1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sifonu çekerken iyi düşünün

27 Ağustos 2009

Gelişmiş ülkelerde su tüketimi önemli boyutlara ulaştı. Bir İtalyan'ın günlük su tüketimi ortalama 800 litreyi buluyor. Suyun bin bir zorlukla hazırlandığına işaret eden uzmanlar, tüketim çılgınlığı karşısında uyarıyor.

https://p.dw.com/p/JDeG
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

İçme suyuna erişim, gelişmiş ülkelerde büyük bir sorun değil. Ancak dünya genelinde yoksul ülkelerdeki bir milyardan fazla insan, temiz içme suyuna ulaşamıyor. Her gün yaklaşık 10 bin kişi, su kıtlığı ya da kirli sulardan kaynaklanan rahatsızlıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Suyun önemi ve kaynakların doğru bir şekilde kullanılması gerekliliği son yıllarda fark edilmeye başlandı. Suyun tüketiciye ulaşmadan önce geçirdiği işlemler de çok önemli. Almanya’da su kaynakları devlet tarafından işletiliyor ve sular çok sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. Almanya'da toplam hane halkının yüzde 99’u, yerel su arıtma tesislerinden gelen suyu kullanıyor. Ancak suyun tedarik edilmesi, temizlenip kontrol edilmesi masraflı bir iş. Ve oralarda çalışmak da çok güç.

Su arıtma tesisi, oldukça gürültülü ve aynı zamanda da çok sıcak bir ortama sahip. Almanya’nın Bad Honnef kentindeki tesisin bodrum katında, kaynaktan gelen suyu taşıyan borular bulunuyor. Suyun büyük bir bölümü, Ren Nehri’nden geliyor. Diğer bölümü ise 20 metre derinliğindeki kuyulardan. Arıtma tesisinde çalışan yaklaşık 20 işçiden biri olan Jen Nehls, yaptıkları işle ilgili şöyle konuşuyor:

Wassertropfen - Tag des Wasser
Fotoğraf: dpa

“Burada sadece kulaklıkla çalışılabiliyor. Bu çok önemli. Burada pompaları ve sevkiyatı, yani tüm şebekeyi kontrol ediyoruz. Burada sürekli çalışılmıyor, ancak devamlı kontroller yapıldığı için önemli bir yer.“

Almanya'da 6 bin arıtma tesisi var

Söz konusu tesiste, yılda 2 milyon metreküp su arıtılıyor. Bu miktarla yaklaşık 60 bin tanker doldurulabilir ya da 25 bin evin bir yıllık su ihtiyacı giderilebilir. Almanya’da ülke genelinde 6 bin tane daha benzer arıtma tesisi bulunuyor. Ancak burada en önemli olan, kuyu, nehir veya denizden gelen suyun işlenerek kullanıma hazır bir hale getirilmesi. Nehls, şöyle konuşuyor:

”Burası asitten arındırma tesisi olarak adlandırılan yer. Doğrudan musluktan gelen su, buradan gönderiliyor. Suyu, filtreden geçiriyoruz. Bu filtreler aracılığıyla hava dışarı veriliyor. Böylece suyun pH değeri değiştiriliyor ve sürekli 7,3’lük değer oranını koruyoruz. Bu, suyun kalite güvenliğinin sağlanmasına yarıyor.”

Kaliteli içme suyunun standartları

Kaliteli bir içme suyunun standartları, şöyle tarif ediliyor: Su çok ekşi olmamalı, daima serin olmalı, belirgin bir tada, renk ya da kokuya sahip olmamalı, belli miktarda mineral maddeler içermeli ve tabii ki mikroptan arındırılmış olmalı. Dünya Sağlık Örgütü, suda 200 maddenin varlığının kontrol edilmesini istiyor. Almanya'da bu 200 maddeden yaklaşık 30'u düzenli olarak sağlık müdürlüğü ve arıtma tesisleri tarafından kontrol ediliyor. Tetkikler, tüketici, okul ve hastanelere ait hatlarda ve tabii ki arıtma tesislerinde, bilgisayarla gözlem ya da boru hatlarının kontrolü şeklinde gerçekleştiriliyor.

Kevin im Schwimmbad von Gelsenkirchen
Fotoğraf: dpa

İçme suyunun kontrolünün yanı sıra kilometrelerce uzunluktaki boru hatlarının da sürekli kontrol edilip yenilenmesi gerekiyor. Bu epey masraflı bir iş. Ancak dağlık bölgelerde, masraflar azaldı ve Alman su kanalı sistemlerindeki su kaybı diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslayınca en düşük seviyede bulunuyor.

Bir kez sifon çeken 9 litre su harcıyor

Öte yandan, son yıllarda Almanya'daki su tüketimi, modern ev aletleri sayesinde nispeten azaldı. Kişi başı günlük su tüketimi şu anda ortalama 125 litre. İstatistiklere göre, bir İtalyan'ın günlük su tüketimi 800 litre civarında bulunuyor ancak bu büyük farkın nereden kaynaklandığı konusunda bir açıklama yok. Fakat Almanya'da suyun hangi amaçlarla tüketildiği biliniyor:

“Bir sifon, tek başına dokuz litre su alıyor. Bu, şu anlama geliyor: Eğer günde üç kez tuvalete giderseniz, o zaman neredeyse 30 litre su kullanıyorsunuz demektir.“

AB'nin, elektrik ya da gaz gibi suyun da özelleştirilmesi düşüncesi ise pek kabul görmüyor. İngiltere'deki kötü tecrübeler, bu konuda oldukça ikna ediciydi. Orada, çoğu su kanalı ihmal edilmişti. Almanya'da çoğu tüketici, su kaynaklarının devlet tarafından işletilmesi gerektiğine inanıyor.


Wolfgang Dick / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Baha Güngör