1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

KPSS mağdurları: "Çocuklarımızın geleceğini çaldılar"

11 Mayıs 2019

Sınav sorularının çalındığı 2010 yılında KPSS’ye girip yüksek net yapmalarına rağmen düşük puan alarak atanamayanlar adalet istiyor. KPSS mağdurları, "Türkiye’de hakkımızı alamazsak AİHM’e gideceğiz" diyor.

https://p.dw.com/p/3IKh0
Fotoğraf: DHA

Jeoloji mühendisi olan 37 yaşındaki Fatma Hanım, Gaziantep’te yaşıyor. Fatma Hanım, 2010 yılında yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı’nda (KPSS) soruların sızdırılması üzerine sınavda yüksek net yapan binlerce kişi yüzünden oluşan standart sapmadan dolayı puanı düşük gelince devlet memuru olarak atanamayanlardan sadece biri… 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KPSS sorularının sızdırılmasında rol oynadıkları gerekçesiyle Gülen yapılanmasına mensup kişilere açılan ceza davalarının bir kısmı sonuçlandı, bir kısmı ise devam ediyor. Ancak Fatma hanım gibi 2010 yılında mağdur edilen binlerce kişi için hayatın devam ettiği söylenemez.

"Sonuç alamazsak AİHM’e gideceğiz"

Fatma Hanım, kendisine ait bir mühendislik bürosu varken işleri iyi gitmediği için KPSS’ye girmeye karar verdiğini anlatıyor. O dönemde hamile olduğundan, çocuğunun geleceği için devlet memuru olmanın ailesine daha iyi olanaklar sağlayacağını düşünmüş. Çok çalışmış, önceki senelerde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’ne girebilecek kadar yüksek net yapmış. Ancak puanı beklediğinden oldukça düşük gelmiş. Soruların çalındığını öğrendiğinde ilk işi, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yaşadıklarının haksızlık olduğunu yazmak olmuş.

KPSS'ye bir daha ısrarlar üzerine girmiş. Sınava tekrar girdiği zaman 2010’daki koşullara sahip olmadığını, dolayısıyla iyi hazırlanamadığını söylüyor. Geçen sene ise keyfi bir şekilde girdiği KPSS sonucunda, 2010 yılındaki sınavdan 20 net daha az yapmasına rağmen puanının daha yüksek geldiğini dile getiriyor.

Diğer 2010 KPSS mağdurları gibi Fatma Hanım'ın da talebi, puanının yeniden hesaplanması ve haklarının tarafına iade edilmesi. Pes edeceğe de benzemiyor:

“Kul hakkından bahsediyoruz. Sınavları çalanlar nasıl inançlı insanlar? Bunlar benim inandığım Allah’a inanıyor olamaz. Dava açtım, taleplerimiz reddedildi. Dosyam şu an Anayasa Mahkemesi’nde. Sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gideceğiz.”

Puanların yeniden hesaplanmasını talep ediyorlar

KPSS mağdurları 2017 yılında yani darbe girişiminden sonra idare mahkemesine dava açmaya başladı. 2010 yılında yapılan KPSS, aralarında bütün soruları doğru yapanlar da olmak üzere yüksek net yapan binlerce kişinin olduğu sınav olarak hatırlanıyor. Dava açanlar, puanlarının yüksek net yapan 3 bin civarındaki kişinin sistemden çıkarılarak yeniden hesaplanmasını ve bu puanlarla atama gerçekleşmesini talep ediyor. Ancak bu talepler “sınavın iptal olduğu” gerekçesiyle idare mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve son olarak Danıştay tarafından reddedildi ve dosyalar Anayasa Mahkemesi’ne gitti.

Ankara 1'inci İdare Mahkemesi, sınavın “Genel Yetenek” ve “Genel Kültür” kısımlarını soruların sızdırıldığı gerekçesiyle oy birliğiyle iptal etmişti. KPSS mağduru 80 kişinin halihazırda avukatlığını üstlenen Ömer Özler’in DW Türkçe’ye verdiği bilgiye göre, 2010 KPSS’de 350 kişi sınav sorularının tamamını doğru cevapladı; bir yanlış yapan kişi sayısı ise bin 300 civarındaydı. Yüksek net yapan 3 bin 227 kişinin bin 148’i arasında akrabalık ilişkisi olduğu, bu kişilerin 217’sinin aynı bölgede oturduğu, bütün soruları yapan 350 kişinin 148’inin tekrarlanan sınava girmediği tespit edildi. Yüksek netler nedeniyle beklediklerinden yaklaşık 10 puan daha düşük alanlar olduğunu vurgulayan Özler, “Bu çok büyük bir puana denk geliyor. 0.1 puanla atanamayan çok insan var” diyor.

“Haksız yere atananları devlet halen tespit etmeye çalışıyor”

KPSS iddianamesinde, “sayıları kesin bilinmemekle beraber binlerce kişinin haksız şekilde devlet memuru olduğu” belirtiliyor. Avukat Özler, tespit edilen memurların ihraç edildiğini ancak tespit edilemeyen binlerce kişinin de görevine devam ettiğini dile getiriyor. Ortada açık bir haksızlık olduğunu dile getiren avukat Özler, “İstediğimiz sonucu alamazsak AİHM’e gideceğiz. Devlet hatasını kabul ediyor ama ‘Hakkını vermeyeceğim’ diyor. İşin bir de tazminat kısmı var. Diğer sınavlar için de emsal olabileceğinden taleplerin kabul edilmesi devlet açısından korkutucu bir durum olabilir. Yeniden kadro açmak zorunda kalabilirler” diyor.

“Soruların çalındığını öğrendiğimde dünyam yıkıldı”

İsmini vermek istemediği için adını değiştirdiğimiz Tuğba Hanım da KPSS mağdurlarından. Matematik öğretmeni olan 34 yaşındaki Tuğba Hanım, şu an İzmir’de özel bir kurumda mesleğini sürdürüyor. Ancak özel sektörü “modern kölelik” olarak tarif eden öğretmenin de hayali, kamuda çalışmakmış. 2010 yılında öğrencilerinin ısrarı üzerine KPSS’ye girmeye karar vermiş. Gecesini gündüzüne katarak çalışmış. Sınavı çok güzel geçmiş. İçine doğmuş gibi kapıdan çıkarken, “İnşallah sınava bir şey olmaz” demiş. Netleri oldukça yüksekmiş. Dolayısıyla beklentileri de…

“O zamana kadar KPSS’de bütün soruları doğru yapan kimse yoktu. Haliyle duyunca çok şaşırmıştık. Soruların çalındığını öğrendiğimde dünyam yıkıldı. Aldığım netlerle, örneğin, bir önceki sene Devlet Su İşleri, Karayolları Genel Müdürlüğü ya da Merkez Bankası’na girmeme ihtimalim yoktu. Ama atanamadım.”

Tuğba Hanım’a en çok dokunan, çevresindeki insanların ona sınavda iyi yapamadığını ima ederek atanamadığı için “bahane” ürettiğini söylemeleri olmuş. O dönem kendine güvenini yitirmiş, depresyona girmiş. Onu inciten bir diğer olay da, özel şirket mülakatlarında yaşadıkları olmuş: “Özel sektör görüşmesine gittiğimde, ‘KPSS puanınız çok yüksek, yarın öbür gün atanırsınız. Atanmama durumunuz yok’ diye geri çevrildiğim oldu. O dönem bu sebeple özelde işe de giremedim. Bu sefer iyice dünyanız yıkılıyor.”

Bakmış çare yok, bir etüt merkezi açmış ancak orayı da 2013 yılında devretmek zorunda kalmış. Tuğba Hanım, soruların çalınmış olduğunun itiraf edilmesine karşılık haklarının verilmiyor olmasına halen çok öfkeli… Haklarının iadesi ve tarafına tazminat ödenmesi için dava açmış: “Hayatımda hiç bu kadar travma yaşamadım. Soruları çalarak hayatımızı da çaldılar ve hak ettiğimiz kadrolarda ekmek yediler, bir kısmı halen yiyor. O dönem ‘Şaibe yok’ diyen kişilerin nasıl bir adalet anlayışına sahip olduklarını merak ediyorum. Ama ben adaletin bir gün işleyeceğine inanıyorum. Gerekirse AİHM’e giderim.”

Şefik Karaman
Şefik KaramanFotoğraf: privat

“Devlet memuru olsaydım daha iyi bir hayatım olurdu”

İktisat mezunu Şefik Karaman ise KPSS’ye dershaneye giderek hazırlananlardan… Zorunlu askerlik görevini tamamladıktan sonra dönünce ilk işi, “Hayatımı kurtarmak için bir senemi bu sınavın hazırlığına adamalıyım” demek olmuş. Mardinli Karaman, çok emek harcamış ancak onun da hayalleri soruların çalındığını öğrenince suya düşmüş. Netleri yüksek ama puanı düşük gelmiş. Atanması için bütün şartlar varken atanmadığı için mağduriyet yaşadığını düşünüyor.

Karaman şimdi 40 yaşında ve dört çocuk babası. “Atanmayı istemek, çocuklarımın rızkı içindi” diyor. Şimdi Mardin Kızıltepe’de özel bir hastanede sağlık çalışanı olarak görev yapıyor, asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. O da dava 2017 yılında açanlardan biri. “Tweetlerle bir yere kadar dedim ve dava açtım” diyor. Atanamadığında psikolojisi bozulmuş. Bugün bile o günler anlatırken sesi titriyor:

“Devlet memuru olsaydım daha iyi bir hayatım olurdu. O günlerde psikolojim bozuldu, halen de tam olarak düzeldiğimi düşünmüyorum. Hakkımızın yendiği çok bariz. Davam sürüyor, haklarımızın iadesini istiyoruz.”

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe