1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Siyasetin yeni aktörü: Beş maddede AfD

24 Eylül 2017

Sağ popülist AfD Federal Meclis'e üçüncü parti olarak girmesiyle Alman meclisinde yeni bir dönem başladı. Peki, göçmen, mülteci ve Müslümanlara karşı politikalarıyla sivrilen parti bugüne nasıl geldi?

https://p.dw.com/p/2kcy6
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/J. Stratenschulte

AfD liste başı adayı: Bu ülkeyi değiştireceğiz

Göç ve İslam karşıtı söylemleriyle dikkat çeken sağ-popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, Federal Meclis'e üçüncü parti olarak girdi. AfD, ilk tahminlere göre, yüzde 12,8 oranında oy alarak Federal Meclis'in üçüncü büyük partisi oldu. AfD'nin sandalye sayısı ise 93. AfD tüm Doğu eyaletleri dahil olmak üzere 16 eyaletin 13'ünün parlamentosunda temsil ediliyor. İşte 5 maddede AfD'nin politikaları:

AfD neyi savunuyor?

Almanya İçin Alternatif partisinin eyalet seçimlerinde elde ettiği başarılar Angela Merkel'in özellikle Suriye ve diğer Arap ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik olarak yürüttüğü "Hoşgeldiniz" politikasının yarattığı halk tepkisine dayandırılıyor. 2015 yılından bu yana Almanya'ya gelen göçmen sayısı 1,5 milyon.

2013'te Euro karşıtı bir parti olarak kurulan AfD, Avrupa sınırlarının kapatılması, Almanya ulusal sınırındaki kontrollerin sıklaştırılması ve göçmen kamplarının Almanya dışında kurulmasını talep ediyor. Parti ayrıca sığınma hakkı reddedilenlerin ülkeden derhal sınırdışı edilmesi ve yabancıların ülkelerine geri dönmesi için finansal yardım yapılmasını istiyor. AfD'ye göre Almanya'da kalmasına izin verilecek az sayıdaki göçmen Alman toplumuna tamamen entegre olmak zorunda. Parti Alman kültür ve dilinin önceliğini vurgularken, İslam'ın Alman toplumunun bir parçası olmasını reddediyor.

Euro karşıtlığı

Parti kurulduğu 2013 yılında Yunanistan gibi borcu yüksek Avrupa Birliği üyelerine ekonomik yardım yapılmasına karşı çıkıyordu. Partinin ilk sözcüsü Bernd Lucke, partiyi "ne sağ, ne sol olan yeni bir tür" olarak tanımlıyordu. AfD 2013 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5'lik barajı geçmeyi başaramadı ancak 2014 yılında düzenlenen Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde yüzde 7,1 oy almayı başardı. Partinin ilk siyasi başarısı buydu. Parti "Avrupa Birleşik Devletleri" fikrini reddediyor ve Birliğe üye ülkelerin ulusal sınırlara çekilmesini ve Euro para biriminin kaldırılmasını istiyor.

AfD'nin Türkiye politikaları

Almanya İçin Alternatif partisi, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkıyor. Hemen tüm siyasi partilerin seçim kampanyalarında olduğu gibi AfD'nin de seçim kampanyasında da Türkiye politikalarına yer verildi. Türkiye'ye yönelik sert açıklamalar yapan partinin ilk çıkışlarından biri Türkiye'de 16 Nisan'da yapılan Anayasa değişikliği referandumu döneminde oldu. O dönem partinin yönetim kurulu üyesi olan ve ardından Alexander Gauland ile partinin listebaşı adayı olan Alice Weidel, referandumda ‘Evet' oyu kullanan Almanyalı Türklerin, ülkelerine geri dönmelerini talep etmişti. Açıklama Almanya'da büyük tepki görmüş ve çifte vatandaşlık tartışmalarının yeniden alevlenmesine yol açmıştı. Partinin diğer liste başı adayı Gauland DW'de katıldığı seçim programında, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu ve bu bağlamda tüm mali yardımların kesilmesi gerektiğini savunmuş, "Erdoğan, Yeni Osmanlıcı siyaset gütmediği sürece Türkiye'nin NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum" diye de eklemişti.

Gauland, Federal hükümetin Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz'a yönelik sözleriyle de büyük bir tartışmaya yol açmıştı. AfD eş başkanı, Özoğuz'un bir gazeteye verdiği demecindeki "Dilin ötesinde, spesifik bir Alman kültürünü kolayca tanımlayamazsınız” ifadelerini sert bir dille eleştirmişti. Gauland, "Bunu Türk kökenli bir Alman söylüyor. Onu Eichsfeld'e davet edin ve ona spesifik Alman kültürünün ne olduğunu anlatın. O zaman bir daha hiç buraya gelmez ve biz de onu, Tanrı'ya şükür, Anadolu'ya gönderir bertaraf ederiz” sözleri nedeniyle büyük tepki görmüştü. Tepki üzerine geri adım atan Gauland, sözlerinin "gerçekten biraz sert" olduğunu belirtmişti.

Deutschland Bundestagswahl | AfD Wahlparty | Bystron, Biedermann und Otten
Seçim zaferinin ardından Berlin'de yapılan kutlamalarFotoğraf: picture alliance/dpa/M. Balk

İslam'a ve Müslümanlara bakışı

Almanya İçin Alternatif partisi, İslam'ın siyasi bir doktrin olduğunu savunuyor. Alexander Gauland bu görüşlerine, "din özgürlüğünün İslam dininde yeri olmamasını" gerekçe gösteriyor. Diğer partilerin aksine AfD, İslam ve İslam'ın kötüye kullanılması ayrımını yapmıyor ve bunun yapılmasına karşı çıkıyor. Parti, "dini bir emperyalizm olduğu" gerekçesiyle minare ve ezanının yasaklanmasından yana tavır alıyor. Parti, imamların yurt dışından finanse edilmesine olduğu kadar imamların Almanya'da eğitilmesine de karşı çıkıyor. Peki, imamlar nereden gelmeli sorusuna ise Gauland kısaca "Bunu Müslümanlar kendileri çözmeli" yanıtını veriyor.

Alice Weidel ise her sabah uyandığında ilk olarak Google'da "bıçak" ve "adam" sözcükleriyle arama yaptığını belirtiyor. Kendisi de eşcinsel olan Weidel, partneriyle birlikte bazı semtlerde sokakta dolaşamadıklarını öne sürüyor. AfD liste başı adayı, Müslümanların yoğunlukta olduğu "sorunlu semtlerde" eşcinsellere yönelik şiddet içeren saldırılar düzenlendiğini belirtiyor. Weidel, özgürlüklerin tehlike altında olduğunu belirterek "Ve bunu istemiyorum" dedi.

Partiler AfD için neler söylüyor?

Son haftalardaki seçim anketlerinde AfD’nin oy oranlarının artması üzerine iktidar ve muhalefetteki tüm partiler, AfD'nin politikalarının "anayasaya düşman eğilim" gösterdiğine dikkat çekerek, ülkenin geleceği konusunda uyarılarda bulundu. SPD'li Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, AfD'nin federal meclise girme olasılığına karşı "O zaman İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez parlamentoya yine gerçek Naziler girmiş olacak” ifadesini kullandı. Sosyal Demokrat Parti SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz, AfD’nin seçimde başarı kazanmasının utanç verici olduğunu ve bu durumun Almanya’nın itibarını zedeleyeceğine dikkat çekti. Hristiyan Sosyal Birlik partisi (CSU) Genel Sekreteri Andreas Scheuer, AfD'nin gerçekte Alman devletini tanımayan ve ona karşı mücadele eden bir yalan partisi olduğunu ifade etti. Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping de AfD'nin üçüncü parti olması olasılığına yönelik, "Bu ülke için, içeriye ve dışarıya doğru yıkıcı bir işaret olur” dedi.

dpa/AfP/DW/GA/BÖ

© Deutsche Welle Türkçe