1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hollanda'da radikal dinci grup yargı önünde

Ludger Kazmierczak5 Aralık 2005

Aralarında Hollandalı yönetmen Theo van Gogh’u öldürmekten hüküm giyen Muhammed Buyeri’nin de bulunduğu 13 kişinin Lahey’de yargılanmasına başlandı. İddia makamı radikal dinci bir grup kurduğunu ileri sürdüğü 13 kişinin, Hollanda’da kamuya ait binalara saldırı hazırlığında olduğunu savunuyor.

https://p.dw.com/p/AaLT
Yargılanan sanıklar arasında Hollandalı yönetmen van Gogh'u öldüren Muhammed Buyeri de bulunuyor
Yargılanan sanıklar arasında Hollandalı yönetmen van Gogh'u öldüren Muhammed Buyeri de bulunuyorFotoğraf: dpa

Hollanda’da ünlü yönetmen van Gogh’un öldürüldüğü 2004 Kasım’ına kadar kimse “Hofstad” grubunun adını duymamıştı. Fas kökenli Hollanda vatandaşı Muhammed Buyeri’nin Müslümanlığı kötüleyen filmi yüzünden van Gogh’u sokak ortasında öldürmesiyle, Hollanda’da kamuoyu önce bu grubun ismini duydu, ardındansa göçmenlerin ülkeye uyumunu ve radikal dinci grupları tartışmaya başladı. Van Gogh’u öldüren Muhammed Buyeri işlediği suçtan pişmanlık duymadığını belirtmiş ve bu yılın Temmuz ayında ömür boyu hapis cezasına çarptrılmıştı. Buyeri suçu tek başına işlemiş olsa da aslında radikal dinci bir gruba dahil olduğu iddiaları gündeme gelmişti. İşte bu radikal dinci grubun üyesi olduğu iddia edilen Buyeri’nin de aralarında bulunduğu 14 kişi bugün yargılanmaya başladı. Bu kişilerin Hollanda’da kamuya ait binalara, Lahey’deki parlamento binasına ve Şipol Havaalanı’na saldırı planladığı iddia ediliyor.

Yeni Terörle Mücadele Yasası

Yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleşen yargılama sürecinde sanıklar Hollanda’daki yeni Terörle Mücadele Yasası yürürlükte olduğu için ceza alabilecek. Çünkü yeni yasa, herhangi bir yere saldırı planı yapan kişilerin, bu planlarını hayata geçirmemiş olmaları halinde de cezalandırılmalarını öngörüyor. Oysa eski yasada bu mümkün değildi. Bu davada yargılanan sanıklardan Samir. A. da eski yasa yürürlükteyken yargılandığı için delil yetersizliğinden beraat etmişti. Savcılık sözcüsü Digna van Boetzelaar şöyle konuşuyor:

„Samir A.’ya karşı açılan ilk dava ile şimdiki dava arasındaki fark, artık yeni terörle mücadele yasasının yürürlükte olması. Ayrıca Samir A. terörist bir örgütün üyesi olmak suçundan da yargılanacak. Bunun anlamı, yargılama sürecinde hem grubun terörist bir grup olduğunu, hem de saldırı düzenleme isteğinde olduğunu ispat etmemiz gerekiyor.“

Sanıkların evinde bulunan malzemeler

Polis sanıklardan Samir A.’nın evinde yaptığı aramada, kamuya ait binaların planlarıyla patlayıcı madde buldu. Bu yüzden sanığın saldırı hazırlığında olduğu düşünülüyor. Haziran ayında Amsterdam’da gözaltına alınan bir başka sanık, 23 yaşındaki Nurettin El. F.’nin sırt çantasında ise otomatik tüfek bulundu. Savcı Nurettin El.F.’nin İslamı eleştiren milletvekili Geert Wilders ile İslam üzerine yazdığı kitapla radikal dincilerin tepkisini çeken Somalili Ayaan Hirsi Ali’yi öldürmeyi planladığını öne sürüyor. Hatta Nurettin El F.’nin tutukluyken bir başka mahkuma, bu iki kişiyi öldürmeyi planladığını itiraf ettiği de iddialar arasında. Davayı izleyen politolog Rik Coolsaet sanıklar hakkında şöyle konuşuyor:

„Burada sanıklardan Samir A. ve Nurettin El F.’ye bakıldığında her ikisinin de göçmen çocuğu olduğu görülüyor. Bu kişiler kendilerini ailelerinin geldiği ülkeye ait hissetmiyorlar. Ama doğup büyüdükleri Hollanda’da kabul görmüyorlar. Hatta bazıları dışlanıyor bile.‚Kendilerine, ben kimim? Faslı da değilim, Hollandalı da değilim diyorlar ve sonuç olarak kendilerini ‚Müslümanım’ diye tanımlıyorlar.“

Tanık ifadeleri

Bugünkü duruşmada tanık olarak dinlenecekler arasında Nurettin El. F.’in bir kız arkadaşı da bulunuyordu. 17 yaşındaki Malika isimli tanık büyük olasılıkla korktuğundan duruşmaya gelmek istemedi ve mahkemeye yazılı bir ifade gönderdi. İfadesinde de grubun faaliyetleri hakkında bildiklerini anlattı.

Öcalan'ın avukatı Lahey'de

Sanıkların avukatları arasında, bir zamanlar PKK lideri Abdullah Öcalan’ın da avukatlığını yapan Alman avukat Britta Böhler de bulunuyordu. Böhler duruşmanın başında müvekillerinin adil bir ortamda yargılanmadığından dert yandı. Alman avukat yoğun güvenlik önlemleri yüzünden avukatların sanıkların yanına oturmalarına izin verilmemesini de eleştirdi.