1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mülteci tartışması Avrupa'yı bölüyor

28 Eylül 2011

Avrupa’ya gelen mültecilerin hangi ülkenin, hangi koşullar altında kabul edeceği tartışma yaratıyor. Gelecek yılın başına kadar şu anda geçerli olan Avrupa Birliği düzenlemelerinin revize edilmesi planlanıyor.

https://p.dw.com/p/12iSR
Yunanistan'da bir mülteci kampıFotoğraf: picture alliance / dpa

Alman Sosyal Demokrat Partili milletvekili Rüdiger Veit, bir süre önce diğer parlamenterlerle birlikte Türk-Yunan sınırında bulunan Filakio mülteci kampını ziyaret etti. Bazı gözlemciler tarafından “Yunanistan'ın Guantanamosu“ olarak adlandırılan kampta gördükleri, Veit’in canını bir hayli sıkmış.

Veit, "Mültecilerin barınma koşulları sadece “korkunç ve insani değerlere uygun değil” şeklinde tanımlanabilir. Mülteciler, orada adeta üst üste yığılmışlar. 20, 30 ya da 40 kişilik odalarda kalıyorlar. Sağlık açısından tamamıyla kabul edilemez koşullar altında! Ve ayrıca kısmen ısıtma olanakları ya da sıcak su olmadan yaşıyorlar. Bu koşullara 6 ay maruz kalıyorlar“ diyor.   

Rüdiger Veit
Sosyal Demokrat Parti milletvekili Rüdiger VeitFotoğraf: picture-alliance/dpa/dpaweb

İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Yunanistan’ın AB dış sınırlarını oluşturan 150 kilometre uzunluğundaki sınırı, son yıllarda Afganistan, Irak ve Somali'den gelen mülteciler için AB'ye geçiş kapısı konumunda.

Uzmanlar, Avrupa’ya yılda 500 bin kaçak göçmen ve mültecinin geldiğini tahmin ediyor. Bunların yüzde 90’ının Türk-Yunan sınırı üzerinden yolculuk ettikleri belirtiliyor. Çoğu Cezayir, Tunus ya da Libya'dan gelen yüzde 10’luk kesim ise deniz üzerinden tehlikeli yolculuğu göz alıyor.

Yunanistan için çözüm önerisi

Mültecilere yardım örgütü Pro Asyl’in hukuk uzmanı Marei Pelzer, Yunanistan’ın içinde bulunduğu durumun üstesinden ancak 27 AB ülkesi arasında daha fazla dayanışma ve komşu ülkelerle doğrudan işbirliğiyle gelinebileceğini belirtiyor.

Pelzer, "AB, Dublin Sistemi ile ilk giriş yapılan ülkenin mültecilere karşı sorumlu olmasını içeren bir sistem yarattı. Bu da Almanya’ya gelen mültecilerin, durumların oldukça kötü olduğu Malta, Macaristan ya da Yunanistan’a geri gönderilmesine yol açtı. Bu nedenle Almanya’nın da Avrupa’daki mülteci sorununun çözümüne uygun bir şekilde katılımını sağlayan ve dış sınırlardaki ülkelerin sorumluluk üstlenmeye zorlanmadığı dayanışmayı içeren bir sistemi destekliyoruz" diyor.

Schwere Zeiten für Flüchtlinge in Italien auf Lampedusa
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

2012'ye kadar süre tanındı

AB, ortak mülteci sisteminin revize edilmesi için 2012’ye kadar süre tanıdı. AB Komisyonu, mültecilere daha fazla koruma ve hak verilmesini talep ediyor. Ancak İngiltere ve Almanya daha fazla taviz vermek istemiyor.

AB, mülteci politikasını etkin hale getirebilmek için çözüm arayışında. Kaçışa neden olan etkenlerin üzerine gidilmesi ve göçe vergi getirilmesi öneriler arasında. Yeşil Burun Adaları, Moldova ve Gürcistan gibi ülkelerle, “mobilite ortaklığı“ olarak adlandırılan ilk pilot projeler uygulamada. Bu ülkelerin, sahte vize ya da kaçak göçe karşı harekete geçme zorunluluğu var. Bunun karşılığında ise AB kalkınma projelerine dâhil oluyorlar.

Ancak bu ortaklıklar şimdilik daha çok AB’nin lehineymiş gibi görünüyor. Gana ve Ermenistan ile de benzer anlaşmalar yapılması planlanıyor. Tunus, Mısır ve Cezayir ile de görüşmelere başlandı.

© Deutsche Welle Türkçe

Richard Fuchs / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Başak Özay