1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'taki saldırılar nefreti körüklüyor

12 Şubat 2004

Irak'ta son günlerde ard arda düzenlenen saldırılarda onlarca insan yaşamını yitirdi. Saldırılarla müttefik güçlerin Irak'ı terketmesi mi hedefleniyor? Manfred Erdenberger'in yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa5p

Olay bu denli korkunç olmasa, eylemin başarısından bile söz edilebilirdi. Evet! Erbil, İskenderiye ve Bağdat’taki saldırıları düzenleyenler hedeflerine ulaştı. Bombalar, ölü ve yaralılarla Irak’ın zaten hırpalanmış halkına korku saldılar ve işgalcilere karşı nefret duygularını daha da körüklediler. Saldırganlar açısından zamanlama da kusursuz. Yıl ortasına kadar serbest, güvenli ve demokratik seçimler yapılması için zemin yoklamak üzere Birleşmiş Milletler gözlemcileri bugünlerde Irak’ta.

Bu uzmanların Şubat ortasına kadar varacakları yargı, bu saldırılardan ister istemez etkilenecek. Amerikalılar'dan çok Irak güvenlik birimlerinin hedef haline gelmesi, yıkıcı güçlerin istikrar sağlanmasını her halükarda engellemek istediklerini gösteriyor. Bombacılar, kendi mantıklarına göre işbirlikçi olan yeni polis ve askerleri cezalandırıyor.

Oysa bu gençleri harekete geçiren, anlaşılabilir iki neden var. Birincisi, ülkelerinin yeni bir yaşama başlamasına yaşamları tehlikeye girse dahi katkıda bulunma isteği. İkincisiyse, işsizliğin yüzde 50’yi aştığı bir dönemde bu işi yapmaya zorunlu olmaları. Fakat iş bulmak yerine, yanlış zamanda yanlış yerde bulunan suçsuz sivillerle birlikte ölüme gittiler.

Her gün, bu saldırıların arkasında kimin bulunduğu soruluyor. Saldırganların kimlikleri belirlendiğinde, bunlar arasında, kendilerince şehit mertebesine yükseleceğine inanan, özellikle komşu ülkelerden birçok yabancı uyruklu bulunduğu göze çarpıyor. El Kaide’nin imzası giderek belirginleşiyor. Ele geçen belgeler, ülke içindeki mücadeleye, ülke dışından destek bulma planları olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, başka amaçlar bulunduğu da belli oluyor. Şiilere vurulan darbelerle, onlar Sünnilere karşı kışkırtılmak ve bir din savaşı kışkırtılmak isteniyor.

Saddam döneminde takibata uğrayan Şiiler, zaten gelecekte nüfus içindeki oranlarına uygun şekilde temsil edileceklerinden kuşku duyuyor. Eskiden iktidarı tek başlarına ellerinde tutan Sünniler de, bu güçlerini giderek yitirdiklerini görüyor. Kuzeydeki yarı-özerk Kürtlere yönelik saldırılarla da, bu kargaşadan tam bir iç savaş çıkması sağlanabilir. O zaman istikrar ve kısa sürede genel seçim hayalleri suya düşer ve bunun hem koalisyon askerleri, hem de sivil halk için sonuçları ağır olur.

Iraklıları siyasi ve ekonomik yeniden inşanın sorumluluğuna en kısa sürede ortak yapmak ve sonra da tüm sorumluluğu adım adım devretmekten başka bir yol olamaz. İktidarın hızla devredilmesi, serbest seçimleri de kapsayan, parlamenter ve yasal bir çerçeveye oturtulmak zorunda. Birleşmiş Milletler de yeni terör dalgasının kendisini engellemesine izin vermemelidir. Bu süreç hakkında olumlu bir yargıya varmalı ve bunun yaşama geçirilmesine de söz verdiği gibi aktif destek sağlamalıdır.