1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi'ni nasıl etkiler?

6 Nisan 2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanal İstanbul sayesinde Türkiye'nin Montrö dışında bir alternatife kavuşacağını söylerken, DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar Kanal'ın bölgesel istikrarı tehdit edebileceği uyarısında bulunuyor.

https://p.dw.com/p/3rdwz
İstanbul Boğazı
İstanbul BoğazıFotoğraf: Getty Images/C. McGrath

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli 104 amiralin Montrö Sözleşmesi'ne ilişkin "bildirisi" Kanal İstanbul tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

Montrö Sözleşmesi'nin tartışma konusu yapılmasına neden olacak her türlü eylemin arkasında duracaklarını ifade eden amirallerin bildirisinin yankıları sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günü Kanal İstanbul projesi ile Sözleşme'nin tartışmaya açılacağı iddialarına ve endişelerine bir kez daha yanıt verdi. Kanal İstanbul ile Montrö Sözleşmesi arasında bir bağ kurulmasının yanlış olduğunu belirten Erdoğan, "Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı'ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken Montrö'deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife kavuşmuş olacaktır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir" dedi.

Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesi'ni tartışmaya açabileceğine ilişkin endişeleri emekli amirallerin öncesinde emekli büyükelçiler de dile getirmişti.

Emekli 126 büyükelçi Ocak 2020'de yayımladıkları bildiride, 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye için Lozan'dan sonraki "en büyük kazanım" olduğunu vurgulamıştı. Montrö'yü Rusya'nın güvenliğinin de temel bir belgesi olarak gördüklerini belirten büyükelçiler, Montrö Sözleşmesi'ne taraf olmayan ve Sözleşme'yi Karadeniz'e dilediği gibi çıkmasının önünde engel olarak gören ABD'nin yıllardır Montrö'yü ortadan kaldırmaya çalıştığını savunmuştu.

"Kanal İstanbul ve ÇED raporunda söz edilen Çanakkale Kanalı, ABD'nin Montrö'yü tartışmaya açmak amacına hizmet edecektir" diyen büyükelçiler, Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasının Türkiye'nin bütün kazanımlarını kaybettirebilecek "yaşamsal bir egemenlik, gerçek bir beka sorunu" olacağına dikkat çekmişti.

Montrö Sözleşmesi'nin önemi

Peki Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin Türkiye için önemi ne, kaldırılırsa sonuçları ne olur?

Dışişleri Bakanlığı, Montrö Sözleşmesi'ni Türk Boğazları'ndan ticaret ve savaş gemilerinin geçiş ilkelerini düzenleyen temel belge olarak tanımlıyor.

Montrö Sözleşmesi ile birlikte Türkiye, İstanbul ve Çanakkale boğazları bölgesine asker konuşlandırma hakkı elde etti.

Sözleşme ile savaş ve yakın savaş halinde Türkiye'ye yabancı savaş gemilerinin geçişine kısıtlama koyma yetkisi tanındı. Ayrıca bir seferde geçebilecek savaş gemisi, tipine, sayısına ve ağırlığına sınırlama getirildi ve önceden haber verme şartı konuldu. Sözleşme'ye 1936'da Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya imza attı.

"Türkiye'nin yetkisi, kontrolü elinden gider"

Stratejistler ve diplomatlar Montrö Sözleşmesi'nin Türkiye'nin güvenliğinin korunması, geçiş serbestisi kullanımının düzenlenmesi ve Karadeniz-Akdeniz dengesinin sağlanması ile ilgili olduğuna dikkat çekiyor.

Sözleşmenin 19'uncu maddesi savaş zamanında gemilerin geçişini düzenliyor. 20'inci maddesi ise savaş gemilerinin geçişiyle ilgili Türkiye'nin "dilediği gibi davranabileceğini" ifade ediyor. Sözleşme'nin 21'inci maddesinde de "yakın savaş tehlikesi" ihtimali üzerinde duruluyor ve Türkiye'ye benzer şekilde davranma yetkisi veriyor.

