1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hamas’ın zafer sarhoşluğu

Peter Philipp / DW26 Eylül 2005

İsrail birliklerinin iki hafta önce boşalttığı Gazze Şeridi’nde Cuma günü meydana gelen patlamaların ardından İsrail ve Filistin arasında gerginlik had safhaya tırmandı. Karşılıklı saldırılar devam ediyor. DW’den Peter Philipp, son gelişmelerle ilgili değerlendirmesi şöyle:

https://p.dw.com/p/AZtU

“İsrail askeri birlikleri, 2000 yılının yazında, Lübnan’ın güneyini kendi iradeleriyle terk etti. Lübnan Hizbullahı, bu olayı hala „Siyonist Düşman“ üzerinde elde edilen bir zafer olarak lanse ediyor. Benzer bir gelişme de Gazze’de yaşandı. Hamas, İsrail’in birkaç hafta önce Gazze Şeridi’ni boşaltmasını büyük bir zafer olarak sunmaya çalışıyor.

Ancak Gazze Şeridi’nin boşaltılmasının, İsrail’e karşı elde edilmiş bir zafer olmadığını, en iyi Filistinliler idrak ediyor olmalı. İsrail’in geri çekilmesi, Filistin halkını öylesine sevince boğdu ki; kimse huzur ortamının yeniden bozulmasından yana değil…

Ne var ki, İsrail varlığını tanımaya hala yanaşmayan Hamas ve İslami Cihad gibi radikal Filistinli örgütler, barış ortamını bozma çabalarına devam ediyor. Zafer sarhoşluğu içindeki Hamas militanları, geçen Cuma beraberinde taşıdıkları patlayıcılarla Gazze sokaklarında turlar atarken, konvoylardan birinde patlama meydana geldi. Çok sayıda sivil hayatını kaybetti.

Hamas, olayın hemen ardından İsrail’i suçlayan açıklamalar yaptı. İsrail ise önce Siderot’a düzinelerce füze yağdırdı. Ardından radikal görüşleriyle bilinen birçok Filistinli, İsrail’in „nokta vuruşlarıyla“ öldürüldü. Bu arada Gazze’deki patlamayı soruşturan Filistin Özerk Yönetimi İçişleri Bakanı Tevfik Ebu Hussa, olayın İsrail saldırısı değil, bir kaza olduğunu duyurdu.

Bu olay, Hamas’ın Filistin halkı nezdindeki itibarına gölge düşürmeli. Çünkü Hamas, Filistin’in uzun yıllardır özlemini çektiği barış, istikrar, normalleşme ve bağımsız Filistin devleti sürecini tehlikeye soktu. Hiçbir Filistinli, yüksek sesle ifade etmeye yanaşmasa da şu gerçeğin açık şekilde farkında: İsrail, terk ettiği Gazze Şeridi’nin kendisine yöneltilecek saldırılar için bir üsse dönüştürülmesine asla izin vermeyecektir.

En başta, Gazze Şeridi’ni boşalttığı için iç siyaset sahnesinde yoğun baskı yaşayan İsrail Başbakanı Ariel Şaron, böyle bir gelişmeye göz yummayacaktır. Benjamin Netenyahu, Şaron’dan hem parti liderliğini hem de başbakanlığı devralmak istiyor. Şaron bu faktörü de gözönünde tutarak, Gazze Şeridi’nin boşaltılmasının İsrail’in lehine olduğunu kanıtlamaya gayret ediyor. Ariel Şaron, diğer yandan attığı son adımlarla, İsrail’in şiddet ve saldırganlığa karşılık verebilme gücünü muhafaza ettiğini sergiliyor.

Ancak İsrail’in iç siyasetine dönük son operasyonlar, Orta Doğu barış sürecinin kalıcı bir çözüme kavuşmasına fazla katkı sunmuyor. Barış süreci öncelikle Filistin tarafından daha enerjik adımlar atılmasını gerektiriyor. Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmud Abbas, bir sembolden ibaret olmadığını kanıtlamalı, sahip olduğu otoriteyi Gazze Şeridi’nde huzur ve istikrarı sağlamak için kullanmalıdır. Gazze Şeridi’nde kargaşaya son verilmeden İsrail’den saldırılarını durdurması beklenemez.“