1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

NOZ: Dündar'ı korumak Alman polisinin görevi

23 Aralık 2020

Almanya'da yaşayan gazeteci Can Dündar'ın Türkiye'de "MİT Tırları" davasında 27 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılması Alman basınında yoğun eleştirilere yol açtı.

https://p.dw.com/p/3nAtR
Fotoğraf: picture alliance/dpa

"Kölner Stadt-Anzeiger" gazetesinin Can Dündar hakkındaki mahkeme kararıyla ilgili yorumu şöyle:

"Can Dündar Almanya'da yaşadığı için mutluluk duyabilir. Türkiye'de kalmış olsaydı hayatının geri kalanını demir parmaklıklar ardında geçirmek zorunda kalacaktı. Türkiye'de binlerce muhalif hapiste. Erdoğan'ın dış politikası da saldırganca. Irak'ın kuzeyinde, Suriye'de, Libya ve Kafkasya'da savaş yürütüyor. Akdeniz'de Yunanistan ve Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgelerinde deniz yetki alanı iddiasında bulunuyor. AB yaptırımları düşünse de Berlin frene basıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Türkiye'ye silah ambargosu uygulanmasını reddediyor, "biz satmazsak başkaları satar" diyor. Yani açık anlamı şu olsa gerek: Kârlı silah ticaretini başkalarına bırakmaktansa kendimiz yapsak daha iyi."

"Neue Osnabrücker Zeitung" ise karar sonrasında Alman polisinin Dündar'a gerekli korumayı sağlamasının önemine dikkat çekiyor.

"Can Dündar'ın yaptığı iş, Türkiye'nin silah sevkiyatıyla ilgili Cumhurbaşkanının hoşuna gitmeyecek hassas bir haberi yayımlamak. Açık toplumlarda bir gazeteciye bundan dolayı ödül verilirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar kesimi araştırmacı gazeteciliği devlet düşmanı bir eylem olarak görüyor. Erdoğan'ın kolu uzaklara kadar uzanıyor. Almanya'da yaşayan Türkler arasında da, Dündar hakkındaki kararı şiddet içeren bir tepki ya da kaçırma için açık çek olarak görebilecek çok sayıda taraftarı var. Dündar'ı yeterli bir şekilde korumak Almanya'daki güvenlik makamlarının görevi."

Magdeburg kentinde yayımlanan "Volksstimme" gazetesi Avrupa ülkeleri ve Almanya'nın Türkiye'ye karşı pragmatik davrandığı eleştirisinde bulunuyor.

"Gazeteci Can Dündar hakkındaki mahkeme kararının anlamı daha da açık olamazdı. Neredeyse ömür boyu hapis anlamına gelecek böyle bir kararın Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayının onayı olmadan alınamayacağını herhalde Türkiye'de bile kimse düşünmüyordur. Brüksel ve Berlin'de ise Erdoğan konusunda kendini inkar etmeye varan pragmatik tutum sürüyor. Dışişleri Bakanı Maas, Türkiye'ye silah ambargosu uygulanmasına karşı. Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci, son yıllarda hiçbir şey olmamış gibi resmen devam ediyor. Avrupa'ya yasa dışı göçün sınırlandırılmasına yönelik 2016'da imzalanan mülteci mutabakatıyla AB kendisini Türkiye'ye çok fazla bağımlı hale getirdi. Maalesef özgürlükler ve insan hakları gibi Avrupa değerlerinin bazı konularda siyasi ve ekonomik çıkarlar karşısında geri plana itildiğine tanık oluyoruz. Dündar vakası da bunda birşey değiştirmeyecek."

"Ludwigsburger Kreiszeitung"un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Hiç de adil olmayan bir dava sürecinden çıkan Dündar kararı Türkiye'de uygulamada hukukun üstünlüğü ile basın ve düşünce özgürlüğünün bulunmadığını bir kez daha kanıtlıyor. Özellikle de 2016'daki başarısız darbe girişimi sonrasında Erdoğan ülkede her tür direnişi bastırmaya girişti. Hükümetin ve Cumhurbaşkanının politikalarına hoşnut bir şekilde eşlik etmeyen gazetecilerin bir ayağı sürekli hapiste. Yüzlercesine Cumhurbaşkanına hakaretten dava açıldı. Gerçi Dündar 2016'da Almanya'ya kaçtığı için hapse girmek zorunda kalmayacak. Ama ülkesinden sürülmüş durumda. Diğer pek çokları gibi. Tüm bunlar, AB'nin Mart ayında Ankara'ya karşı vereceği yaptırım kararında göz önünde bulundurulmalı."

DW/BK,SSB

© Deutsche Welle Türkçe