Bunun Türkiye için önemini Uluslararası Hukuk Uzmanı emekli Büyükelçi Hüseyin Pazarcı DW Türkçe'ye "Montrö'yü kaldırsak ya da Montrö feshedilse yine 'Boğazlar'dan geçişi Türkiye kontrol eder' diyemeyiz. Türkiye'nin yetkisi, egemenliği elinden gider" sözleriyle açıklıyor.

Pazarcı, Kanal İstanbul'un Karadeniz'e geçişlerde sadece ticari gemiler tarafından kullanılması durumunda sorun olmayacağını ama savaş gemileri tarafından kullanıldığında Karadeniz'in çatışma alanına dönüşebileceğini anlatırken, "Türkiye'nin, Kanal İstanbul'un sadece ticaret gemilerince kullanılacağına ilişkin bir karar alması nasıl olacaktır, bu mümkün müdür?" diye soruyor.

Montrö Sözleşmesi ile ilgili adımlarda "çok dikkatli hareket etmek gerektiğini" belirten Pazarcı, "Montrö'ye dokunulduğu takdirde ne gibi sorunlarla karşılaşacağımız her zaman öngörülemeyebilir" diyor.

Bölgesel istikrara tehdit

Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Serhat Güvenç de; Montrö'nün nasıl bir işlev gördüğünün bir kez daha düşünülmesini istiyor:

"Boğazlar sözleşmesi özellikle Karadeniz'e sahili olmayan yabancı devletlerin Karadeniz'e çıkarabilecekleri savaş gemilerine tonaj ve süre sınırlaması getirmektedir. Bu, deniz hukukunda bugün uygulanan haliyle istisna oluşturuyor ve Karadeniz'in bir gerginlik durumunda yabancı savaş gemilerinin durmasının önünde bir fren işlevi görüyor."

Güvenç;  Kanal İstanbul'dan geçecek gemilerin Çanakkale Boğazı'nı da kullanması gerektiğine işaret ederken, burayı da kullandıklarında yine Montrö Sözleşmesi'nin getirdiği kısıtlamalara tabi olacaklarını söylüyor. Rusya'yla ilişkilerde de sorunun burada başlayacağı uyarısı yapıyor:

"Eğer Kanal İstanbul'a ek olarak Kanal Çanakkale açılırsa o zaman Montrö'deki kısıtlamalara tabi olmadan yabancı ülkeler savaş gemilerini Karadeniz'e istedikleri tonajda ve istedikleri süreyle çıkartabilecektir. Bu da Rusya'nın arzu etmeyeceği bir durumdur. Rusya'nın arzu etmediği bir durum ortaya çıktığında Rusya'nın provoke olma ya da kendisini tehdit altında görüp saldırganlaşma ihtimali vardır. Türkiye'den baktığınızda bu da bölgesel istikrara ve güvenliğe hizmet etmeyecek bir durumdur."

Kanal İstanbul: Yatırımcıda rant sevinci, köylerde endişe

Erdoğan'ın hayali, muhalefet için "cinayet"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "en büyük hayalim" dediği Kanal İstanbul projesini ilk kez 2011'de gündeme getirmişti. Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere siyasi muhalefetin yanı sıra Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği öncülüğündeki sivil toplum kuruluşları ise projeye karşı çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu "cinayet" olarak değerlendiriyor.

Hükümetin geçen yıl ilk inşaatına başlamak istediği ama başlayamadığı projenin 2026'da bitirilmesi öngörülüyor. Projeyle; Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolunun açılması isteniyor. Kanalın uzunluğunun 40 kilometre olması planlanıyor. Proje hayata geçtiğinde İstanbul Boğazı tanker trafiğine tamamen kapanacak.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Pazartesi günü yaptığı açıklamada Kanal İstanbul’un proje çalışmaları, imar planlarının tamamlandığını ve ihale hazırlıklarının devam ettiğini açıklamış, "çok yakın bir zamanda" projeye başlanacağını duyurmuştu.

Hilal Köylü/Ankara

© Deutsche Welle Türkçe