1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sığınmacılar Paris sonrası endişeli

19 Kasım 2015

Avrupa'da kendileri ve çocukları için daha iyi bir gelecek arayan sığınmacı kadınlar Paris saldırılarının ardından endişeliler.

https://p.dw.com/p/1H8oy
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Nietfeld

Berlin'in Moabit semtindeki Sağlık ve Sosyal İşler Eyalet Dairesi (Lageso) Mülteci Kayıt Merkezi'nin önü soğuk havaya rağmen yine sığınmacılardan oluşan uzun bir kuyruğa ev sahipliği yapıyor. Sığınmacılar aldıkları sıcak içecekler ve kurulan portatif sobalarla ısınmaya çalışıyorlar. Kadınlar ise çocuklarıyla küçük gruplar halinde banklarda birbirlerine sokulmuş durumdalar. Bunun sebebi elbette soğuk hava. Ama bir kaç ay önce Lageso'dan kaçırılan ve daha sonra ölü olarak bulunan dört yaşındaki sığınmacı çocuk Muhammed'in akıbeti de annelerin çocuklarına sıkı sıkıya sarılmalarının bir başka nedeni. Sığınmacı kadınlar, bu olayın onları derinden sarstığını, ancak yine de Almanya'yı geldikleri savaş bölgelerinden çok daha güvenli bulduklarını söylüyorlar.

'Daha iyi bir gelecek için zor koşullara katlanılabilir'

Humus'tan erkek kardeşi ve iki kızıyla gelen Hatice, Almanya'yı kızlarını eşit ve iyi şartlarda yetiştirmek için en ideal ülke olarak gördüğünü belirtiyor. Hatice, kızlarının Almanca öğrenmesi ve yeniden okula başlamaları zaman alacak olsa da önceliğinin bulduğunu vurguluyor. Humuslu sığınmacı ayrıca, erkeklerle birarada kaldıkları yurt koşullarından memnun olmasa dahi bunun geçici bir durum olduğunu belirterek, sabırla daha iyi bir geleceğe hazırlandıklarını söylüyor.

Suriye'nin başkentinden üç oğluyla Almanya'da yaşayan teyzesinin yanına gelen Hüda, Şam'da mimarlık yaptığını ve Berlin'de de mesleğini icra etmeyi istediğini ifade ediyor. Hüda, Avrupa'ya gelen sığınmacıların genelde iyi eğitim almış ve son gelirlerini Avrupa ülkelerine gitmek için harcamış insanlar olduğunu söylüyor. Genç kadın, bu nedenle mültecilerin Avrupa'ya külfet olmayacağını, katkı sağlayacağını belirtiyor, Paris'te yaşanan saldırların da Avrupalılar tarafından doğru okunmasını umuyor. Ancak Hüda'nın yirmi yıldır Berlin'de yaşayan teyzesi Ümmiya, sığınmacıların Avrupa'daki geleceğinden o kadar da umutlu değil; Paris'teki saldırıların Avrupa'ya özellikle de Almanya'ya gelen mültecilere olumsuz yansıyacağına inanıyor. Ümmiya, şimdiden ülkede yabancı ve mülteci karşıtı seslerin yükselmeye başladığını ve Almanya'nın sığınmacılara kapılarını açan politikalarından döndüğünü iddia ediyor.

'Avrupa'yı tehdit eden terör, terörden kaçanları etkilemesin'

Aynı şekilde Irak'tan Berlin'e sığınmacı olarak gelen Nare de Paris'teki saldırıların Almanya'daki mülteci kabullerini azaltacağını savunuyor; bu çerçevede Alman politikacıların aile birleşimi konusunda sınırlamalara gidilmesi çağrılarına da dikkat çekiyor. Şimdiden mültecilerden sorumlu görevlilerin sert tutumlarıyla karşılaştıklarını belirten Nare, "Bizler, yaşam hakları ellerinden alındığı için insani değerlerin yaşandığı, buna sahip çıkılan Avrupa'ya sığınmış insanlarız. Paris'te yaşanan olaylara belki de herkesten daha fazla üzüldük, çünkü bu olayları neredeyse her gün yaşıyoruz. O yüzden terörün zulmünden kaçan insanları bir tehlike olarak görmek doğru ve insani değil" diyor.

Deutschland Flüchtlinge LaGeSo Berlin
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Nietfeld

Suriyeli Hüda da Avrupa'yı tehdit eden terörün, terörden kaçanları etkilememesi gerektiğini söylüyor. Hüda ayrıca Avrupa'ya aileleri ile gelerek yeni bir hayat kuran sığınmacıların kendi istekleri dışında tekrar geri gönderilmeleri durumunun yıkıcı etkiler yaratabileceğini ekliyor.

Almanya sığınmacılara hazırlıklı değildi

Sığınmacılar ve göçmenler konusunda çalışmalar yapan sivil toplum örgütü Pro Asyl'den Martin Stieling, sığınmacıların her şeylerini geride bırakarak geldikleri ülkelerde kök salmak istemelerini doğal bulduğunu belirterek, bunun savaş travmasını atlatmak ve yeni başlangıçlar yapabilmek için gerekli olabileceğini söylüyor. Ancak Stieling, Almanya'nın önceliğinin kalıcı çözümlerden ziyade sığınmacıların belirli bir süreyi içeren ihtiyaçlarını karşılamak olduğuna da dikkat çekiyor. Uzman bu nedenle, sığınmacıların uzun vadeli planlarının onları hayal kırıklığına uğratabileceği uyarısında bulunuyor.

Stieling ayrıca Almanya'nın sığınmacı yurtları konusunda da eksikleri olduğunu hatırlatarak yaklaşan kışla birlikte sorunların büyüyebileceğini şu sözlerle dile getiriyor: "Almanya sığınmacılara kapılarını açtı, ama hazırlıkları yeterli miydi? Tabii ki değildi. Kışla birlikte sığınmacılara tahsis edilen bazı okul binalarının bölümleri ya da spor salonları tamamen yetersiz kalacak. Yurtlara gelince, herkesin birarada kaldığı alanlar olarak başta çocuklarda ve farklı kültürlerden geldikleri için kadınlarda rahatsızlık yaratıyor. Bir an önce bireysel yaşam alanları oluşturmak için sosyal konutlara yönelinmeli."

Kadın hakları ve sığınmacı kadınlarla ilgili projeler yürüten sosyal bilimler uzmanı Emsal Kılıç da, Almanya'nın uzun süredir Avrupa'daki sığınmacı krizini bilmesi ve bu konuyu ele alan en önemli aktörlerden biri olmasına rağmen hazırlıklarının yetersiz olduğunu söylüyor. Uzman, Alman siyasetinin sığınmacılarla ilgili çok sayıda çalışmaya yatırım yaptığını ancak bunların pratiğe geçmesi önündeki bürokratik engellerin durduğuna ve alanda çalışanların projelere işlerlik kazandırmada ehliyetsiz olduğuna işaret ediyor.

Emsal Kilic
Emsal KılıçFotoğraf: E. Kilic

Sığınmacı kadınların sorunu, kültürel değil evrensel

Emsal Kılıç, bazı yurtlarda kadın ve erkeklerin kaldıkları alanların ayırıldığını ancak buradaki düzenlemelerin de göstermelik olduğunu belirtiyor. Kılıç, özellikle yemek, banyo ve tuvalet gibi ortak kullanım alanlarının kadınlarda rahatsızlık yarattığını ifade ediyor. Uzman, bu sorunu sadece Müslüman kültürden gelen muhafazakar kadınların sorununa indirgemenin de doğru olmadığını savunuyor.

Tüm savaşlarda kadınların bir ganimet gibi görülüp sömürüldüğünü belirten Emsal Kılıç,"Sığınmacı kadınların sorunu kültürel değil evrensel bir sorun. Yani tamamen kadın hakları sorunu. Söz konusu kadınlar erkekler tarafından fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete uğruyorlar. Üstelik savaş ortamında bu daha yoğun ve normal bir şekilde yaşanıyor" diyor. Kılıç, çok sayıda sığınmacı kadının, yol arkadaşlığı yaptığı erkeklerden dahi şiddet gördüğünü kaydederek sözlerini şöyle sürdürüyor: "Daha iyi bir hayata kavuşmak için buna katlanıyor; hatta bunları paylaşmaktan çocukları ve kendi gelecekleri için imtina ediyorlar. Bu nedenle benzer travmaları yaşayan her kadın gibi sığınmacı kadınların daha korunaklı bireysel alanlar talep etmeleri son derece anlaşılır bir durumdur."

©Deutsche Welle Türkçe

Özlem Coşkun