1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Irak’ta iç savaş uyarısı

Nihat Halıcı / DW1 Mart 2006

Irak Başbakanı İbrahim Caferi’nin Ankara ziyaretini değerlendiren Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, Irak’ta çıkabilecek muhtemel iç savaşın tüm bölgeye olumsuz etkisinin olacağını, Türkiye’nin Sünniler ve Şiiler arasında arabulucu konumu alabileceğini söyledi.

https://p.dw.com/p/AaAp

Merkezi Ankara’da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner, Türkiye’de nüfusun büyük bir bölümünün Sünni mezhebinden olmasına rağmen Sünnilik-Şiilik ayrımının Arap dünyasındaki önemi arz etmediğini, Türk devletinin seküler yapısı ile toplumdaki mezhep ayrımının devasa farkları içermediğini belirtti.

Türkiye’nin, Bağdat’ın yeniden bütün Irak’ı çekip çevirebilen bir başkent haline dönüşmesini istediğini belirten Laçiner, “Türkiye burada risk alıyor. Tıpkı Hamas heyetinin Ankara ziyaretinde olduğu gibi Türkiye’nin kısa vadedeki çıkarları aldığı riskle kıyaslanamayacak kadar küçük” dedi. USAK Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW: Irak Başbakanı Caferi neden Türkiye’ye geldi?

S.LAÇİNER: Caferi Türkiye’ye geldi çünkü bölgede Irak’taki gelişmeleri engelleyebilecek tek ülke Türkiye. Eğer Türkiye üzerine düşen sorumluluğu yerine getirirse ve de Irak’taki güçler Türkiye’ye bu rolü vermeyi kabul ederse... Baktığımız zaman da Türkiye dışında bir alternatiflerinin olmadığını görüyoruz. İran böyle bir rolü oynayamaz, çünkü bir taraf olarak görülüyor ve Amerika Birleşik Devletleri’nin çekinceleri var. Suriye’nin böyle bir gücü yok. Hatta sınırın bu tarafına geçmesine dahi Amerika tarafından sıkıntılı yaklaşılıyor. İran’ın konumuna benzer bir şekilde Ürdün ve Suudi Arabistan Sünnilerin yanında olması sebebiyle bir taraf olarak görülüyor. Türkiye ise nüfusunun büyük bir bölümü, çoğunluğu Sünni mezhebinden olmasına rağmen Türkiye’de Sünnilik ve Şiilik, Arap dünyasında olduğu gibi çok büyük bir farkı yansıtmaz. Türkiye’nin devleti seküler olduğu gibi toplum içerisinde de Sünnilik-Şiilik ayrımı sanıldığı gibi çok devasa farkları içermez. Bu nedenle Türkiye Irak’taki tüm unsurlara çok yakın bir ülke. Irak’ta Şii-Sünni çatışması çok tehlikeli bir noktaya geldi. Türkiye bu tehlikeli noktanın altında sadece Iraklıların değil tüm bölgenin kalabileceğini düşünüyor. Çünkü burada çıkacak bir iç savaş Türkiye de dahil olmak üzere tüm bölgeyi içerisine alacak bir savaş olacaktır.

DW: Ankara Bağdat’tan neler talep edecek sizce?

S.LAÇİNER:
Türkiye’nin arzusu şu: Bağdat gerçekten bütün Irak’ı çekip çevirebilen bir başkent haline yeniden dönüşebilsin; Irak’ın kuzeyinden güneyine kadar otoritesini yeniden oluşturabilsin ve bundan çok daha acil bir şey var tabii, ülkede çıkabilecek bir iç savaşı önleyebilecek bir güce, her şeyden önce de üzerinde mutabakat sağlanmış bir hükümete sahip olabilsin.

DW: Caferi’nin ardından Şii lider El Sadr’ın da Ankara’ya gelmesi bekleniyor. Bu temaslarda Türkiye’nin Sünni-Şii çatışmasına son verme çabasını aramak lazım?

S.LAÇİNER: Kesinlikle bunu aramak lazım. Çünkü Türkiye’nin bunun dışında Irak’ın güneyinde çok büyük bir yatırımı yok. Devlet olarak söylüyorum. Evet, Türk işadamlarının bazı yatırımları var o bölgede ama ateş hattında hiçbir işadamının gitmeyi kabul etmediği yerlere giden işadamları var. Baktığınız zaman askeri veya siyasi dengeler itibariyle Türkiye’nin böyle bir aktiviteyi tam da bugünlerde başlatması için bir gerekçe göremiyoruz. Türkiye burada risk alıyor. Tıpkı Hamas heyetinin Ankara ziyaretinde olduğu gibi Türkiye’nin kısa vadedeki çıkarları aldığı riskle kıyaslanamayacak kadar küçük.