1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu'da yeni ortaklıklar doğuyor

Ajanslar21 Kasım 2006

Suriye ve Irak, 25 yıl aradan sonra yeniden diplomatik ilişkilere başlama kararı alırken, İran da Irak ve Suriye liderlerini, Irak'taki şiddete karşı işbirliği yapılması amacıyla hafta sonunda zirve toplantısı için Tahran’a davet etti. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin bu daveti kabul ettiği belirtiliyor…

https://p.dw.com/p/AZcH
Suriye - İran - Irak üçgeninde yeni ortaklıklar doğuyor
Suriye - İran - Irak üçgeninde yeni ortaklıklar doğuyorFotoğraf: AP Graphics/DW

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in Irak’ta gerçekleştirdiği temasların ardından, iki ülke 25 yıl aradan sonra ilişkilerini normalleştirme kararı aldı. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Bağdat’ta Muallim’le yaptığı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Çeyrek asırdır kesintiye uğrayan diplomatik ilişkilerin tamamen yeniden kurulmasına ilişkin bir karara varmış bulunuyoruz“ dedi. Zebari, "Irak bayrağı Suriye'de dalgalandığı gibi, Suriye bayrağı da Irak'ta dalgalanacak" diye konuştu.

Zebari ve Muallim, diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasının yanı sıra, özellikle güvenlik alanında, ortaklıklara gideceklerinin mesajını verdi. Irak ve Suriye’nin güvenlik konusunda işbirliği yapacağını duyuran Irak Dışişleri Bakanı Zebari, bu konuda uzmanların biraraya gelerek görüş alışverişinde bulunacaklarını vurguladı.

Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Saddam Hüseyin rejiminin 2003 yılında devrilmesinden bu yana ülkeyi ziyaret eden Suriyeli ilk üst düzey yetkili oldu. Bağdat’a gelerek iki ülke ilişkileri açısından tarihi bir adım atan Muallim, Irak’taki temasları sırasında, Irak’ta barışın sağlanması yolunda Suriye’nin desteğinin tam olduğu garantisini verdi. Muallim, ayrıca yabancı birliklerin de Irak’tan bir an önce çekilmesini istedi.

Sorunlar devam ediyor

Suriye, yasaklı Müslüman Kardeşler'in ayaklanmalarını kışkırtmakla suçladığı Irak ile diplomatik ilişkilerini 1982 yılında kesmişti. Şam yönetimi ayrıca, 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak savaşında İran'dan taraf olmuştu. Ticari ilişkiler, 1997 yılında yeniden kurulmuştu, ancak diplomatik ilişkiler başlatılmamıştı.

Diğer yandan iki ülke arasında hala devam eden sorunlar var. Irak, ABD ve İngiltere, uzun süredir Suriye’yi, isyancılara silah sevkiyatına olanak sağlandığı gerekçesiyle suçluyor. Nitekim, Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ''Irak'a teröristlerin girişine izin verdiği'' gerekçesiyle Suriye Dışişleri Bakanı’na sitem etti. El Muallim ise, Irak'a geldiği pazar gününden bu yana söylediklerini yineledi ve Suriye'nin sivil Iraklılar ve Irak'taki kurumları hedef alan terör eylemlerini kınadığıni bir kez daha vurguladı.

İran’dan davet

Bölgedeki ortaklık mesajlarından bir diğeri de İran’dan geldi. İran, Irak ve Suriye liderlerini, Irak'ı iç savaşın kıyısına getiren ve bölgeye yayılma tehlikesi bulunan, kontrolden çıkmış şiddeti engellemede işbirliği yapılması amacıyla hafta sonunda zirve toplantısı için Tahran'a davet etti.


Associated Press'in haberine göre, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile yapılacak zirve toplantısı davetini kabul eden Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, cumartesi günü Tahran'a gidecek. Ancak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın bu daveti kabul edip etmediğini konusunda ise henüz bir açıklama yok.

ABD kuşkulu

ABD ise Irak, Suriye ve İran üçgeninde yaşananlar karşısında kuşkulu. ABD, İran'ın Irak ve Suriye liderlerine yaptığı zirve çağrsının memnuniyet verici olduğunu, ancak İran yönetiminin ''doğruyu söyleyip farklı davrandığı'' bir geçmişi bulunduğunu bildirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tom Casey, yaptığı açıklamada, böyle bir zirvenin başarılı olabilmesi için İran ve Suriye'nin, tutumlarını değiştirmesi gerektiğini söyledi.

Tartışmanın ve diyaloğun sürdürülmesinin memnuniyet verici olduğunu belirten sözcü, İran hükümetinin Irak'ta olumlu bir rol oynamak istediğine ilişkin açıklamalarının bulunduğunu, ancak bu açıklamalarının icraatla desteklenmemesi gerçeğinin kendilerini endişelendirdiğini kaydetti. Bu durumun Suriyeliler için de geçerli olduğunu belirten sözcü, konunun sözcükler değil icraat olduğuna dikkati çekti.