1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ischinger: Türkiye’nin suratına kapıyı kapatmak hata olur

17 Ocak 2019

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Wolfgang Ischinger, “Ankara’nın bazı kararlarıyla sorunumuz var diye Türkiye’nin suratına kapıyı kapatmak stratejik olarak hata olur” uyarısında bulundu.

https://p.dw.com/p/3Bjzb
Münchner Sicherheitskonferenz 2018 | Wolfgang Ischinger
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/C. Karadag

Bu yıl 55’incisi gerçekleştirilecek Münih Güvenlik Konferansı, birçok ülkeden yaklaşık 100 devlet ve hükümet başkanını, dışişleri ve savunma bakanlarını 15-17 Şubat tarihlerinde Münih’te bir araya getirecek.

Münih Güvenlik Konferansı’nın başkanı emekli büyükelçi Wolfgang Ischinger, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda, konferansa ilişkin ayrıntıları açıkladı, gündemdeki konuları ve Almanya-Türkiye ilişkilerini yorumladı.

Dünyanın bugün büyük krizlerle karşı karşıya olduğunu, İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen barış düzeninin ve küresel güvenliğin, uluslararası liberal düzenin “olağanüstü büyük tehlike altında” olduğunu vurgulayan Ischinger, “O kadar çok kriz ve sorunla karşı karşıyayız ki konuları 3 günlük konferansın gündemine sığdırmakta çok ciddi güçlük çekiyoruz” dedi.

Münih’ten Brexit mesajı

Bu yıl konferansın açılışının Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen ile İngiltere Savunma Bakanı Gavin Williamson tarafından yapılacağını açıklayan Ischinger, bunun bilinçli bir tercih olduğunu vurguladı. Ischinger, “Bununla, Brexit olsun olmasın, İngiltere’nin Avrupa’nın savunma politikasında önemli bir aktör ve partner olmaya devam edeceği mesajını vermek istiyoruz” dedi.

Çin ve ABD’den üst düzey katılım

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un birlikte katılacakları Münih Güvenlik Konferansı’na bu yıl, ABD, Rusya ve Çin’den de üst düzey katılımlar bekleniyor.

Ischinger, Çin’in ilk kez bu yıl konferansta, en yüksek siyasi organı olan Politbüro Daimi Komitesi üyeleri tarafından temsil edileceğini anlattı. Konferansa katılması kesinleşen bir diğer isim ise Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi.

Erdoğan da davet edildi

Ischinger, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Münih’e davet ettiğini açıklarken, şu an için Türkiye’nin konferansta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından temsil edilmesini beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın izlediği dış politikayı, Türkiye ile Batılı müttefikleri arasındaki gerginlikleri nasıl değerlendirdiği sorulan Ischinger, “Türkiye politikalarımızı, değerlendirmelerimizi salt Erdoğan ile sınırlandırmamalıyız” dedi.

Stratejik hata uyarısı

“Ankara’nın bazı kararlarıyla sorunumuz var diye Türkiye’nin suratına kapıyı kapatmak stratejik olarak hata olur… Bu Rusya için de geçerli, Türkiye için de geçerli. Türkiye’ye kapıları açık tutmak zorundayız” diyen Ischinger sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben bu soruya genel bir değerlendirmeyle yanıt vermek istiyorum. Uzun soluklu bir dış politikaya ihtiyacımız var. Nasıl ABD’yi salt Trump ile değerlendirmeniz doğru değilse aynı konu Türkiye için de geçerli… Çünkü Trump öncesi olduğu gibi Trump sonrası da olacak. Dış politika kişilerle sınırlandırılmamalı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı kararlarıyla ciddi sorunlarınız olabilir. Ama bu Türkiye’nin AB ve özellikle de Almanya için taşıdığı önemi ve Türkiye ile mümkün olduğu ölçüde yakın işbirliği için elimizden geleni yapmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor… Türkiye, Avrupa için merkezi stratejik bir öneme sahip. Şayet Türkiye’yi AB’ye yakınlaştırmakta başarılı olmazsak o zaman Türkiye ile bir partnerlik oluşturmanın yöntemini bulmak zorundayız.”

ABD NATO’dan çıkar mı?

Bu arada Ischinger’e, ABD Başkanı Trump’ın NATO’dan çıkmayı değerlendirdiği yönündeki iddiaları da soruldu. “Trump’ın kimi tweet ve söylemleri haklı olarak ABD’nin NATO’ya taahhüdü ile ilgili bazı soru işaretlerini gündeme taşıdı” diyen Wolfgang Ischinger, şunları kaydetti:

"Ama ben fiiliyata bakarım ve şu çok açık: Trump’ın başkan olmasından bu yana ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı güçlendi. Dolaysıyla sadece rahatsızlık verici söylemleri değil, ABD yönetiminin operasyonel, somut eylemlerini de dikkate alarak bir değerlendirme yapmak durumundayız.”

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe