1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

IŞİD’le mücadelede küresel atak

29 Ekim 2015

Avrupa Konseyi teröre hazırlık aşamalarını suç tanımına dahil edip mücadelenin kapsamını genişletirken yabancı savaşçıların Suriye ve Irak’a gidişini önlemede dikkatler Türkiye’ye çevrildi.

https://p.dw.com/p/1GwYa
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Uluslararası alanda IŞİD’e karşı savaş yoğunlaşırken aralarında Türkiye ve Almanya’nın da yer aldığı ülkeler yabancı savaşçılarla daha etkili mücadele edebilmek için önemli bir adım attı. Avrupa Konseyi’nin, yabancı savaşçıların Suriye ve Irak gibi ülkelere gidişinin önünü kesmeyi amaçlayan Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi'ne Ek Protokol, imzaya açılmasının hemen ardından 19 Avrupa ülkesi ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı.

DW’ye konuşan Avrupa Konseyi’nin Terörle Mücadele Birimi Başkan Yardımcısı Kristian Bartholin, Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi'nin bugüne kadar terör saldırılarının önlenmesi ve teröristlerin yargı önüne çıkartılmasında önemli rol oynadığını, geçen hafta imzaya açılan Ek Protokol ile de yabancı savaşçılarla mücadeleye odaklandığını kaydetti.

“Ek Protokol'e taraf ülkelerden ne bekliyorsunuz?” sorusuna Bartholin şu yanıtı verdi: “Protokole taraf ülkeler terör eylemi hazırlıklarını da suç kapsamına alacak. Terör eylemi planlama, başkalarına çağrı yapma, terör eylemi için seyahat etmek, terör örgütüne taraf olmak, terör eğitimi alma ya da verme de suç kapsamına alınacak. Bomba patladığında değil hazırlık sürecinin de suç kapsamına alınmasını öngörülüyor.”

Yasal boşluklar kapatılıyor

Yabancı savaşçılar, halen birçok ülkede yasal boşluklardan yararlanabiliyor. Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Ankara’daki terör saldırısının ardından ellerinde Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin listesi olduğunu ancak demokratik hukuk devletinin çizdiği çerçeve nedeniyle, eylemi gerçekleştirme aşamasına kadar “sebepsiz yere kimseyi tutamayacaklarını” söylemişti.

US Truppen im Irak
Fotoğraf: AP

Avrupa Konseyi yetkilisi Bartholin ise şu değerlendirmeleri yaptı:“Geçmişte bir çok saldırı gerçekleşmeden, planlama aşamasında önlenebildi. Zor ama mümkün. Bu istihbarat çalışmalarınızın ne kadar iyi olduğuna bağlı. Ayrıca son dönemde teröristler hücre yapılanmaları stratejisinden bireysel eylemlere yöneldi ve bu önleme faaliyetlerini zora sokan bir durum. Ama yine de bazen aileler güvenlik makamlarını uyarıyor ve bu da önemli bir veri teşkil edebiliyor. Evet birini gözaltına alabilmek için sözkonusu kişinin suç işlemiş olması gerekiyor. Bu nedenle bizler sözleşmeye ve ek protokole taraf ülkeleri saldırının hazırlık aşamalarını ceza yasalarına suç olarak dahil etmelerini zorunlu koşuyoruz. Ama burada önemli olan hazırlık eylemlerinin bir terör saldırısı hazırlığı kapsamına girmesidir.”

Türkiye'den beklentiler

Avrupa Konseyi Terörle Mücadele yetkilisi Kristian Bartholin, Türkiye dahil tüm ülkelerden samimi işbirliği yapmasını beklediklerini vurguladı ve şunları kaydetti: “Teröristlerin ve terörist olma yolundaki kişilerin durdurulmasını, suç işlemeleri halinde de yargı önüne çıkartılmalarını bekliyoruz. Teröristlerin kahraman olmadıkları, özgürlük savaşçıları olmadıkları, özel bir statü hak etmediklerine dönük kararlılık bekliyoruz. Yabancı savaşçılar konusunda görüşmelerde Türkiye çok yapıcı hareket etti ve çözüm bulunması için yoğun çaba harcadı. Tüm taraflarda sorunun çözümü için iyi niyet olduğunu düşünüyorum.”

Ek Protokol’ün getirdiği en önemli yeniliklerden biri, yabancı savaşçılar konusunda, 7 gün 24 saat süreyle uluslararası işbirliği, hızlı bilgi paylaşımını zorunlu kılması. Türkiye geçen aylarda özellikle yabancı savaşçılarla mücadelede “bilgi paylaşmaya yanaşmadığı” gerekçesiyle Batı medyasında eleştirilere hedef olmuştu.

