1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Klasik müziğin gizli yetenekleri

4 Eylül 2006

Müzik tarihini de etkileyen erkek egemenliği, kadın yeteneklerin tarih karanlıklarında kalmasına neden oldu...

https://p.dw.com/p/AaM3
Fotoğraf: ullstein bild - Lebrecht Music & Arts

"Müzik çalışmaların konusunda bana yazdıkların, kardeşin Felix’in çalışmaları hakkında düşündüklerin....bunların hepsi güzel şeyler. Müzik kardeşin için belki bir meslek olacak, fakat senin için bir süsten öteye gidemeyecek. Bu anlayışla hareket et. Kadınlara sadece kadınsı bir tavır yakışır.”

Bu satırlar, ünlü besteci ve piyanist Felix Mendelsson-Bartholdy’nin babası Abraham Mendelssohn-Bartholdy’nin, 1820 yılında kızı Fanny’ye gönderdiği mektuptan alınma. Felix Mendelssohn-Bartholdy’nin eserleri, günümüzde ölümsüz klasikler arasında sayılıyor. Kardeşi Felix gibi mükemmel bir müzik eğitimi gören, aynı beste yeteneğine ve yaratıcılığa sahip olan Fanny Mendelssohn ise pek tanınmıyor.

Felix, açıkça yeteneğini geliştirme fırsatına sahipken, dört yaş daha büyük olan Fanny’nin yaklaşık 450 bestesi, zamanında gün ışığına çıkma imkanına kavuşmadı. Aynı Wolfgang Amadeus Mozart’ın kardeşi Nannerl Mozart gibi. 19. yüzyılda kadınlar için müziğe kabiliyetli olmak, olsa olsa hoş bir meziyetti. Ama bu meziyetin bir mesleğe, bir kariyere dönüşmesi asla tasavvur edilemezdi.

Nannerl Mozart
Nannerl MozartFotoğraf: AP

25 yıl önce araştırılmaya başlandı

Kadın müzisyenlere ilgili araştırma yaklaşık 25 yıl önce, kadın hareketi bağlamında başladı. Kadın araştırmacılar ya da müzisyenler geçen yüzyıllarda yaşamış kadın besteciler ile ilgilenmeye başladı. O zamana kadar, evlenerek Hensel soyadını alan Fanny Mendelssohn, müzik literatüründe yer almıyordu. Günümüzde ise Fanny Hensel, 19. yüzyılın en önemli kadın bestecisi olarak kabul ediliyor.

Fakat bu yine de eserlerinin, repertuvarların ayrılmaz bir parçası olduğu ve her müzik ansiklopedisinde isminin geçtiği anlamına gelmiyor. Kassel’daki “Furore” adlı müzik yayınevinde müzik editörlüğü yapan Barbara Gabler, yine aradan geçen sürede mesafe alındığına işaret ediyor:

Gabler şunları anlatıyor: "70’li yılların ortasında ben de kadınların kültüre katkılarının peşine düşen feminist çabalardan etkilenmiştim. Böylece Fanny Hensel’in, yani Fanny Hensel-Mendelssohn’un çalışmaları ile tanıştım. O zamanlar Mendelssohn adının vurgulanmasına dikkat edilirdi. Çünkü aksi takdirde kimse, bestecinin kim olduğunu anlamaz diye düşünülürdü. Şimdi Fanny Hensel demek yeterli.”

Hak ettikleri ilgiyi görmediler

Sadece kadın bestecilere ve müzisyenlere yer veren yayınevinin programında, Hildegard von Bingen, Alma Mahler-Werfel ve Clara Schumann gibi, yaşadıkları dönem hak ettikleri ilgiyi görememiş isimlerin eserleri ve hayat hikayeleri bulunuyor. Günümüzde bile modern bestecilerin sadece yüzde ikisi kadın.

“Kadınlar ve Müzik” dersi, klasik müziğin tapınakları sayılan okulların sadece birkaçında veriliyor. Besteci ve orkestra şefliği ise günümüzde hala nedereyse sadece erkeklerin elinde olan iki meslek. Bu bilgilerin ışığında, toplumsal korselere sıkışmış kalmış 18.-19. yüzyıl kadınlarının ne gibi zorluklarla karşılaştığını tasavvur etmek pek de zor değil.