1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ogoni isyanı değişimin öncüsü oldu

Thomas Mösch10 Kasım 2005

Batı Afrika ülkelerinden Nijerya’da 90’lı yıllarda ortaya çıkan Ogoni Hareketi, barışçı ve çevreci eylemleriyle yüzbinleri etkiledi, Afrika milletlerinin ilham aldığı çağdaş siyasi akımlardan birine dönüştü.

https://p.dw.com/p/AaTu
Nijeryalı gazeteci DonPedro Ogoni hareketini araştırıyor
Nijeryalı gazeteci DonPedro Ogoni hareketini araştırıyorFotoğraf: DW

10 yıl önce bugün, yani 10 kasım 1995’te o zamanki Nijerya askeri rejimi 9 vatandaşlık hakkı savuncusunu astı. Bu kişilerden biri de yazar Ken Saro Wiwa’ydı. Gerçekte olna ise askeri diktatör Sani Anachaba’nın Nijer Deltasından petrol talebi için başlayan ayaklanmayı bastırmak istemesiydi. Saro Wiea ve Ogoni halkı çok uluslu petrol şirketlerine karşı direnişlerinde başarılı oldualr. Ancak Nijer Deltasında 1990’lardaki barışçıl direnişin yerini bugün şiddet aldı.

Shell’e karşı direniş

Nijerya Deltasında 1990lı yılların sonunda yaşananlar çok şaşırtıcıydı. Ogoni etnik grubu üyesi 500.000 kişi Nijerya askeri rejimi ve Shell petrol şirketine karşı barışçıl bir kampanya başlattı. Ogoni halkı karizmatik yazar ve çevreci Ken Saro Wiwa’nın liderliğinde, “Ogoni Halkının Hayatta Kalması Hareketi” adı altında bir araya geldi. Ogoniler çevrelerinin petrol endüstrisi tarafından kirletilmesine karşı çıkıyordu ve Nijerya’nın petrol gelirinden kendi paylarına düşeni istiyordu. Protestolar 1993 yılında en üst seviyesine ulaştığında herkes sokaklarda zaferi kutluyordu. Shell ogonilerin ülkesinden çekildi ve bugüne kadar hala geri dönmedi.

Saro Wiwa ve sekiz arkadaşının ayaklanması 10 Kasım 1995’te kırıldı, askeri diktatör Sani Abacha’nın şiddet kullanması işe yaramıştı. Ancak kısa zaman sonra protestolar Nijerya’nın başka bölgelerine sıçradı. Ogoni ayaklaması, hayati tehlikesi olsa da ordu ve çok uluslu petrol devlerine karşı çıkmanın mümkün olduğunu göstermişti. Çevre konusunda yazan gazeteci İbiba DonPedro Ogoni Halkının Hayatta Kalması Hareketi hakkında, “Ogoni mücadelesi bölgedeki ilk organize hareketti. Hareketin izleri Nijer Deltasında ve Ogoni ülkesinde bugün hala hissedilir. Çıkarılan ders ise şuydu: insanlar organize olursa pek çok şey başarabilir” diye konuştu.

”Durum eskisinden vahim”

Ancak herşeye rağmen Nijer Deltasındaki insanlar hala yoksulluk içinde yaşıyor. Ogoni Halkının Hayatta Kalması Hareketi eski genel sekreterlerinden Ben Naanen eskiden durumun daha da vahim olduğunu söylüyor. Naanen, Ogonilerin birgün direnişlerinin meyvalarını toplayacağını belirtiyor. Naanen, “Nijerya hükümeti ve Shell artık her zamanki gibi iş yapamayacak. Değişim için temeller atıldı, hükümet artık çevre ve insan haklarına daha fazla dikkat etmek zorunda. Shell gibi şirketler de toplumla ilişkilerinde daha dikkatli olmak zorunda. Ancak bu gelişmelerin topluma faysadı olması için elle tutulur bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor.”

Ancak Shell vazgeçmiş görünmüyor. Shell’in Almanya sözcüsü Rainer Winzenried, şirketlerin köylere artık başka yolardan girdiğini anlatıyor. Winzenried, “Bugün para vererek kimseyi susturamazsınız, bu nedenle sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışarak devamlı kalkınma yardımı sağlamaya çalışıyoruz” diyor.

Şiddet artıyor

Ancak bu tür girişimlerin Nijer Deltasındaki tüm sorunları çözmeyeceğini Winzenried de biliyor. Ken Saro Wiwa ve Ogoni Halkının Hayatta Kalması Hareketi sekiz üyesinin 10 kasım 1995’te asılmasından bu yana Nijer Deltasında şiddet artmaya devam ediyor. Heinrich Böll vakfının Lagos bürosu yetkilisi Axel Harneit-Sievers, Ogoni Halkının Hayatta Kalması Hareketi’nin barışçıl yaklaşımının değişmesinden üzüntü duyuyor. Sievers, “Sivil toplum kuruluşu kimliğini kaybediyor. Bu kuruluş hem devlete hem de özel şirketlere karşı ancak bunu şiddet kullanıp, suç işleyerek ifade ediyor” diye konuşuyor.

Nijeryalı gazeteciler ve insan hakları savunucuları durumu oldukça ümitsiz görüyor ve Olusegun Obansanjo’nun Devlet Başkanlığı altındaki hükümeti krizi çözmekte yetersiz buluyor. 2003 seçimlerinde yaşanan sahtekarlıklar nedeniyle halk politikacılara olan güvenini de kaybetmiş bulunuyor.