1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

140110 Haiti Porträt

15 Ocak 2010

Haiti'de meydana gelen deprem, ülkede yaşanan ilk felaket değil. Kasırgalar nedeniyle sık sık ağır kayıplar veren Haiti'nin perde arkasında ayrıca bitmek bilmeyen bir şiddet ve siyasi kaos hikâyesi yatıyor.

https://p.dw.com/p/LW7L
Haiti meydana gelen kasırgalar yüzünden de büyük sıkıntılar yaşıyorFotoğraf: AP

Rahip Pere Toussaint'ın jipi enkaz ve moloz yığınlarıyla kaplı yolda güçlükle ilerliyor. Kuzey Haiti'de bulunan bu sokakların bir zamanlar asfaltla kaplı olduğuna inanmak neredeyse imkânsız. 2008 sonbaharında dört kasırganın yol açtığı felaketin izleri hâlâ her yerde. Pere Toussaint, kasırgalarda evlerin, köprülerin yıkıldığını, yüzlerce insanın öldüğünü ve kaybolduğunu anlatıyor ve 2008 sonbaharını Haiti tarihinin en karanlık dönemlerinden biri diye nitelendiriyor.

Haiti, 2008'in yaraları henüz sarılamadan, bu kez de yaşadığı şiddetli depremin üstesinden gelmeye çalışıyor. Toussaint, bu tür doğal afetlerin komşu ülke Dominik Cumhuriyeti'nde bu boyutta bir zarara yol açmadığına dikkat çekiyor ve nedenini Haiti'deki para hırsı olarak açıklıyor.

"Ülkede orman kalmadı"

Toussaint, Haiti'de üç beş kuruş para kazanabilmek ve yemek pişirebilmek için hektarlarca ormanlık alanın tahrip edildiğine dikkat çekiyor. Bunun sonucunda, bugün ülkenin doğal ormanlık alanının sadece yüzde birlik bölümü ayakta. Devlet ise orman katliamını engellemek için yasa çıkaramayacak kadar güçsüz durumda.

Adveniat adlı Latin Amerika'ya yardım kuruluşu uzmanlarından Michael Huhn, Haiti'de devletin iflas etmiş durumda olduğunu, dünyanın ise çaresiz bir şekilde seyretmekle yetindiğini belirtiyor Huhn, bir Haitili'den duyduğu şu sözleri aktarıyor: "Tüm Haiti sulara gömülse, olan Haitililere olur. Dünyanın umurunda bile olmaz."

Tüm kaynakları sömürüldü

Bunun en önemli nedenlerinden biri ise önemli hammaddelere sahip olmayan Haiti'nin stratejik değer taşımaması. Oysa bir zamanların deniz aşırı bölgelerdeki en zengin sömürgesi olan Haiti, 1804'te Latin Amerika'da bağımsızlığını ilan eden ilk ülkeydi. Huhn, bağımsızlık ilanından bu yana tüm kaynakların önce büyük arazi sahipleri, ardından askeri diktatörlükler tarafından cebe indirildiğini, ülkenin kalkınmasına harcanmadığını kaydediyor.

Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü Almanya Şubesi'nden Simone Pott depremin yoksulluğun pençesindeki Haitililerin yarasına tuz bastığını belirtiyor:

"Haiti için tam bir felaket. Zaten dünyanın en fakir ülkelerinden olan Haiti'de özellikle son 2-3 yılda tüm şanssızlıklar üst üste geldi. Gıda fiyatlarında yaşanan artış huzursuzluk ve ayaklanmalara yol açtı. İnsanlar yiyecek bir şey bulamaz hale geldi. Ayakta zaten zor durabilen ada, geçtiğimiz yıl bir de şiddetli fırtınalarla boğuştu."

Kargaşa durulmadı

Ülkede ne hükümet ne polis ne de adli kurumlar işlevini yerine getirebiliyor. 2004 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Jean-Bertrand Aristide, iktidardan uzaklaştırılarak, sürgün edildiğinden bu yana Haiti'deki kargaşa durulmadı.

Bölgede istikrarı sağlaması için Birleşmiş Milletler Haiti'ye 7 binden fazla mavi bereli gönderdi. Ancak ülkede hukuk devletinin ve kurumların işleyişini sağlamak kolay değil. Konuya eleştirel bakanlar, ülkede bireysel girişim eksikliğine ve yaygın yolsuzluklara dikkat çekiyor ve yardım konferansları düzenlenip Haiti'ye özel temsilciler atanmasını, 'uluslararası toplumun çaresiz jestleri' olarak görüyor.

BM Haiti Misyonu'nun sözcüsü David Wimhurst bölgeye gelişlerinin üzerinden beş yıldan fazla zaman geçtiğine dikkat çekerek, ekonomiyi düzeltmenin kendi görevleri olmadığını belirtiyor: "Ekonomiyi canlandırma, yeni istihdam yaratma işini biz yapamayız. Bunlar başkalarının işi. Biz sadece yatırımlar için gerekli temel koşulları sağlıyoruz. Kritik nokta da bu. Hiçbir şey yapılmaz, bu aşırı yoksullukta değişen birşey olmazsa, Haiti yeniden kaosa sürüklenebilir. Sonuçta barış gücünün görev süresi sınırlı, burada sonsuza kadar kalamayız."

© Deutsche Welle Türkçe

Ina Rottscheidt / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Beklan Kulaksızoğlu