Sivil toplum kuruluşları alternatif güç haline geldi

Gelecek hafta Birleşmiş Milletler’in kuruluşundan bu yana yapılacak en büyük zirvede biraraya gelecek devlet ve hükümet başkanları, sivil toplum örgütlerinin konferansında alınan kararları dikkate alsalar, iyi ederler. Bu hafta New Work’ta yapılan toplantıya katılma fırsatları olsaydı, sivil toplum kuruluşlarının gücünü daha iyi anlayabilirlerdi. Küresel sivil toplum artık yarım ağızla verilen sözlere güvenmiyor, sesini yükselterek, 189 devlet ve hükümet başkanının 2000 yılında aldıkları milenyum hedeflerinin gerçekleştirilmesini talep ediyor.

BM zirvesine katılacak devlet ve hükümet başkanlarının gündeminde milenyum hedeflerinden başka konularda var: Güvenlik Konseyi’nin reformu ya da bir İnsan Hakları Konseyi’nin oluşturulması gibi. Buna rağmen bu zirvenin düzenleniş amacı milenyum hedeflerine ulaşmakta ne kadar yol alındığını görmekti. Üstelik söz konusu hedefler insanlığın geleceği açısından çok önemli: Yoksulluğun yarı yarıya azaltılması, salgın hastalıklarla mücadele, herkese eğitim ve sağlık hizmeti, kalkınmakta olan ülkelere yardım; kısacası sivil toplum kuruluşlarının yıllardır düzelmesi için çaba gösterdikleri sorunlar. Milenyum hedeflerinin hükümetlerce ciddiye alınmamasına tepki göstermeleri de bu yüzden. Onlar bu hedeflere ulaşmada somut çaba gösterenler olarak masa başında değil sorunun kaynağında oldukları için durumu çok daha iyi biliyorlar.

Birçok ülke zirveye kısa bir süre kala kabul edilemez talepleri ile, dünyayı daha yaşanılır hale getirecek önlemleri görüşmek amacıyla planlanmış toplantıyı bloke etmeye çalıştı. Ama 2000 yılında kabule dilen milenyum hedeflerini uygulamakta ciddi olan ülkeler de var. Başta İngiltere ve Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunluğu hedeflere ulaşılması için pratik çaba gösteriyor. Eğer diğerleri baskın çıkarsa gelecek hafta yapılacak BM zirvesi sonuçsuz kalabilir. O zaman bunun sorumluluğunu da taşıyacaklardır. Sonuçta her hükümet görev döneminin sonunda seçime gitmek zorunda. Seçimlerin demokratik olmadığı ülkelerde bile halkın ve sivil toplumun öfkesini hissedeceklerdir. Çünkü New York’a gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcleri artık olgunlaştıklarını gösterdiler. 21 yüzyılın sorunlarını çözmek üzsere dünya çapında işleyen ağlar kuran sivil toplum örgütleri artık sadaka değil, hak istiyorlar. Sorunları yakından bildikleri için, hükümetlerin desteği olmasa da çözüm aranması gerektiğinin farkındalar. Bu yüzden de dünya forumunun artık canlanması ve harekete geçmesini istiyorlar.