme

Aslında Selefilik veya Vahabilik gibi İslam'ın köktendinci yorumlarının Bosna Hersek'te yerleşik bir geleneği yok. Çoğu Sünni olan Boşnaklar ılımlı ve diyalog yanlısı tutumlarıyla biliniyor. Gazeteci Hecimoviç, Ortodokslar ile Katolikler arasında uzun yıllara dayanan bir birlikte yaşama kültürünün olmasının bunda etkisi olduğunu söylüyor. Ayrıca Bosna Hersek'te yüzyıllardır Seferad Yahudileri de yaşıyor. Hecimoviç, “Bu yüzden burada İslam, Müslümanların ezici çoğunluğa sahip olduğu ülkelerden daha farklı yorumlandı” diyor.

Fakat 90'lı yılların başındaki savaşla birlikte, radikal İslam'ın ülkedeki etkisini artırdığı ifade ediliyor. Savaş ortamındaki takibat ve kuşatmanın bazı Boşnakların radikalleşmesine neden olduğu, yurt dışından, özellikle de Arap ülkelerinden radikal Müslümanların Bosna-Hersek'e gelmesinin, bu süreci hızlandırdığına dikkat çekiliyor.

O dönemde çeşitli Arap ülkelerinden, aralarında El Kaide ile bağlantılı radikallerin de bulunduğu yaklaşık 2 bin kişinin Bosna Hersek'e geldiği sanılıyor. 1995 yılında savaşın sonra ermesinden sonra bunlardan bir kısmı ülkede kaldı ve Bosna vatandaşı oldu. Gençleri etkilemeye, Suudi vakıfların yardımıyla camiler açmaya ve Vahabizmi yaymaya başladılar.

Hırvat güvenlik uzmanı İgor Tabak, bunun sonuçlarının yeni yeni hissedilmeye başlandığını ve Bosna toplumundaki kültürel değişimin artık gözle görülür hale geldiğini söylüyor. Tabak, sokaklarda sayıları artan çarşaflı kadınları buna örnek gösteriyor. İslam'ın toplumdaki rolünün farklı algılanmaya başladığını söyleyen Tabak, Bosna'da radikal İslam'ın ağırlığının artık yabancılardan yerlilere kaydığını belirtiyor.

Libanon Krise Salafisten 23.06.2013
Fotoğraf: Reuters

Savaş dönüm noktası

Radikal gruplar, özellikle de savaştan sonraki ilk yıllarda ülkenin diyanet işleri teşkilatı olan Bosna Hersek İslam Birliği'nde nüfuz kurmayı hedeflediler. Bazı camilerde baskın hale gelip imamlara kendi katı muhafazakar İslam yorumlarını dayatmaya, ‘tek doğru yol' olarak göstermeye ve bu doğrultuda vaaz vermelerini sağlamaya çalıştılar. Ancak yaşanan pek çok ihtilaf ve devletin de İslam Birliği'ne destek vermesi ile Selefiler bu camileri terk etti. Böylece kamuoyu üzerindeki doğrudan etkileri azaldı. Fakat gazeteci Esad Hecimoviç'e göre bu gelişme iletişim yollarını da kapattı. Gazeteci, bu yüzden radikalleşen ve Suriye'deki savaşa katılan cihatçıların normal toplumla hiçbir bağları kalmadığına dikkat çekiyor.

Tehlike dönenlerde

Güvenlik uzmanı İgor Tabak Batı Balkan ülkeleri ve tüm Avrupa için en büyük tehlikenin Suriye'deki savaşa katılıp geri dönenler olduğunu vurguluyor. Uzman, Suriye'ye giden radikal İslamcıların savaşta eğitim gördüğüne, ideolojik açıdan radikalleştiğine ve uluslararası anlamda da daha örgütlü hale geldiklerine dikkat çekiyor. Geri dönenlerin terörist gruplar oluşturabileceğini ve siyasetçi ve gazetecilere saldırılar düzenleyebileceğini belirten Tabak, bunun sadece Balkan ülkeleri için değil, Avrupa için de giderek büyüyen bir sorun olduğuna dikkat çekiyor. Fakat uzman, Batı Balkan ülkelerinde bir güvenlik kordonu oluşturmanın çözüm olmadığını söylüyor. Zira Tabak'a göre Batı Avrupa ülkelerinde Bosna ve komşularına kıyasla çok daha fazla Selefi var ve onları izole etmek ağır bir hata olur.

© Deutsche Welle Türkçe

Zoran Arbutina / Başak Özay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu