1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Olayların yılı 2003

Heinrich Bergstresser30 Aralık 2003
https://p.dw.com/p/Aa6g

2003 yılının en büyük olayı hiç şüphesiz Irak Savaşı'ydı. Savaş yüzünden, dillerden düşürülmeyen ABD ile Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in ifadesiyle 'eski Avrupa' arasındaki değerler ortaklığında bariz çatlaklar ortaya çıktı.

Aralarında kuzeydeki komşusu Kanada’nın da bulunduğu diğer bazı devletler de Washington’un Irak politikasına karşı çıktılar. Bu sürtüşmeler uzun vadeli bir kırılmanın habercisi olabilir mi? Yoksa, dünya devletleri arasındaki ilişkileri kalıcı bir şekilde değiştirecek hayati bir yol ayrımının eşiğinde miyiz?

2003 gerçekten, kuvvet politikasının nasıl zorla kabul ettirilebileceğini Hollywood tarzında gözler önüne seren önemli bir yıl oldu. Terör ve şer karşısındaki son çare olarak görülen Irak Savaşı, bu savaştan yana olanların ve savaşa hayranlıklarını gizlemeye çalışanların bilincinde, milletler ve devletler arasındaki ilişkileri kalıcı bir şekilde etkileyecek izler bıraktı. Bu tarihi boyutun özünde, bugün ABD, yarın da başka bir devletin mevcut kurallara rağmen canı istediği zaman global kuralları kendi çıkarına göre değiştirebileceği gerçeği yatıyor.

Bu doğru ise o zaman insanlık ve devletler topluluğu açısından demokratik meşruiyet aldatmacasıyla otoriter, hatta mutlakiyetçi doğasını gizlemeye çalışan bir olguyla karşı karşıyayız demektir. Çok şükür ki, önleyici askeri darbeleri ve şeffaf kuvvet dağılımını savunan ve hayranlıkla izleyenlerin hasretini çektikleri düzenden çok uzaktayız.

Çünkü olayların yılı 2003, devlet ve milletler arasındaki çatlak ve uçurumların sanıldığından da derin olduğunu gözler önüne serdi. Çatlakları yakından incelediğimizde birçoğunun uzun vadeli etkilerini de tahmin edebiliriz. Sembolleri arasında Euro’nun da bulunduğu çatlağın 'eski Avrupa' ile ABD arasında başgöstermiş olması tesaddüf değildir. Aynı çatlak, Washington ile Çin, Hindistan, Japonya, Latin Amerika ve Kanada arasında da ortaya çıkmıştır.

Nedenleri farklı da olsa bütün bu çatlaklar, yakın tarihin doğurduğu en güçlü devletin mutlakiyetçilik iddiasına siyasi ve ekonomik direnişin sembolleridir. Bu direnişin koordine edilmesi gerekmez. Çünkü yön tayini, bütün sürtüşmelerin odaklaştığı ABD tarafından yapılmaktadır.

Dünya Ticaret Örgütü ya da BM olsun, geçmişte uluslararası kuralların geliştirildiği bütün kuruluşlarda, ABD’nin tek büyüklük iddiası diğer devletlerin hayati çıkarları ile çatışıyor. ABD farkedilmeden hava sızdıran bir lastik gibi kuvvetinden kaybederken, siyasi bakımdan daha zayıf ama ekkonomik bakımdan güçlü devletler süper güçten uzaklaşıyorlar.

Bu gelişme önümüzdeki yıllarda da belirleyici olacak. 2003 yılının en önemli hadisesi olan Irak savaşı ve savaşın sonuçları gelişmeyi daha da hızlandıracak. Böylesi daha iyi. Çünkü kuvvet dağılımı hızlandıkça, dünyamızın en önemli sorunu olan uluslararası terörizm ile mücadeledeki sorumluluk paylaşımının başarı şansı da artar.