1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Handelsblatt: Erdoğan'ın halka verebileceği bir şey kalmadı

20 Haziran 2018

24 Haziran cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri ile Almanya – Fransa zirvesi Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/2zt3v
Belgien türkischer Ministerpräsident Tayyip Erdogan in Brüssel
Fotoğraf: Getty Images/AFP/D. Faget

20.06.2018 - Alman basınından özetler

Süddeutsche Zeitung gazetesi "Erdoğan'ın korkusu" başlığıyla yayımladığı yorumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın otoriterliğe meyletmesinin seçmeni kendinden uzaklaştırdığını yazıyor:

"Soldan sağa bütün muhalefetin yeniden canlanma sinyalleri vermesi Erdoğan'ı endişelendirmeli. Kendinden emin bir muhalefet Türk demokrasisine iyi gelir. İki yıldır süren olağanüstü hale ve baskılara rağmen çoğu Türk şartların barışçı yoldan değiştirilebileceğine olan inancını kaybetmedi. Batı karşıtlığı da Erdoğan'ın seçim kampanyasında önemli rol oynuyor. Batı ile Türkiye arasındaki yabancılaşmanın suçu, Türkiye'yi ortak olarak gözden çıkardıklarını her fırsatta söyleyen Avrupalılarda aranmalı. Oysa bunca travma geçiren, darbe ve darbe teşebbüsleri atlatan ve terör saldırılarına hedef olan Türkiye'nin, seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, düşmandan çok dosta ihtiyacı olduğu unutulmamalı.”

Handelsblatt gazetesi de Erdoğan fenomeninin parlaklığını kaybettiği görüşünü savunuyor:

"Erdoğan'ın terör ile mücadele çerçevesindeki temizlik operasyonu ağır hasara yol açtı. Politikacılar ve insan hakları savunucuları cezaevini boyladı. Onu gerçek darbecilere karşı destekleyenler bile hayal kırıklığına sürüklendi. Bir zamanlar Erdoğan'ın en güçlü kozu olan ekonomi de tökezlemeye başladı. Milli gelirin artması ve canlanma altyapı yatırımlarıyla şirket kârlarından besleniyor. Yüzde 12'ye varan enflasyonun ve Lira'nın değer kaybetmesinin ceremesini halk çekiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın artık halka verebileceği fazla bir şey kalmadı. Erdoğan'ın hatası, geçmişteki başarıların onu pazar günü yine tahta çıkaracağına inanmasından kaynaklanıyor. Yüzyılın başlarındaki seçimlerin görülmedik açıklıktaki galibi zamanla bir saray otokratı haline geldi. Geriye belli bir çizgisi olmayan, vizyonsuz ve Erdoğan'ın otoriterliğinin giderek artmasına rağmen otoriterliğini kaybetmeye başlayan politikalar kaldı. Erdoğan iktidarından duyulan düş kırıklığı yıllardır ilk kez yerini değişim havasına bıraktı. Ama değişen havanın yeteceği sanılmamalı.Türkiye'deki problemlerden biri de, çok sayıda kişinin değişim isterken, aynı zamanda değişimden korkması.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung AB reformlarıyla iltica politikasının ele alındığı Merkel – Macron buluşmasına şu satırları ayırmış:

"Almanya ile Fransa arasındaki zirveler hiç şimdiki şartlar altında yapılmamıştı. Kardeş muhafazakâr koalisyon ortağının iltica ültimatomuyla köşeye sıkışan Merkel AB'nin transfer birliğine dönüştürülmesine kendi partisinden gelen itirazları da göz önünde bulundurmak zorunda. Ülkesinde geniş bir desteğe mazhar olan Fransa Cumhurbaşkanı ise Avrupa'nın mimarlığını üstlenmeye çalışıyor. Birkaç yıl öncesine kadar bunun tam tersi bir durum söz konusuydu. Merkel bu gibi ortamlarda güçlü önder gibi görünürken, Fransızlar gelişmelerin önüne takıp sürüklediği aktörlere benziyorlardı.”

Neue Osnabrücker Zeitung kameralar karşısındaki dostluk ve samimiyet gösterilerine kanmamak gerektiğini vurguluyor:

"İltica ve para birliğini ilgilendiren konularda Merkel ile Macron arasında derin görüş ayrılığı olduğu unutulmamalı. Bu iki temel sorun AB'yi dağıtacak potansiyele sahip. Almanya Başbakanı zayıf pozisyonda. İltica politikasında Hristiyan Sosyal Birlik başbakana yükleniyor. İlticaya ‘Avrupai çözüm' bulunmasından yana çıkan Merkel Fransa Cumhurbaşkanından sadece sözlü destek alabilir. Macron Fransa'da kaçak göçle çok daha güçlü mücadele veriyor. Macron'un Avrupa'da daha fazla egemenlik ve beraberlik için yaptığı çağrı aslında, göç konusunda yalnız kalan Merkel'i taşlama anlamına geliyor.”

DW, dpa, afp/AG,BÖ

© Deusche Welle Türkçe