1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İzlanda'nın umudu hidrojende

Stephen Beard25 Mart 2006

Büyük miktarlarda yenilenebilir enerji rezervlerine sahip olan İzlanda’nın asıl umut kaynağı hidrojen. Jeotermal enerjiden büyük ölçüde faydalanan İzlanda, dünyanın ilk „hidrojen ekonomisi“ olmayı planlıyor. Stephen Beard’ın haberi…

https://p.dw.com/p/AaQ6
İzlanda, yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir ülke
İzlanda, yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir ülkeFotoğraf: dpa

İzlanda, büyük miktarda yenilenebilir ve temiz enerji rezervine sahip. Ülkenin jeotermal su kaynakları ev ve büroların yüzde 90’ının ısıtılmasında kullanılıyor, aynı zamanda herhangi bir sera gazı yaymadan büyük çapta elektrik enerjisi üretiyor.

İzlanda bu ucuz ve temiz enerji kaynaklarını artık o kadar çok üretebiliyor ki, şimdi bunun ihracatının yollarını aramaya başlıyor. Bu kaynakların deniz altına döşenecek kablolarla İskoçya ve Hollanda’ya taşınması bir olasılık. Fakat İzlandalılar’ın asıl umut kaynağı hidrojen.

İzlanda’da jeotermal hazinesi

Kuzey Atlantik’in ana fay hattı üzerinde, tektonik tabakaların çarpışarak ve sürtünerek, yanardağlar ve depremler yarattığı bir yerde bulunan İzlanda, belki de bir hazinenin üzerinde oturuyor. Hazinenin anahtarı jeotermal enerji. Jeotermal enerjiyle üretilen elektrik çevreyi hiç kirletmiyor, hiçbir sera gazı veya akciğerleri tahrip eden parçacık üretmiyor. Kesinlikle yenilenebiliyor.

Fakat İzlanda, 300 bin kişilik ufak nüfusunun ısınma ve elektrik ihtiyacını gidermenin ötesinde bu muazzam kaynağı nasıl paraya çeviriyor? Bu temiz enerjiyi yabancılara nasıl satıyor?

Enerji nasıl satılıyor?

Analist Neil Prothero, bunun bir yolunun, enerjiye susamış alüminyum eritme tesislerini İzlanda’ya çekmek olduğunu belirterek şöyle diyor: “Hala kullanılmayan büyük miktarda jeotermal enerji var. Bu alüminyum eritme tesislerine enerji sağlamanın çok ucuz bir yolu. Şu anda İzlanda’da bunlardan iki tane var, ikisi inşa halinde, üçünün de inşası planlanıyor. Bu enerji sağlamanın sadece bir yöntemi ve kullanmak çok ucuz.”

Fakat İzlanda’da açılabilecek alüminyum eritme tesislerinin de bir sınırı var. İzlanda’yla çok iş yapan Amerikalı işadamı John Quilter, bir başka olasılığın, elektriği kablolarla yurtdışına aktarmak olduğunu söylüyor. Quilter, “İzlanda’nın enerjisini kablo aracılığıyla İskoçya ya da Hollanda’ya taşımasının teknik bakımdan olanaklı olup olmadığı büyük bir soru işaretiydi. Bugün bu olanaklı” değerlendirmesinde bulunuyor.

Hidrojeni kullanmak istiyorlar

Fakat İzlanda’dan Kuzey İskoçya’ya su altından 900 kilometre kablo döşemek aşırı pahalı. Ayrıca bu kadar uzun bir mesafede enerjinin büyük kısmı kaybolur. Bu nedenle İzlanda daha çok elektriğini, geleceğin enerjisi olduğuna inandığı hidrojenin üretiminde kullanmaya eğilimli. Hidrojen yakıt pili olarak adlandırılan cihaz, hidrojenle oksijeni elektrokimyasal bir süreçle birleştirerek ısı ve enerji elde ediyor. Bu yöntemin tek atığı su buharı.

Ülkenin başkenti Reykjavik’te üç otobüs şimdiden hidrojenle çalışıyor. Aynı yöntemle işletilen bir de gemi var. Fakat hedefin çok daha ileri gitmek olduğunu anlatan analist Neil Prothero, “2050 yılında hidrojen ekonomisi olmayı, ülkedeki tüm arabaları, tüm otobüsleri tamamen hidrojenle çalıştırmayı ve petrol ihtiyacından tamamen kurtulmayı hedefliyorlar” diyor.

İzlandalılar, önümüzdeki birkaç on yıl içinde yakıt pili teknolojisinin dünyada yaygın şekilde kullanılacağına ve ondan sonra gezegenimizin, bugün petrole bağımlı olduğu gibi, tamamen hidrojen bağımlısı olacağına inanıyor.