1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Handelsblatt: ABD için esas tehlike fevri tepkiler

2 Kasım 2017

Alman basınında Katalan lider Puigdemont ve eski bakanlar hakkında tutuklama kararı çıkarılması, ABD Başkanı Trump’ın New York saldırısı sonrasında izlediği tutum ve Almanya’da mültecilere yönelik siyaset konu ediliyor.

https://p.dw.com/p/2mwaU
Fotoğraf: picture alliance/Al Drago/CNP/AdMedia

03.11.2017 - Alman basınından özetler

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung'da, Madrid'deki mahkemeye ifade vermeye gitmeyen Katalan lider Carles Puigdemont ve eski bakanlar hakkında çıkarılan tutuklama kararı ele alınıyor.

''Puigdemont ve müttefikleri hakkındaki tutuklama kararı hukuki açıdan tutarlı olabilir. Özellikle de isyancılık devletin otoritesine başkaldırmak gibi ağır suçlamalar göz önünde bulundurulduğunda. Ancak siyasi açıdan bakıldığında tutuklama kararı son derece kritik. Katalonya’da 21 Aralık’ta yapılması öngörülen erken seçimlerin ardından sükûnetin geri döneceğine inananlar gerçekten yanılıyor. Barcelona’dan dağlardaki köylere kadar, Puigdemont ve bağımsızlığa destek veren herkes için tutuklama kararı adeta bir hakaret oldu. Uzmanlar, 'güçlü bir karşı tepki' gelir endişesiyle, böyle onur kırıcı bir tutum konusunda uyarıda bulunmuştu. Bundan sonrası, bugüne kadar sert bir tutum izleyen İspanya Başbakanı Rajoy’a bağlı. Özerkliği biraz daha artıracak bir teklif sunabilir. Bu izlenen sert tutuma kıyasla, İspanya’nın bütünlüğünü daha az tehlikeye sokar.''

Düsseldorf merkezli Handelsblatt gazetesinde, New York'taki terör saldırısının ardından ABD Başkanı Donald Trump'ın saldırgan için idam cezası isteyen ve Yeşil Kart kura uygulamasını sorgulayan tutumu işleniyor:

''ABD için esas tehlike İslamcı terörizmden ziyade teröristlerin işine yarayan, siyaseten fevri tepkiler. Amerika, yaptığı öfkeli konuşmaların siyasi sonuçlarıyla ilgilenmeyen bir adam tarafından yönetiliyor. Trump, göreve başlarken ettiği yeminde, 'ABD anayasasını bütün gücüyle koruyacağını' söylemişti. Ancak Trump’ın görevde olduğu ilk on ay bu yemine kendini ne kadar az bağlı hissettiğini gösteriyor. Diğer bir deyişle, Amerikan hukuk devleti baskı altında bulunuyor ve bu baskı Beyaz Saray’dan geliyor. Kongre ise bu durum karşısında harekete geçmiyor. Bazı istisnalar dışında Cumhuriyetçiler olanları omuz silkerek izliyor. Hukukun egemenliği ve Trump’ın egemenliği arasında gerilimli bir durum yaşanıyor.''

Mannheimer Morgen gazetesindeki yorumda da aynı konu ele alınıyor:

''İzlenen çizgi belli: ABD Başkanı Donald Trump, New York’taki saldırının ardından yasaların çok sert, çok daha sert olmasını istiyor. Trump’ın siyasi olarak istenen kararı açıklaması da bir sorun. Böylelikle, yargının yönlendirildiği kuşkusu doğuyor. Bunun yanı sıra ABD Başkanı siyasi hareket gücü göstermek için Yeşil Kart kurasının kaldırılmasını istedi... Ancak ABD’ye göçü önemli ölçüde azaltma isteğine iş dünyası, Demokratlar ve göçmenlerin avukatları şiddetle karşı çıkıyor. Bu nedenle de, Trump’ın bu önerisi için Kongre’de çoğunluğu bulup bulamayacağı soru işareti yaratıyor.''

Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre, Almanya'da 2016 yılı sonunda 1 milyon 600 bin sığınmacı bulunduğu açıklandı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda, bu verilerden yola çıkılarak, Alman hükümetinin mültecilere yönelik politikası eleştiriliyor:

''(Almanya'da) iltica başvurusunda bulunan yarım milyondan fazla insanın başvuruları hakkında hâlâ karar verilememiş olması çok sayıda dosyanın biriktiğini gösteriyor... İnsanlık onuru, anayasasında ilk sıralarda yer alan bir hukuk devleti, istediği gibi göçmen ve mültecileri ülkeye kabul edip sonra da onları yıllarca belirsizlik içinde bırakmamalı. Ülkesinden kaçarak gelen ve geldiği yerde artık güvende olan birine Avrupa hukuku çerçevesinde koruma sağlamanın kötü bir şey olmadığı her mülteci için son derece aşikâr. (Mültecilere) saygı gösterilmesi gerektiğini de söylemeye gerek yok. Kuşkusuz, burada eski hükümetin olduğu gibi yeni hükümetin de temel bir görevi bulunuyor. Hükümetin göç konusunda duruma hâkim olması gerekiyor.''

JD/SÖ

© Deutsche Welle Türkçe