1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pakistan bölünür mü?

29 Temmuz 2010

Afgan savaşı ve Pakistan’ın komşu ülkedeki rolünü konu alan on binlerce askeri belgenin internette yayınlanması, ortaya yepyeni sorular çıkardı: Afganistan misyonu iflas mı etti? Afganistan ve Pakistan bölünecek mi?

https://p.dw.com/p/OXG8

İki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı Pakistan devletiyle yaşıt. 63 yıldır devam ediyor ve Pakistan’ın kuzey batı vilayetinde odaklanıyor. Birçok Afgan bu anlaşmazlığın varlığı idrak edilip çözümü bulunmadan, bölgeye barış gelmeyeceğini söylüyor.

Pakistan’ın kuzey batı vilayeti yüzölçümü olarak Belçika’nın yaklaşık iki katı genişliğinde. Bölgede, çoğunluğu Peştunların oluşturduğu 22 milyon kişi yaşıyor. En çok aranan teröristlerden Molla Ömer ve Usame Bin Ladin’in saklandıkları tahmin edilen bu topraklar Afganlar tarafından Peştunistan ya da Peştun diyarı olarak adlandırılıyor. Terör şebekesinin elebaşları Afganistan’daki barış süreci kadar Pakistan’ın toprak bütünlüğünü de tehdit ediyorlar. Kâbil ve İslamabad yönetimleri bölgedeki huzursuzluğun sorumluluğunu birbirlerine atıyor. Pakistan uzmanı Afgan gazeteci Rahimullah Semander her iki ülkeyi de riyakarlıkla suçluyor: 'Pakistan ile Afganistan arasındaki ilişkilere her zaman karşılıklı güvensizlik hakim olmuştur. Resmi demeçlerde diyalog ve işbirliğinden söz edilir ama pratikte hep bunun tersi yapılır.'

Aşiretler denge unsuruydu

Anlaşmazlık, Pakistan devletinin kurulduğu 1947 yılında patlak verdi. Afganistan, 19. yüzyılda sömürgeci devlet İngiltere tarafından bölgeyi daha iyi kontrol edebilmek için keyfi olarak çizilen ve Peştun yurdunu bölen sınırı resmen tanımamıştı. Zamanın Kâbil yönetimi Pakistan sınırları içinde yaşayan Peştunları ayaklandırmaya çalışmışsa da bunda başarılı olamamıştı.

Ama bölge halkının ihtiyaçları hiç dikkate alınmadı. Bölgeyi İngiltere Çarlık Rusyası’na karşı tampon bölge olarak, Afganistan komşu Pakistan’a karşı bir tehdit unsuru olarak, Pakistan da Afganistan’ı zayıflatmak için kullandı. Kızıl Ordu Afganistan’a girince Pakistan’ın plânı tutmuş oldu. Afgan mücahitleri ve mülteciler kuzey batı vilayetinde toplandılar. Devlet Başkanı Ziya ül Hak Pakistan’ı İslamlaştırma hareketini başlattı. Binlerce Kuran okulu açıldı. İşgalci Sovyet birlikleriyle savaşmak için Arap ülkelerinden bölgeye akın eden gönüllüler Batı’nın da desteğiyle bu vilayette toplandı. Bu gençlerden biri de Usame Bin Ladin idi. Afgan siyaset uzmanı Ahamd Ziyadi, Pakistan yönetiminin aynı zamanda, başına buyruk aşiret reislerinin yerine fanatik militanlarla mollaları geçirmeye çalıştığını söylüyor. Ziyadi'ye göre son iki yılda en az 250 aşiret reisi öldürülmüş.


Besle kargayı

1980’li yılların sonlarında Sovyet ordusu Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı. Fırsat kollayan Pakistan desteklediği mücahit grupların yardımıyla Afganistan’ı sadık bir müttefik yapabileceğini düşündü. Ama Afgan mücahitleri birbirine düşmüştü. 1990’ların ortalarında Pakistan tarafından beslenen Taliban Afganistan’a sızdı. Molla Ömer Kâbil’i alarak Afganistan İslam Emirliğini ilan etti. Yeni yönetimi ilk tanıyan ülkeler Suudi Arabistan ve Pakistan’dı. Ama Pakistan’ın düşündüğü olmadı. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD Taliban ve El Kaide’yi Pakistan’dan sürdü. Militanların çoğu Pakistan’ın kuzey batı vilayetine çekilerek kuvvet topladıktan sonra Afganistan, Pakistan ve Batı’nın köleleştirdiğini iddia ettikleri diğer İslam ülkelerinde Şeriat devleti kurmak üzere harekete geçti. Afgan siyaset bilimcisi ve üniversite doçenti Seyfeddin Sayhun, çıkış yolunun sınır ihtilafına siyasi çözüm bulunup, bölge halkına uzun vadeli ekonomik gelişme, eğitim ve normal hayata dönüş şansı tanınması olabileceğini, aksi takdirde bu toprakların hiçbir zaman barışa kavuşamayacağını, belirtiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Ratbil Ahang Shamel / Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu