1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadına ayrımcılıkla mücadele yetersiz

Martina Buttler 31 Temmuz 2007

Birleşmiş Milletler'in Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi yürürlüğe gireli 26 yıl oldu. Ancak başta eğitim ve yoksullukla mücadele olmak üzere yeterince ilerleme kaydedilemedi.

https://p.dw.com/p/BNmM
Kadına yönelik ayrımcılıkta hala kat edilmesi gereken çok mesafe var.
Kadına yönelik ayrımcılıkta hala kat edilmesi gereken çok mesafe var.Fotoğraf: AP Photo

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), kadın haklarını uluslararası hukuk çerçevesinde ele alan ve hükümetleri bağlayıcı niteliği olan tek uluslararası sözleşme. Kadınların kanun önünde, soysal, siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda erkeklerle eşit konumda olmasını amaçlayan sözleşme 26 yıl önce yürürlüğe girdi. Peki sözleşmede yer alan maddeler ne kadar hayata geçirilebildi?

İmzayla gelen kısıtlamalar

BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, altında imzası bulunan tüm devletleri kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda etkin olmakla yükümlü kılıyor. BM Genel Kurulu Başkanı Bahreynli kadın hukukçu Şeika Haya Raşid El Halife, “Bazı devletler sözleşmeyi imzalarken eşitlikte birtakım kısıtlamalar getirdiler. Ama sözleşmede ne yazıyorsa o haliyle kabul etmeli. Gelenekler bahane edilmemeli, bunlar değiştirilebilir şeyler” diye konuşuyor.

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi yılda bir ila iki kez üç hafta süren oturumlar için New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde toplanıyor. Şu sıralarda da komite, taraf ülkelerin, sözleşmenin şartlarını ne kadar yerine getirdiğine dair incelemelerde bulunuyor.

Kadın hakları, insan hakları

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Louise Arbour, sözleşmenin, çocuk ve engelli hakları alanlarında öncü bir niteliği olduğunu belirtiyor ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesiyle insan haklarının iyileştirilmesi konusunda ilerlemeler kaydedildiğini belirtiyor. Arbour komitenin Aids, kadın sünneti ve kadına karşı şiddetin engellenmesi gibi konularda önemli başarılar elde ettiğini kaydediyor. Arbour, „Kadın haklarını desteklediğimizde, insan haklarında da ilerleme kaydetmiş oluyoruz“ diyor.

Kadınlara yönelik ayrımcılığın engellenmesi konusunda sözleşmeye taraf olan devletlerde ne türlü ilerlemeler kaydedildiği, hükümetlerin komiteye dört yılda bir sundukları raporlarla değerlendiriliyor. Hükümetlerin değerlendirmeleriyse genellikle sözleşmeye uyum konusunda yaptıkları çabaların tamamlandığı yönünde.

Yanlı raporlar

Ancak Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi yanlı raporların üstesinden gelebilmek için taraf ülkelerde bulunan kadın hakları dernekleriyle sivil toplum kuruluşlarını sürece dahil ederek kendi gölge raporlarını hazırlamaları için teşvik ediyor. Bu yılki toplantılardaysa Belize’den Singapur’a kadar sözleşmeye taraf olan 185 ülkeden 14’ünde kadın haklarının ne ölçüde günlük yaşama dahil edildiği mercek altına alınıyor.

BM Genel Kurul Başkanı Şeika Haya Raşid El Halife sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık 30 yıl sonra bile, “bu yönde kat edilmesi gereken çok mesafe var” diyor. El Halife şunları söylüyor: “En büyük hedefimiz, tüm kadınlara eğitim imkanı verilmesini sağlamak ve yoksullukla mücadeledir. Çünkü kadınların içinde bulunduğu koşulları iyileştirmenin en başlıca yolu eğitimsizlik ve yoksullukla mücadeleden geçiyor”.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Louise Arbour
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Louise ArbourFotoğraf: AP