1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Reina saldırısının anlamı

3 Ocak 2017

Reina saldırısının arkasında henüz resmi olarak teyit edilmese de IŞİD’in olduğu üzerinde duruluyor. Ortadoğu uzmanı Erkmen, ortadan kaldırılmadığı sürece IŞİD’in Türkiye’de saldırıları sürdüreceği görüşünde.

https://p.dw.com/p/2VCf1
Türkei Istanbul - Nachtclub Reina
Fotoğraf: picture-alliance/R. Hackenberg

Yılbaşı gecesi İstanbul'daki Reina gece kulübünde düzenlenen saldırı son dönemde Türkiye'de meydana gelen en kanlı terör eylemlerinden biri. Şu ana kadar 28'i yabancı, 11'i Türk vatandaşı olmak üzere 39 kişi hayatını kaybetti. Resmi makamlar, saldırıyı gerçekleştiren örgütü ve kişiyi tam olarak ilan etmedi. Ancak, saldırının IŞİD tarafından gerçekleştirildiği düşünülüyor. Peki, bu saldırı ne anlama geliyor ve IŞİD'in Türkiye'deki eylemleri devam edecek mi?

Bu terör eylemi, örgütün Türkiye'ye yönelik ilk eylemi değil, muhtemelen gelecekte de başka girişimlerde bulunacak. 2014 Mart'ında Niğde'de bir yol kontrolü sırasında IŞİD militanlarının güvenlik güçlerini şehit etmesinden bu yana örgüt Türkiye'de farklı biçim ve hedefler taşıyan eylemler gerçekleştirdi. Ancak, asıl saldırılar 6 Ocak 2015 ile 1 Ocak 2017 arası dönemde yaşandı. Bu dönemde IŞİD, Türkiye'de on bombalı saldırı, 1 havaalanı saldırısı, 4 Suriyeli muhaliflere yönelik suikast ve bir de güvenlik güçlerine silahlı saldırı düzenledi. Ayrıca, Kilis ve Gaziantep'i hedef alan onlarca füze saldırısı gerçekleştirdi.

IŞİD farklı biçimlerde saldırıyor

Nahost-Experte Serhat Erkmen
Serhat ErkmenFotoğraf: privat

Örgüt, Türkiye'de şu ana kadar toplumsal gösterileri, turizm merkezlerini, güvenlik güçlerini, siyasi partileri ve sokağı doğrudan hedef alan eylemler düzenledi. Ayrıca yabancı temsilcilikleri hedef alan saldırılar planladı ancak bu saldırılar engellendi. Bazı eylemlerdeki teröristler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iken ilk ve son eylem de dâhil olmak üzere bazı eylemlerde yabancı militanlar kullanıldı. Dolayısıyla IŞİD'in Türkiye'de tek bir biçim ve hedefe yönelik, standart bir saldırı biçimi bulunmuyor.

Eylemler arasında tek ortak nokta, örgütün Türkiye'deki her bir eyleminin bir öncekinden daha karmaşık ve iyi planlanmış ve maalesef daha profesyonel bir şekilde icra edilmiş olmasıdır. Türkiye'de IŞİD eylemleri, üzerinde bir el bombası bulunduğu halde bir karakola saldırma biçiminden, bir eğlence kulübüne profesyonel bir saldırgan göndermeye kadar evrilen bir süreç geçirmiştir. 

2016'da Türkiye'de eylem girişimleri arttı

Tamamı açık kaynaklardan toplanan veriler (devletin güvenlik kurumlarının elinde daha sağlıklı veriler olabilir ancak onlara ulaşılamadığından açık kaynak veriler kullanılmıştır) doğrultusunda elde edilen bilgiler şunu göstermektedir: IŞİD'in Türkiye'de 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştirdiği suikast ve bombalı saldırı sayısı aynı olabilir. Fakat engellenen eylemlere bakıldığında örgütün Türkiye'de eylem yapma arayışında büyük bir artış meydana geldi. 2016'da IŞİD'in 24 saldırı girişimi 11 ayrı vilayetteki operasyonlarla son anda engellendi. Ankara, İstanbul ve Gaziantep'te yoğunlaşma olmasına rağmen Şanlıurfa, Adana ve Konya gibi şehirlerin de hedef alındığı görülmüştür.

Veriler, örgütün Türkiye'de önemli günler ve tarihlerde saldırı girişimlerini artırdığını gösteriyor. Örneğin, 1 Mayıs, 29 Ekim ve dini bayramlar öncesinde örgütün eylemleri son anda engellenmiştir. Bu girişimlerde eylem hazırlığında bulunan kişilerin çoğunluğu başta Suriye ve Irak vatandaşları olmak üzere yabancılardan oluşuyor olsa da aralarında Türk vatandaşları da vardır.  

Özetle, 2016 yılında Türkiye, IŞİD'in gerek yerli gerekse yabancı militanları kullandığı ve farklı biçimlerde örgütlediği ciddi bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır.

El Bab operasyonunun etkisi

IŞİD'in, Fırat Kalkanı operasyonu sonrasında Türkiye'yi söylemsel olarak hedef almayı artırdığı açık. Özellikle Bağdadi'nin son konuşmasında Türkiye'ye özel bir bölüm açtığı görülmüştü. Her ne kadar, Temmuz 2015'ten sonra örgütün Türkiye'ye yönelik propagandası sertleşse de Fırat Kalkanı operasyonunun (FKO) başlamasından sonra doruğa çıktı. Üstelik örgüt Türkiye sınırlarından uzaklaştırılmasına rağmen yönelttiği tehdit aynı ölçüde azalmadı.

24 Ağustos'ta başlayan FKO'dan önce IŞİD Türkiye'de 4 bombalı saldırı, iki suikast, 1 hava alanı baskını ve 1 silahlı saldırı gerçekleştirmişti. Ancak FKO'dan sonra 1 Ocak 2017'ye kadar hiçbir eylem gerçekleştiremedi. Bu durum, terörle mücadele açısından operasyonun önemini gösteriyor. Ancak, engellenen 24 girişimin 16'sının FKO'dan sonra meydana geldiği dikkate alınırsa örgütün ısrarla Türkiye'de eylem yapmaya çalıştığı görülebilir.

IŞİD'in dış teşkilatlanması ve Türkiye'deki eylem biçimleri

IŞİD'in kontrol ettiği alan dışındaki eylemlerine bakıldığında temelde üç kategori görülebilir.

Birinci kategori, IŞİD'le doğrudan hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen örgüte biat etmiş kişilerin eylemleridir. Bunlardan bazıları, hayatının belli bir evresinde farklı cihatçı örgütlerle ilişkiye geçmiş fakat doğrudan IŞİD'e erişimi olmayan kişiler. Sayıları az, eylem sıklığı ve öldürücülüğü düşük.

İkinci kategori, örgütün stratejik bir planlamayla çeşitli ülkelere yerleştirdiği şebekeler. Bu şebekeler, farklı eylemler gerçekleştirebiliyor. Ayrıca, tek bir emir komuta zinciriyle merkeze bağlı değil. Gerektiğinde merkezin talimatıyla iletişim kurabilecek ancak temelde birbirinden bağımsız birimler. Tüm gücünü bir anda kullanmıyor. Hedef seçimi ve zamanlama konularında esnek olmasına rağmen bir biçimde merkezle organik bağlarını koruyabiliyorlar. Eylemleri konjonktürel ya da stratejik olarak örgütün merkezi yönetiminin hedeflerine hizmet ediyor.

Üçüncü kategori ise örgüte farklı coğrafyalarda biat etmiş yerel örgütler. Bu örgütler kendi yerel gündemleriyle merkezin çıkarlarını bir araya getiriyorlar. Ancak yerel gündemlerinin ön plana çıktığı durumlar çoğunlukta.

Türkiye çoğunlukla ikinci kategoride

Türkiye'deki eylemlerin büyük ölçüde ikinci kategorideki bir yapı tarafından yönlendirildiği görülebilir. Örgütün Türkiye'de uzun süredir faaliyet gösteren bazı yerel şebekeleri bulunduğu ancak bunlar çökertilse dahi yenilerinin farklı biçimlerde inşa edilebildiği görülüyor.