Gerilemeye yol açan bu sorun aşılabilecek mi? Bartholin protokol ile öngörülen mekanizmayı şu sözlerle açıkladı. “Taraf ülkeler arasında irtibat noktalarıyla ilgili ve sadece taraf devletlere açık bir veri tabanı oluşturacağız. Her an yabancı savaşçılarla ilgili güvenlik birimleri arasında bilgi paylaşılacak. Örneğin bir kişi Fransa ya da Almanya’dan Suriye’ye ulaşma hedefiyle Türkiye’ye gitti. İşte o noktada Türk makamları bilgilendirilecek. Türkiye gözaltına alıp ilgili ülkelere geri gönderecek.“

Siyasi yaklaşım farklılıkları

IŞİD’le mücadele konusunda genel bir mutabakat olsa da terörle mücadelede uluslararası işbirliğini sekteye uğratan en önemli konu devletlerin siyasi yaklaşımları. Türkiye Suriye’de YPG’yi PKK’nın uzantısı ve terör örgütü olarak nitelendirirken diğer bazı müttefikleri IŞİD’e karşı savaşta YPG’yi müttefikleri olarak görüyor.

“Şu andaki temel sorunumuz ortak terör tanımı konusunda mutabakatak olmayışı” diyen Bartholin, BM çatısı altında uluslararası bağlayıcılığı olan ortak bir terör tanımına ivedilikle ihtiyaç duyulduğuna söyledi ve şunları kaydetti: “Bazı ülkeler belirli grupları desteklerken diğerleri terörist olarak nitelendirebiliyor. Terör ile ilgili siyasi olmayan yasal bir yaklaşıma ihtiyacımız var.”

Bartholin terörle salt önleme ve cezalandırma yoluyla mücadele edilemeyeceğini, terörün sosyal yanlarına da aynı oranda önem atfettiklerini vurguladı: “Protokole paralel olarak 3 yıllık bir eylem planı kabul etti. Ceza hukuku önlemlerini uygulamaya gerek kalmadan, eğitim, toplumsal uyum gibi yollarla nasıl radikalleşmeyi önleyebiliriz gibi önlemlere odaklanıyoruz.”

Guido Steinberg
Guido SteinbergFotoğraf: DW

Steinberg: “Alman yetkililer son derece öfkeli!”

Uluslararası alanda IŞİD’e karşı çabalar güç kazanırken Türkiye’nin IŞİD militanlarına yönelik operasyonları yakından takip ediliyor. Alman Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Ortadoğu uzmanı Guido Steinberg, “Hafif bir değişim gözlemlemekle birlikte, Türkiye’nin yapması gerekenleri yaptığına ikna olmuş değiliz” değerlendirmesini yaptı.

Steinberg, “Almanya dahil Batılı müttefiklerinin memnuniyetsizliği çok ciddi boyutlarda. Resmi açıklamalar diplomatik üslup nedeniyle hissiyatı açıkça yansıtmıyor olabilir. Ancak şunu açıkça söyleyebilirim: Alman güvenlik yetkilileri Türkiye’nin işbirliği seviyesiyle ilgili performansı konusunda son derece öfkeli.”

Steinberg, Türkiye’den beklentileri şöyle sıraladı:

“Yabancıların Suriye’ye geçişini durdurmak zorunda. Ayrıca IŞİD ve diğer bazı grupların Türkiye’de lojistik altyapıya sahip oldukları belirtiliyor. Altyapı tasyfiye edilmeli. 2012 yılından bu yana Esad’ı devirmek adına desteklediği Cihatçı gruplarla bağını kesmeli. Bunu gerçekten istemesi halinde bile Türkiye’nin bu sorunu çözmesi ne yazık ki çok uzun zaman alacaktır.”

“Türkiye terörle mücadelede kararlı tutum sergiliyor”

Ankara ise Batılı ülkelerin yabancı savaşçılar tehdidini çok geç fark ettiğini, uzun süre bu kişilerin ülkelerinden çıkışını engellemediğini kaydediyor.

Yabancı savaşçılarla daha etkili mücadele öngören Ek Protokol konusunda DW’ye konuşan Türkiye’nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliği Müsteşarı Melike Yılmaz Öskiper, terörizmle mücadele küresel ölçekte işbirliği ihtiyacı olduğunu, Türkiye'nin bugüne kadar uluslararası hukuk metinlerinin hazırlanması ve imzalanmasında öncü bir rol üstlendiğini söyleyerek şunları kaydetti: “Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerimiz ve ilgili uluslararası hukuk düzenlemeler kapsamında demokratik ve çoğulcu bir toplumun temel değerlerini hedef alan terörizm ile mücadeledeki kararlılığımız devam etmektedir.”

Ek protokolün yürürlüğe girmesi için en az 4’ü Avrupa Konseyi üyesi olan 6 devletin onay sürecini tamamlaması gerekiyor.

Öskiper Türkiye’nin onay süreciyle ilgili olarak, “İmzalanmış olması ortada siyasi iradenin olduğunu gösterdi. Onay ise, Meclis’in tam anlamıyla faaliyete geçmesiyle mümkün olacak. Yeni yasama yılında onay imkan dahilinde olabilecek” şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin