1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Karşıtlar bir bütün değil'

Sabine Faber26 Mayıs 2014

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sağ popülist partilerin yakaladığı başarı konusunda siyaset bilimciler bu partilerin bir bütün olmadığına dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/1C7C9
Fotoğraf: Reuters

Avrupa Parlamentosu'ndaki 751 sandalyeden yaklaşık 140'ını Avrupa Birliği'ni ya şu haliyle istemeyen ya da tümüyle reddeden siyasetçiler artık işgal edecek. 28 Avrupa Birliği ülkesinde sağ popülist ya da ortak para birimi Euro karşıtı partiler önemli başarı elde etti. Bunlar arasında hiç kuşkusuz en çarpıcı zaferi Fransa'dan Ulusal Cephe yakaladı. Marine Le Pen liderliğindeki Avrupa ve yabancı düşmanı parti, oyların yaklaşık yüzde 25'ini aldı. İngiltere'de Euro karşıtı UKIP ise yüzde 27 ile seçimlerinden birinci çıktı ve Başbakan David Cameron liderliğindeki iktidardaki Muhafazakâr Parti'yi geride bıraktı. Avusturya'da sağ popülist Özgürlükçü Parti oy oranını 8 puan daha artırarak oyların yüzde 20,5'ini almayı başardı. İskandinav ülkelerinde de sağ partilerin adayları Avrupa Parlamentosu'na girmeyi başardı.

'Sonuçlar ulusal bağlam içinde değerlendirmeli'

Siegen Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tim Spier durumun medyada yansıtıldığı kadar dramatik olmadığı yorumunu yaptı. Spier, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, sonuçların her ülkenin kendi ulusal bağlamı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı:

“Ulusal Cephe'nin Fransa'da bu kadar güçlenmesi, seçmenlerin mevcut hükümeti, iktidardaki Sosyalist Parti'yi cezalandırmak istemesiyle ilgili. Avusturya'da da rekabet gücü çok daha yüksek bir aşırı sağcı parti görüyoruz. Zamanında bu parti Jörg Heider tarafından Avusturya'nın Geleceği İttifakı adı altında kurulmuştu ve şimdiki Özgürlükçü Parti bu çizgiyi sürdürüyor. Eğer böyle bakılacak olursa buradaki artış çok şaşırtıcı değil.”

Tim Spier Politikwissenschaftler Uni Siegen
Tim SpierFotoğraf: privat

'Seçmen ihtarda bulundu'

Siyaset Bilimci Klaus Goetz ise Avrupa Parlamentosu seçimleriyle ulusal seçimlerin farkına dikkat çekti. Goetz, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin daha çok bir protesto atmosferinde geçtiğini belirttti. Siegen Üniversitesi öğretim üyesi Tim Spier de aynı fikirde: “Aslında Avrupa seçimlerinde söz konusu olan seçmenin ulusal hükümetlere bir ihtarda bulunması.”

'Büyük bir grup oluşmayacak'

Euro karşıtı partiler de Avrupa Parlementosu'nda yer almayı başardı. Ancak siyasi yelpazenin sağında büyük bir Avrupa karşıtı parlamento grubu oluşturulması mümkün görünmüyor. İngiltere'den UKİP ve Danimarka'dan Halk Partisi, Avrupa karşıtı bir ittifak kurduklarını açıkladılar. Bu partiler Fransa'dan yabancı düşmanı Ulusal Cephe ile işbirliği yapmak istemiyorlar. Siyaset bilimci Tim Spier, Ulusal Cephe'nin, Hollanda'dan Geert Wilders'in Özgürlük Partisi, Avusturya ve İsveç'teki sağcılarla ittifak arayışına gireceğini tahmin ediyor. Spier bu partilerin her halükârda bir grup kurarak malî yardımlardan faydalanmak isteyeceklerini belirtiyor.

Tüm bu partilerin temelde bir problemi var. O da uluslararası bir parlamentoda ulusal çıkarları savunacak olmaları. Bu da farklı ülkelerden gelen partilerin bir grup oluşturmasını zorlaştıran bir faktör.

©Deutsche Welle Türkçe

Greta Hamann