1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriye'de bayram ateşkesi

25 Ekim 2012

Suriye'de bayram süresince ateşkes ilan edildi ama tarafların buna ne kadar uyacağı büyük merak konusu. Ateşkesin kalıcı olabilmesi için ise daha ikna edilmesi gereken birçok aktör var.

https://p.dw.com/p/16XJl
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Çatışmaların başladığı dönemden bu yana Suriye’de yaklaşık 30 bin kişinin hayatına mal olan savaşın, komşu ülkelere etkisi giderek artıyor. Lübnan’daki Şii ve Sünni gruplar arasındaki huzursuzluklar, Suriye-Türkiye sınırında zaman zaman alevlenen çatışmalar, Suriye’nin elindeki kimyasal silahları çıkarması ihtimaline karşı Ürdün’de yapılan hazırlıklar ya da Irak üzerinden uçtuğu iddia edilen İran kargo uçakları… Uzmanlar tüm bunları, Suriye’deki çatışmaların etkisinin bölgeyi, giderek daha çok etkisi altına aldığının işaretleri olarak görüyor.

Suriye iç savaşın gölgesinde bayrama girerken Esad, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi El Ahdar El İbrahimi'nin Kurbam Bayram'ı süresince ateşkes yapılması önerisini kabul etti. Ateşkes cuma gününden itibaren 4 gün sürecek. Bu karar uluslarası camiada memnuniyetle karşılanırken, tarafların karara uyup uymayacakları büyük merak konusu.

Kalıcı ateşkes mümkün mü?

Diğer yandan bunun kalıcı bir ateşkese dönüşebilmesi hiç de kolay gibi görünmüyor. Pekçok uzmana göre bunun en önemli nedeni, farklı çıkarlara sahip komşu ülkeler ve uluslararası aktörlerin oynadığı rol. Bu aktörler arasında bir yanda Rusya, Çin, İran ve Irak diğer yanda Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve Batı ülkeleri bulunuyor.

Alman Dış Politika Derneği Başkan Yardımcısı Paul von Maltzahn, bu ülkeleri uzun vadede geri planda kalmaya ikna etmenin çok zor olduğunu, zira hepsinin kendi çıkarlarının peşinde olduğunu kaydediyor. Maltzahn, “Yapılabilecek tek şey, onlara parçalanmış bir Suriye mi yoksa bütün bir Suriye mi istediklerini sormak. O zaman bu aktörlerin çoğu, Suriye'nin bütünlüğünün sürmesini tercih edecektir. Eğer El İbrahimi, bunu inandırıcı kılmayı başarabilirse o zaman hâlihazırda çatışmalara aktif biçimde müdahale eden ülkelerin kendilerini daha fazla geride tutmaları imkanı artar” diye konuşuyor.

Alman Dış Politika Derneği Başkan Yardımcısı Paul von Maltzahn
Alman Dış Politika Derneği Başkan Yardımcısı Paul von MaltzahnFotoğraf: Deutsche Gesellschaft für Auswärtige Politik

"Küresel güvenlik yapısı yıkıldı"

Maltzahn'a göre El İbrahimi’nin görevi, parçalanmış bir Suriye’nin doğuracağı tehlikeleri söz konusu aktörlere gösterebilmek olmalı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI Program Sorumlusu Neil Melvin, soğuk savaştan bu yana yerleşmiş küresel güvenlik yapısının Suriye ile kırıldığını düşünüyor. Melvin, “Son 20 yılda dünyanın süper güçleri arasında, büyük sorunlara nasıl tepki vereceklerine dair bir nevi bir anlaşma vardı. Ancak Suriye bu anlaşmayı bozdu. Bunun en iyi örneği, BM Güvenlik Konseyi’nin herhangi bir uzlaşmaya varma yetisini kaybetmesi. Bu çok tehlikeli bir durum. Çünkü büyük güçlerin üçüncü ülkelerde temsili savaş yürüttükleri Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor” diyor.

Halep'te kepenkleri kapalı bir dükkanın önünde bekleyen çocuklar.
Halep'te kepenkleri kapalı bir dükkanın önünde bekleyen çocuklar.Fotoğraf: PHILIPPE DESMAZES/AFP/Getty Images

"Türkiye olumlu imajını kaybedebilir"

Savaştan kaçan binlerce Suriyelinin sığındığı komşu Türkiye, baştan beri Suriye’deki iç savaşa bir şekilde karışmak durumunda kaldı. Ortadoğu üzerine araştırmalar yapan Hamburg Giga Enstitüsü'nden Andre Bank, Türkiye’nin Suriye nedeniyle bölgedeki pozitif imajını kaybetme tehlikesi bulunduğunu belirtiyor. Bank, “Türkiye’nin bir örnek statüsü vardı ve bu Türk modeli, özellikle ılımlı Müslüman gruplar olmak üzere birçok Arap ülkesinde demokratikleşme hareketi yanlıları tarafından örnek gösterildi. Türkiye bu örnek ülke işlevini Suriye’ye olan tutumuyla teyit edebilir. Ancak fazlasıyla tek yanlı ve askerî odaklı davranır ve tıpkı bir sömürgeci ülke edasıyla sahneye çıkarsa bu pozitif imajını kaybedebilir de” diye konuşuyor.

Pek çok uzmana göre, Suriye’de taraflar arasında bir ateşkesin önündeki en büyük zorluk, Suriyeli muhalifler arasında bir birliğin olmaması. SIPRI Program Sorumlusu Neil Melvin, Suriyeli muhalifler arasında birçok değişik tarikat ve dinî gruba ait kişilerin bulunduğunu, ortak bir muhalefetin olmadığını kaydediyor. Melvin “Tüm bunlara, bağlantıları Suriye’yi aşan Kürtler gibi birçok etnik grubu da eklemek gerek” diyor ve El İbrahimi'nin yürüttüğü müzakerelere paralel olarak, muhalefeti de ortak bir duruşta birleştirmeye çabalaması gerektiğini vurguluyor.

Kürtlerin bölgedeki rolü

Uzmanların değerlendirmekte en çok zorlandıkları konu ise Kürtlerin bölgedeki rolü. Zira siyaset bilimciler, PKK Türkiye’de güvenlik güçlerine saldırmaya devam ederken, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görülen ve kısa adı PYD olan Demokratik Birlik Partisi ve diğer Kürt grupların, Suriyeli muhalifler çatısı altında Ankara’dan destek arayışında olduğunu kaydediyor.

Ortadoğu uzmanları Suriye sınırlarında yakın bir zamanda gerilimin azalmasını beklemiyor. Suriye ordusu ve muhalifler arasındaki çatışmalar sürdüğü müddetçe, komşu ülkerle gerginliğin tırmanma ihtimali de devam edecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu