1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Putin dış politikada puan topladı

Hermann Krause11 Mart 2004

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Pazar günkü seçimde yeniden devlet başkanlığına seçilmeyi çoktan garantiledi. Son kamuoyu araştırmaları, güçlü devlet sahibinin rakiplerine hiç şans tanımıyor. Putin’in puan topladığı konu ise dış politikada oldu. DW’den Hermann Krause, Vladimir Putin’in dış politikasını değerlendirdi...

https://p.dw.com/p/AbMe
Putin'in pazar günkü seçimlerde yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor
Putin'in pazar günkü seçimlerde yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyorFotoğraf: AP

Putin’in beş rakibinden hiçbirinin Kremlin’i fethedebileceğine ihtimal verilmiyor. Halkın nezdinde popülaritesi daha da artan Vladimir Putin’e, Sovyetler Birliği sonrası kargaşa döneminde ülkesini istikrara kavuşturan kararlı ve disiplinli bir lider gözüyle bakılıyor. Rusya’da sürekli ekonomik büyüme dönemini açan Vladimir Putin, ABD ile uluslararası terörizm ile mücadelede işbirliği yaparak dış politikada da ülkesine itibar kazandırdı.

Berlin’le

ilişkiler

Rusya Devlet Başkanı, Berlin ziyaretinde parlamentoda yaptığı konuşmada Almanya’yı etkilemişti. Rusya Devlet Başkanı Alman Parlamentosu‘nda yaptığı konuşmasında ”Rusya, Avrupa kıtasının en dinamik bölgeleri arasına girdi. Bunu sadece siyasi değil, ama ekonomik anlamda da kastediyorum” diyordu. Putin Genel Kurul salonundaki konuşmasıyla Almanlar'ın da sempatisini kazandı.

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder de selefi Helmut Kohl’ün Boris Yeltsin’le kurduğu samimiyeti Vladimir Putin ile tazeledi. ”Büyük Avrupayı yaratmakla meşguluz. Büyüyen Avrupa Birliği’nin Rusya ile sıkı ilişkiler kurmak zorunda olduğu inkar edilemez” diyordu Almanya Başbakanı Gerhard Schröder Rusya ziyaretinde.

Tüm sorunlara rağmen son Rus - Alman zirvesi de ahenk içinde geçti. Bunda Putin’in önemli rolü oldu. Rusya Devlet Başkanı muhataplarını tek gerçek dostu olduğuna inandırma yeteneğine sahip.

ABD

ile ilişkiler

Putin, ABD ile olan ilişkilerinde de etkin oldu. ”Rusya ve ABD arasındaki husumet sona ermiştir. Artık ortak sayılırlar ve stratejik istikrar açısından birbirine muhtaçtırlar” açıklamasına ABD Başkanı George Bush, ”Samimi dostum Vladimir Putin ile birarada olmaktan son derece mennunum. Her alanda işbirliğini geliştirmeyi kararlaştırdık” yanıtı veriyordu.

Oysa Putin, Irak Savaşı‘na kesinlikle çıkan Paris – Berlin - Moskova üçgeninde yer almaktaydı. Ama Başkan Bush kırgın değildi. ABD ile iyi geçinmek ve eşit ortak sayılmak Putin için çok önemliydi.

NATO ve Dünya Ticaret Örgütü üyeliği

Vladimir Putin, Rusya’yı uluslararası devletler topluluğuna tam olarak entegre etmeyi ise başaramadı. Dünya Ekonomik zirveleri’ne Rusya hala eşit üye olarak katılamıyor. Dünyanın bir numaralı enerji hammaddesi ihracatçısı konumundaki Rusya’nın, Dünya Ticaret Örgütü üyeliği de sorun çıkarıyor. AB ile sürekli çekişen Rusya

, NATO ile de ilişkilerini düze çıkarabilmiş değil.

Batılı ülkeler seçim kampanyasının demokrasi kurallarına uymadığı gerekçesiyle Rusya’yı eleştiriyorlar. Rusya, Kyoto Protokolü’nü imzalamaya yanaşmıyor. Petrol baronlarına açılan savaşın hukuk standartlarına aykırı olduğu ve Çeçenistan sorununa çözüm bulunamadığı şeklindeki eleştiriler sürüyor.

Ama Putin, batıya ihtiyaçları yokmmuş havasını yaratıp eleştirilerden sıyrılmaya çalışıyor. Rusya Devlet Başkanı, ”Batıdaki yeni dost ve müttefiklerimiz bize yararlı mı oluyorlar yoksa engel mi çıkarıyorlar?” sorusunu şöyle yanıtlamıştı: "Bize neden yardım edilsin ki? Biz sakat mıyız?’