Örneğin, Suruç, Ankara, Gaziantep gibi saldırılarda rol oynayan büyük bir yerel şebeke çökertilmesine rağmen yeni eylemler yapabildiği görülüyor. Ancak IŞİD, muhtemelen yerel şebeke çökertildiğinden ya da istenilen sonuç alınamadığından, farklı şebekeler örgütlemiş olabilir. Hatta örgütün yerel üyelerden oluşturduğu şebekenin imkan, kabiliyet, kapasite ve donanım açısından nitelikleriyle, Türkiye'deki yabancılardan oluşan şebekelerinin nitelikleri açısından farklılıkları olduğu söylenebilir. IŞİD'in Türkiye'de ulaştığı kapasite, küçümsenebilecek bir ölçekte değil. Güvenlik güçlerinin tüm çabalarına rağmen Türkiye'nin bazı dezavantajları var.

Öncelikle Türkiye coğrafi olarak dezavantajlı durumda. Suriye sınırında alınan tedbirlere rağmen örgütün sızma çabaları sürüyor. Hala sınırda IŞİD militanlarının yakalanıyor olması bunun önemli bir göstergesi. Üstelik eylem hazırlığında bulunan şebekelerin bir kısmı Suriye'de PKK'nın kontrol ettiği bölgelerin hemen karşısında yakalandı. Sadece IŞİD'i Türkiye sınırından uzaklaştırmak yetmiyor. Diğer örgütlerin bulunduğu bölgelerden de sızmalar olabiliyor.

Bir diğer dezavantaj da eylem hazırlığı içinde bulunan teröristler arasında Irak ve Suriye’deki iç savaştan kaçıyor görüntüsü altında Türkiye'ye gelip, örgütlenenlerin olması. Bu kişilere Suriye ve Irak'a gitmek için Türkiye güzergâhını kullanmak isteyenler de eklenmeli. Çok sayıda kişinin örgüte katılmak için Türkiye üzerinden Suriye ve Irak'a gitmek istediği ancak alınan tedbirler nedeniyle gidemediği görülüyor. Kendi ülkelerine de terör şüphesi nedeniyle dönemeyen bu kişiler Türkiye için ayrı bir güvenlik riski oluşturuyor. Bunlar arasında Avrupalılar bulunduğu gibi Orta Asya ve Arap ülkelerinden gelenler de var.

IŞİD saldırıları üstlenmeye başladı

Son iki yılda saldırganların IŞİD militanı olmasına rağmen örgütün üstlenmediği birçok eylem vardı. Şimdiyse yapmadığı eylemleri bile üstleniyor. Örneğin, niteliği hala bir muamma olan İncirlik'teki bir Amerikalı personelin ölümü olayını IŞİD üstlendi. Örgüt bu kişiyi öldürdüğünü söylerken, resmi makamlar kaza olduğunu açıkladı. Ancak bunun da ötesinde 4 Kasım 2016'da Diyarbakır Bağlar'da TAK terör örgütünün gerçekleştirdiği ve üstlendiği saldırıyı da üstlendi. Hatta yayın organlarından birisinin kapağına taşıdı. Peki, bunu neden yapıyor?

Burada en makul yanıt, örgütün 2016 yılı ortasına kadar Türkiye'deki hedeflerinin farklı olduğu ancak sonrasında bir değişim sürecine girdiğidir. Hatta bunu sadece hedeflenme açısından değil, örgütlenme açısından da farklılıkla açıklamak mümkün.

IŞİD, Türkiye'ye yönelik başlattığı vahşi terör dalgasını karmaşıklaştırarak sürdürüyor. Her bir eylem bir öncekinden belli ölçülerde farklılıklar gösteriyor ve Türkiye'nin dezavantajları nedeniyle mücadelesi de çok zor. Örgüt, tamamen ortadan kaldırılmadığı sürece Türkiye'nin başına bela olmaya devam edecek gibi görünüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Serhat Erkmen

Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı.