1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak'ta seçim endişesi artıyor

DW25 Ocak 2005

Irak seçimleri yaklaştıkça direnişçilerin saldırılarının da yoğunlaşması, seçimlerin güvenliği ile ilgili endişeleri artırıyor. Nitekim, çeşitli Iraklı militan gruplar 30 Ocak seçimlerini sabote etmek için saldırı tehditlerini sürdürüyor. Bu arada İnsan Hakları İzleme Örgütü, Iraklı güvenlik güçlerinin işkence skandalına karıştıklarını iddia etti…

https://p.dw.com/p/Aaz1
Irak'taki seçimlerden Şiiler'in zaferle çıkması bekleniyor...
Irak'taki seçimlerden Şiiler'in zaferle çıkması bekleniyor...Fotoğraf: AP

Irak’taki Amerikan askerlerinin komutan yardımcısı Thomas Metz’in “Irak’ta oy kullanmak isteyen herkesin tehlikeye düşmeden seçim sandığına erişebileceğini garanti edemem“ şeklindeki sözleri, seçimlerde oy kullanmak isteyen Iraklılar’ın hayati tehlikeyi göze alması gerektiğinin bir kanıtı. Amerikan yönetiminden de hiçkimse oy kullanma işlemleri sırasında gerçek bir koruma garantisi veremiyor.

El Kaide ve diğer İslami terör örgütleri, seçimleri engellemek ve sabote etmek için ellerinden geleni yapacaklarını haftalar öncesinden bildirmişlerdi. Bu tehditler büyük ölçüde de gerçekleşiyor. Seçimlerde halkın güvenliğini sağlamakla görevli yüzlerce Iraklı güvenlik gücü öldürüldü. Iraklı polis ve askerlere yönelik saldırılar o kadar yoğunlaştı ki, sivil halktan yolda üniformalı biri gördüğünde yolunu değiştirenler var. Yerel siyasetçiler, adaylar, seçim yardım çalışanları, hepsi teröristlerin hedefi konumunda.

Geçici hükümetin güvenlik planı

Irak geçici hükümeti bu tehlikeleri en aza indirgemek amacıyla seçimler için özel bir güvenlik planı oluşturdu. Plan, kağıt üzerinde güzel görünüyor: Bomba yüklü otomobillerle seçim lokallerine intihar saldırısı düzenlenemesin diye birkaç gün sürecek trafiğe çıkma yasağı, seçim lokalleri çevresine iki ayrı barikat çemberi kurulması, güvenlik için 100 bin Iraklı güvenlik gücünün görev alması, kapatılan ülke sınırlarında kontrolün sıkılaştırılması.

Bu önlemler, geçtiğimiz yıl Kasım ayında ilan edilen olağanüstü hal önlemlerini hatırlatıyor. Bu önlemler o zaman pek işe yaramamıştı. Ancak geçici hükümet iyimserliğini koruyor ve 18 bölgeden 14’ünün oldukça güvenli olduğunu belirtiyor. Diğer yandan, bu iyimserlik aldatıcı da olabilir. Çünkü Irak’taki kirli yeraltı savaşında kimin kime karşı savaştığını kim bilebilir? Sünni fanatikler Şiiler’e karşı mı? Evet, ama bu kadar basit değil.

Bu radikal unsurlar, örneğin Hristiyanlar’a karşı mücadele söz konusu olduğunda işbirliği de yapabiliyorlar. Ya da gündüz giydiği uniformayla teröristlerin hedefi olan polislerden bazıları paydos saati geldikten sonra ikinci ek iş olarak teröristlerin yanında çalışabiliyor. Suç çeteleri, para karşılığında siyasi cinayetler işlemek ya da adam kaçırma organizasyonu gibi işler de yapıyor. Bu neyin ne olduğunun anlaşılmadığı karmaşa ve şiddet ortamında kuşkusuz daha pekçok aktör sayılabilir.

İç savaş tehlikesi

Iraklı politikacılar ülkede bir iç savaş çıkması endişesi nedeniyle etnik ve mezhepsel gerginlikleri önemsiz görme ve gösterme eğiliminde. Bu nedenle Irak’ta Sünni ve Şiiler ya da Araplar ve Kürtler arasında değil, demokratik ve terörist güçler arasında bir savaş olduğunu vurguluyorlar. Ancak gerçekte iç savaş tehlikesi herkesi endişelendiriyor ve bu tehlike meydana gelen her bir terör saldırısı ile ve belirli halk gruplarını dışlayacak bir seçim sonucu ile daha da artabilir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün raporu

Merkezi ABD’de bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Irak’ın başkenti Bağdat’ta Ebu Gureyb Cezaevi’nde ortaya çıkan işkence skandalına Iraklı güvenlik güçlerinin de karıştığını iddia etti. Örgütün, görgü tanıklarının ifadelerine ve uzmanların yaptıkları incelemelere dayanarak hazırladığı raporda, Iraklı güvenlik güçlerinin gözaltına alınan kişilere sistematik işkence uyguladığı belirtildi.

Raporda, örgütün görüştüğü 90 tutukludan 72’sinin Iraklı güvenlik güçleri tarafından dövüldüğü ve elektro-copla cinsel organları dahil tacize uğradıklarını söylediği ifade edildi. Ayrıca dar hücrelerde zorla ayakta bekletildikleri ve çoğu zaman yargılanmaksızın tutuklandıkları belirtildi. Rapor, Bağdat yönetiminin yasaları ihlal edenleri cezalandırmadığına da dikkat çekerek, bu konuda eleştiri getiriyor. Ayrıca özellikle Amerikalı polis danışmanlarının bu konuda “gözlerinin kapalı” olduğu belirtiliyor.

Amerikan askerlerine yeni işkence iddiaları

Bu arada Amerikan insan hakları örgütlerinden ACLU da Amerikan ordusuna yönelik yeni işkence iddialarında bulundu. Örgütün raporunda, Amerikan özel birliklerine mensup askerlerin, Iraklı tutuklulara cinsel taviz, kaba dayak atma, elektro-şok verme ve üzerlerinde sigara söndürme gibi işkence yöntemleri kullandığı iddia edildi. Örgüt elindeki raporu belgeleriyle birlikte hükümet yetkililerine ve Pentogon’a göndereceğini belirtti.