1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"İsrail-İran anlaşmazlığı tırmanabilir"

14 Şubat 2018

Ortadoğu uzmanı Gil Marciano, DW’ye yaptığı değerlendirmede Suriye ekseninde İran - İsrail anlaşmazlığın tırmanabileceği uyarısında bulundu.

https://p.dw.com/p/2sevL
Fotoğraf: Getty Images/AFP/J. Marey

DW: İsrail hafta sonunda İran'a ait olduğu söylenen Suriye'deki bir askeri üssü vurdu. Bir İsrail savaş uçağı düşürüldü. Suriye şimdi de İsrail ile İran'in çatışma alanına mı dönüşüyor?

Ortadoğu uzmanı Gil Murciano
Ortadoğu uzmanı Gil MurcianoFotoğraf: 2018 by SWP

Gil Murciano: Suriye'deki iç savaş kaosu İran'ın meyvelerini toplamaya ve nüfuzunu artırmaya hazırlandığı yeni bir evreye sürükleniyor. İran, Suriye'de deniz ve hava üsleri kurup Hizbullah'ı güçlendirmeyi amaçlıyor. Kaos yıllarında Suriye'ye karışmama politikası izleyen İsrail ise stratejik üstünlüğü kaybedebileceği bir durumla karşı karşıya olduğunu görüyor. İsrail, Suriye'yi kendisine karşı operasyon alanına çevirmeye çalışan ezeli düşmanı İran ile Suriye'de karşı karşıya geliyor. İsrail politikasını tamamen değiştirerek bu gelişmeyi önlemek için çok daha büyük risk alıyor.

DW: İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu askeri operasyon başlatabileceklerini de söylüyor. İsrail ne gibi hamleler yapabilir?

Murciano: İsrail hafta sonunda İran birliklerine saldırmaya hazır olduğunu gösterdi. İsrail şimdiye kadar İran ile doğrudan karşı karşıya gelmemeye dikkat ediyordu. Şimdi durum değişti. Böylece askeri operasyonlar ve karşı operasyonların doğrudan tırmanmaya dönüşme ihtimali artmış oluyor. İsrail açısından bir sonraki adımın gelip gelmeyeceği değil, ne zaman geleceği önem taşıyor.

DW: İran'ın Suriye'de ne kadar askeri varlığı mevcut?

Murciano: İran yanlısı milislerin 7 ila 10 bin kadar olduğu söylenebilir. Ayrıca Devrim Muhafızları ve El Kuds özel birliklerinden de tahminen 100 dolayında İranlı bulunuyor. Ama İsrail'i asıl düşündüren İran ile ev sahibi Beşar Esad rejimi arasındaki güç dengesinin bozulmaya başlaması. İç savaştan önce Esad rejimi İran'ın Suriye'deki nüfuzunu kontrol altında tutabiliyordu. Şimdi ise İran'a tamamen bağımlı hale geldi. Bu bakımdan İran, İsrail'e karşı kullanmak üzere askeri üs kurmak ve ilerde İsrail sınırına sürebilmek için İran askerlerini Suriye birliklerine entegre etmek gibi çıkarlarını daha kolay kollayabiliyor.

DW: Esad rejimi gerçekten İran'ın Suriye topraklarında İsrail ile savaşabilecek duruma gelmesine göz yumabilir mi?

Murciano: İlk bakışta İran ile Esad rejiminin tam uyuştukları sanılabilir. Ancak biraz derine inildiğinde görüş ayrılıklarının olduğu görülür. Birkaç ay önce İranlı bir kurmay ekonomi ve güvenlikle ilgili taleplerin bulunduğu bir mesajla Suriye'ye gitti. İran, Suriye'de uranyum madeni işletmek ve askeri üsler kurmak istiyordu. Şam rejimi bu talepleri geri çevirebildi. Esad rejimi bu kritik ortamda İsrail ile doğrudan çatışmamaya ve İran'ın nüfuzunu sınırlı tutmaya özen gösteriyor. Ayrıca Rusya da böyle davranıyor.

DW: İran ile İsrail arasındaki anlaşmazlıkta Rusya nasıl bir tavır alıyor?

Murciano: Ruslar İsrail'in hava saldırılarına ve İran'ın Suriye'deki faaliyetlerine ses çıkarmıyor. Rusya taraf olmak istemiyor. Asıl amacı, Esad rejimini güçlendirmek. Rusların Suriye'de kazanacakları bir şey yok. Amaçları kayıpları sınırlı tutmak. İlerde hiçbir tarafı tutmamaya gayret göstereceklerini tahmin ediyorum.

DW: İsrail, Suriye'de İran ile doğrudan savaştığı takdirde ABD'nin desteğine güvenebilir mi?

Murciano: Eskiden İsrail'in Suriye ve Lübnan politikalarında ABD önemli bir faktördü. Günümüzde ise Suriye söz konusu olduğunda ABD'nin çekingen davrandığını görüyoruz. ABD meydanı Ruslara bırakıyor. İsrail'in iki yıldır aktif Rusya politikası uygulamasının nedeni burada yatıyor. ABD dış politikada Suriye meselesine önem vermiyor.

DW: Avrupalılar arabulucu olabilirler mi?

Murciano: Avrupa Birliği ve öncelikle de Almanya'nın bu konuda büyük potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Almanya hem İsrail'in stratejik ortağı hem de İran'ın ilişki kurup güven duyduğu bir ülke. İsrail, İran ve Hizbullah arasındaki gayrı resmi anlaşmalara arabuluculuk yapma tecrübesi olan tek Batı ülkesi Almanya. Tutukluların mübadelesinde baş arabulucu Almanya olmuştu. Krizin tırmandırılmamasında Almanya'nın tecrübe ve yeteneği rol oynayabilir. Aynı zamanda Almanya'nın bunda önemli çıkarı da var. Bölgede çıkabilecek üçüncü büyük savaşın şok dalgaları Akdeniz'i aşıp Avrupa'da da kendini hissettirir. Sadece Lübnan'da yaşayan 1,5 milyon mülteci savaş çıktığı takdirde Avrupa'nın kapısını çalacaktır.

Klaus Dahmann

© Deutsche Welle Türkçe

Gil Marciano, Berlin merkezli düşünce kuruluşu Bilim ve Siyaset Vakfı’nda Ortadoğu uzmanı olarak görev yapmaktadır.