1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Havalimanlarında güvenlik krizi

28 Aralık 2009

Amerikan uçağına yönelik saldırı girişiminin ardından ABD ve AB’deki havalimanlarında güvenlik önlemleri artırıldı. Ancak uzmanlar, popülist önlemlerin daha fazla güvenlik sağlamayacağı kanısında…

https://p.dw.com/p/LFn8
Avrupa ülkeleri ve ABD'deki havalimanlarında güvenlik önlemleri sıkılaştırıldıFotoğraf: AP

Amsterdam’dan ABD’ye giden bir yolcu uçağının havaya uçurulmak istenmesi, havalimanlarında güvenlik kontrollerinin sertleşmesine neden oldu. Son olay, özellikle ABD yolcularının daha sıkı kontrollere tabi tutulmasına da yol açtı.

Alman havayolu şirketi Lufthansa, ABD yolcularının uçuştan üç saat önce havalimanında olması ve yanlarına mümkün olduğunca küçük ve hafif bir el bagajı almaları gerektiği uyarısında bulundu. Brüksel havalimanında da benzer önlemler alındı.

Pilot derneği Cockpit’in sözcüsü, kendisi de bir pilot olan Jörg Handwerg ise hâlihazırda yürürlükte olan önlemlerin yeterli olduğunu dile getirdi.

Handwerg şunları söyledi: “Mevcut önlemler yeterince katı, ancak bu önemlerin verimli şekilde uygulanması gerekiyor. Bu nedenle önlemleri uygulayan personelin iyi bir eğitimden geçirilmesi üzerinde durulmalı. Öte yandan kimin uçağa bindiği de iyi şekilde denetlenmeli ve yolcular daha iyi ayıklanmalı. Eğer şüpheli yolculara ilişkin uyarılar varsa, bu kişilerin uçuş dışında bırakılması daha yerinde olur.”

Ek önlemler gündeme geldi

Yetkililer son olayın mevcut önlemlere rağmen, uçağa patlayıcı madde sokmanın mümkün olduğunu kanıtladığı görüşünde. Bu nedenle de ek önlemler alınması öneriliyor. Öneriler arasında, tüm kontrollerden sonra el tarayıcısı ile son kontrolün yapılması ve havalimanlarına vücudu çıplak gösteren tarayıcıların yerleştirilmesi de bulunuyor. Bu arada ABD’de yolcuların uçağın iniş saatine bir saat kala yerinden kalkmasını yasaklayan bir uygulama da yürürlüğe kondu.

Önlem alınırken popülistlikten kaçınılması gerektiğini belirten Cockpit sözcüsü Handwerg değerlendirmesi şöyle sürdürdü: “Biz, sıvı maddelerin yasaklanması gibi popülist önlemlere ağırlık verilmesinin fazla yararlı olacağını düşünmüyoruz. Zira bu tür önlemlerin getirisi çok az ve yolcular üzerindeki yükü de artırıyor. Amerika’da uygulamaya konulması düşünülen, uçağı inişe geçmesinden bir saat önceden inişe kadar hiç bir yolcunun yerinden kalkmaması ya da uçuş rotasının gösterilmemesi gibi önlemler güvenliğe bir katkı sağlamazken, yolcuların hareket özgürlüğünü büyük oranda kısıtlayacaktır. Biz bu tür önlemlere destek vermiyoruz.”

“Güvenlik yolcular uçağa binmeden sağlanmalı”

Jörg Handwerg, güvenliğin yolcular uçağa binmeden önce sağlanmış olması gerektiğine dikkat çekiyor. Uzmana göre, “güvenlik hissinin” değil, güvenlik zincirinin güçlendirilmesi ve bu zincirdeki açıkların giderilmesi gerekiyor. Handwerg, “Güvenliğin yolcular uçağa binmeden önce sağlanmış olması gerekiyor. Eğer hedefine kilitlenmiş bir saldırgan patlayıcı materyallerle uçağa binmişse, uçakta onu engellemek için fazla bir şey yapılamaz” diyor.

Uzmanın eleştirdiği noktalardan biri de güvenliğe ilişkin tartışmaların yalnızca havalimanlarını kapsıyor olması. Daha önce Madrid ve Londra'da meydana gelen saldırıların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Handwerg sözlerini şöyle sürdürdü:

“İlginç olan şu ki yalnızca uçuş trafiğindeki güvenlik önlemlerinin sıkılaştırılmasından söz ediyoruz. Ama şu ana kadar tren yolculuklarında hiçbir kontrole tabi tutulmadım ve bunun biraz tuhaf olduğunu düşünüyorum.”

© Deutsche Welle Türkçe

DW/DLF/AP/AFP, BÖ/HK