1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

NSU'nun ardındaki gizli destek

26 Mart 2013

Almanya'da 2000 ile 2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan, üçlü Neonazi terör hücresinin destekçilerinin sayısı tahmin edilenden daha fazla çıktı.

https://p.dw.com/p/1848b
Fotoğraf: Reuters

Yeşiller Partisi'nin hukukçu üyesi Hans-Christian Ströbele, cinayetlerle ilgili Alman polisi ve iç istihbarat teşkilatının yürüttüğü soruşturmalarda ortaya çıkan hataları “Şok üzerine şok yaşıyoruz” diye değerlendiriyor. 8’i Türk, biri Yunan ve bir Alman polis olmak üzere 10 kişi öldürmekle suçlan terör hücresinin 2000-2007 yılları arasında işlediği cinayetler, uzun yıllar karanlıkta kalmış, ancak 2011 yılı kasım ayında ortaya çıkarılabilmişti. Politikacılar da o günden bu yana, nerelerde hata yapıldığını tespit etmeye çalışıyor.

"Listede 'bağlantı adamları' var mı?"

Bild am Sonntag gazetesinde hafta sonu yer alan bir habere göre, iki üyesi ölen üçlü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) adlı örgüte destek verenlerin sayısı, şimdiye kadar bilinenden çok daha fazla. Soruşturma başlangıcında örgütün 12 destekçisi olduğu açıklanmıştı, ancak elde edilen son veriler ışığında NSU destekçilerinin sayısının 129 olduğu belirtiliyor.

Aynı zamanda Neonazi cinayetlerini aydınlatmak amacıyla kurulan Federal Meclis'teki araştırma komisyonun Başkan Yardımcısı olan Hans-Christian Ströbele, “Başta üç kişilik izole olmuş bir terör hücresinden bahsediliyordu, ancak hücrenin sayısız destekçi ve sempatizanı olduğunun ortaya çıkması çok sürmedi” diyor. Komisyonun geçen haftaki son oturumundan önce bu sayının 129’a çıktığını öğrenen Ströbele'ye göre, asıl önemli olan, destekçiler arasında iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın muhbir gibi kullandığı 'bağlantı adamları'nın da olup olmadığı. Ströbele "Çünkü bu bilgi, soruşturma makamlarının, daha doğrusu iç istihbarat çalışanlarının aslında daha fazla bilgiye sahip olduğuna, ama yeterince önlem almadığına ve bu yüzden de başarısızlığın daha da dramatiktikleşmesine neden olduğuna ilişkin yeni malumatlar verebilir. Başlarda bunu düşünemezdik bile ama şimdi bir şok üzerine şok yaşıyoruz" diye konuşuyor.

"İki ihtimal de bir felaket"

Ströbele, komisyonun bu sorunun yanıtını yetkili kurumlardan talep ettiğini kaydediyor. Yeşiller Partili politikacı sözlerini “13 yıl polisten kaçan bu üçlünün belli ki birçok destekçisi var” şeklinde sürdürüyor.

Zira terör hücresinin ilişkide olduğu ve destekçilerinin yer aldığı listedeki sayı giderek artıyor. Ströbele, bu sayının 12’den önce 30’a, sonra 100’e çıktığını, şimdi ise 29 kişinin daha eklendiğini belirtiyor.

Neonazi cinayetleri ve aşırı sağcıların stratejilerine ilişkin birçok kitap yazan gazeteci Patrick Gesing de bu listenin uzamasına şaşırmadığını, çünkü yeraltında yaşamak için birçok destekçiye ihtiyaç duyulduğunu kaydediyor ve Alman güvenlik birimlerine ağır eleştiriler getiriyor. Gesing "Alman güvenlik birimleri için bu gizli liste bir nevî bir Richter ölçeği niteliğinde. Terör hücresinin destekçilerinin sayısı arttıkça, güvenlik birimlerinin başarısızlığının ve bir şeyleri örtbas etme ihtimalinin oranı da artıyor. Ortada iki ihtimal var: Ya güvenlik birimleri hiçbir şey sezmedi, ki bu çok büyük bir hata olur, ya da istihbarat teşkilatı içinde bazı birimler bir şeyler biliyordu ama hiçbir şey yapmadı. İki ihtimal de birer felaket" diye konuşuyor.

Neonazi soruşturmasında gelinen nokta

Türk basın mensupları duruşmaya alınacak mı?

Ströbele de “İşin en korkunç yanı, her gün terör hücresi NSU’ya dair güvenlik birimlerinin peşine düşmediği yeni bir bilginin ortaya çıkması” diyor.

Ancak soruşturmada yapılan hataların, örtbas edilen bilgilerin ve dikkatsizliklerin tamamen aydınlatılmasının daha uzun süre alacağı tahmin ediliyor.

8′i Türk 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın hayattaki başlıca sanığı Beate Zschäpe, 17 Nisan’da Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak. Davanın ilk duruşması, akredite olan yaklaşık 50 basın organı tarafından izlenecek. Türkiye'den de basın mensuplarının duruşma salonuna alınıp alınmayacağı ise şimdilik belirsiz.

© Deutsche Welle Türkçe

Klaus Jansen / Başak Demir

Editör: Hülya Schenk