1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sonuç AB dış politikası çin felaket

Rainer Sollich / DW25 Nisan 2004

Kıbrıs'taki referandum sonucunun hayalkırıklığı yarattığı AB, 1 Mayıs’ta bölünmüş bir ülkeyi bünyesine katacak olması nedeniyle zor durumda görünüyor. DW’den Rainer Sollich yorumunda, referandum sonucunun sadece Rum kesiminin AB üyeliğini gölgelemekle kalmadığı, aynı zamanda Avrupa dış politikası açısından bir felaket olduğu yorumunda bulunuyor...

https://p.dw.com/p/Aa4C

"Kıbrıs’ta yaşananlar oldukça dikkat çekici. Onyıllar boyunca yeniden birleşme yolundaki tüm çabaları inatla bloke eden taraf Türkler idi. Şimdi ise nihayet Türkler’in yüzde 65’i yeniden birleşmeye "evet" dedi. Bu sefer oyunu bozan taraf Rumlar oldu. Rum kesimi yüzde 76’lık ezici çoğunlukla hayır oyu kullandı. Ezici çoğunluk...

Çünkü Rumlar Annan planı ile BM’nin Türkler’e çok fazla taviz verdiğini düşünüyor. Ancak Rum tarafından çıkan "hayır" oyu kısmen bir başka nedene de dayanıyor. Kıbrıslı Rumlar’ın bir kesimi, Kıbrıs’ın bir Rum adası olmadığını, burada karar alma mekanizmalarına katılım hakkına sahip olması gereken güçlü bir Türk azınlığın yaşadığını hala kavrayabilmiş değil.

Referandumun sonucu absürd, bir o kadar da haksız. Kıbrıslı Rumlar, bloke edici tutumlarına rağmen 1 Mayıs’ta AB’ye girebilecekken Kıbrıslı Türkler dışarıda bırakılıyor. Rum yönetimi Avrupa Komisyonu’nu öylesine hayalkırıklığına uğrattı ki, Brüksel’den "aldatma" ve "medya sansürü" gibi suçlamalar geldi. Kıbrıs Türkleri ise AB’nin talepleri doğrultusunda bir karar alarak referandumda "evet" dedi.

Ve gerçeklere gelince. Maalesef ortada güzel gösterebilecek birşey yok. İki kesimdeki referandumların sonucu Avrupa dış politikası açısından bir felakettir. AB, Ada’nın yeniden birleşmesini Kıbrıs’ın AB üyeliğine önkoşul yapmamasının cezasını çekiyor.

AB bunu önkoşul yapacağı yerde Atina’nın, Kıbrıs’ın üye olmaması durumunda doğuya genişlemeyi bloke etme tehditlerine boyun eğdi. Şimdi, işte tam da bu gerçekleşecek. Sonuçta, AB ana halk grupları arasında anlaşmazlığın çözümlenemediği, kötü bir sınır ile bölünmüş bir ülkeyi üyeliğe kabul edecek. Kıbrıs: Avrupa’nın bölünmüş son ülkesi...

Maalesef bu durum artık değiştirilemez. Yeniden birleşmeye "evet" diyenlerin bir de bu yüzden cezalandırılmaması büyük önem taşıyor. Türkiye de Kıbrıslı Türkler de iç siyasetteki sert direnişe rağmen bu sefer kesinlikle çok yapıcı bir rol oynadı. AB bu yılın sonunda, Türkiye ile müzakere tarihi konusunda kararını verirken bunu gözönünde bulundurmalı.

Kuzey Kıbrıs gerçi şimdi de resmen devlet olarak tanınmamalı, ancak Kıbrıslı Türkler’e yönelik ekonomik ambargo ve uluslararası izolasyon olabildiğince hızlı bir şekilde sona erdirilmeli. Bunun dışındaki herşey tamamen haksız ve adaletsiz olacaktır. Ama sadece bu nedenle değil. Kıbrıs Türkleri’nin cezalandırılmasına devam edilmesi durumunda yeniden birleşme seçeneği temelli olarak tarihe gömülecektir. Kıbrıs sorununun çözümü... Bu artık AB’nin ödevidir."