1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gülmen ve Özakça hakim karşısına çıkıyor

14 Eylül 2017

Tutuklu bulunan açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ile Semih Özakça bugün hakim karşısına çıkıyor. Semih Özakça'nın eşi Esra Özakça DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/2jvaJ
Türkei Hungerstreik - Nuriye Gülmen & Semih Özakca
Fotoğraf: DW/H. Köylü

KHK ile ihraç edilen öğretim görevlisi Nuriye Gülmen'in kamuoyunca bilinen hikayesi 9 Kasım 2016'da Ankara'daki İnsan Hakları Anıtı'nın önünde ‘Açığa alındım, işimi geri istiyorum' pankartıyla oturma eylemi düzenlemesiyle başladı. Tek kişilik eyleminin başladığı günden sonra defalarca gözaltına alınan Gülmen, her defasında serbest bırakılır bırakılmaz soluğu Anıt'ın önünde aldı. Tek kişilik eylem, bir süre sonra Semih Özakça, Acun Karadağ, Veli Saçılık ve işten atılan çok sayıda kamu çalışanının katılımıyla genişledi. Gülmen ve Özakça, eylemlerini 4 ay sonra ‘açlık grevine' çevirdi. 23 Mayıs'ta ise çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan eğitimcilerin davası bugün Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Semih Özakça'nın eşi Esra Özakça dava öncesi iki eğitimcinin son durumlarıyla ilgili DW Türkçe'ye bilgi verdi.

DW Türkçe: Semih ile Nuriye'yi en son ne zaman gördünüz ve durumları hakkında bilgi verir misiniz?

Esra Özakça: Son kapalı görüşümüzü pazartesi (iki gün önce) cezaevi hastanesinde gerçekleştirdik. Semih'in yürümesinde sıkıntı var. Saç ve tüy dökülmesi yaşıyor. Kulağında sürekli bir uğultu olduğunu söyledi. Ayrıca böbrek ve başağrısı gibi sağlık sorunları olduğunu söyledi. Nuriye'yi de uzaktan görebildim. Duvarlara tutunarak yürüyordu ama uzaktan, ‘Esra herkesi çok sevdiğimi söyle' diye bağırdı. Görüşümüzü teller arkasından yapıyoruz. Bu süreçte iki defa açık görüş yapabildik.

Türkei - Esra Özakca - Protest
Esra ÖzakçaFotoğraf: Imago/ZUMA Press/A. Gocher

DW Türkçe: Sağlık durumlarını doktorlar takip ediyorlar mı?

Özakça: Hergün Numune hastanesinden doktorlar gelip, ‘zorla müdahale' talep edip, etmediklerini soruyor. Semih de onlara ‘kendi doktorlarımızı görmek istiyoruz' diyor. Kendi istedikleri doktorları görmelerine yönelik AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararı da var. Ancak kendi istedikleri doktorları bir kez görebildiler. Onu da bakanlık ‘açlık grevini sonlandırmaya ikna etme' şartıyla izin verdi. Ankara Tabip Odası'ndan 3 kişilik doktor heyeti geldi ancak fiziksel bir muayene yapmadan sadece sohbet edip çıktılar. Bakanlık yetkilileri ekibin muayene etmesine izin vermedi. Hapishanede ise her sabah sayım yaparken, bilinçlerini kontrol etmek için uyandırılıyorlar.

DW Türkçe: AİHM'in talebi üzerine yapılan muayene raporunun sonucu nedir?

Özakça: İkisi de açlık grevlerinin 75'inci gününde (23 Mayıs) tutuklanıp, cezaevine kondular. Tutuklu oldukları 114 gün boyunca sadece bir defa Numune Hastanesi'nde bir defada cezaevi hastanesinde muayene edildiler. Her iki muayenede de, bağımsız bir gözetmen olarak belirlenen Şebnem Korur Fincancı eşliğinde muayane edildiler. Muayene raporundaki "hayati tehlike vardır" tespitine rağmen tahliye edilmediler.

DW Türkçe: Nuriye ve Semih kendi bakımlarını yapabilecek durumdalar mı?

Özakça: Her ikisi de kendilerine bakamayacak durumdalar. İçecekleri şekerli suyu hazırlayacak durumda olmadıkları halde 17 gün rekafatçi verilmedi. O süreçte Nuriye, giysilerini kendisi yıkamaya çalışmış. Refakatçiler duş almalarına yardımcı oluyorlar, içeceklerini hazırlıyorlar. Bütün bu dönemde kendi kendilerine baktılar. Refakatçi hakkını Semih'in annesi hergün savcıya giderek ve en sonunda Adalet Bakanlığı önünde eylem yapacağını söyleyince, aldı.

DW Türkçe: Her ikisi de kaç kilo şu anda?

Özakça: Semih, 86 kilodan 55'e, Nuriye'nin ise 57 kilodan 40 kiloya indi. Nuriye kalem tutmakta zorlanıyor, savunmayı hala bitiremedi. Üstüne üstlük, gardiyanlar 5'er, 10'ar içeriye girebiliyor ancak hijyen gerekçe gösterilerek avukatlara da görüş sınırlaması getirildi.

DW Türkçe: OHAL Komisyonu, her iki eğitimcinin başvurusuna öncelik tanıyacak mı?

Özakça: Öncelik vereceklerini dönemin bakanı Nurettin Canikli, haziran başında söylemişti ama Komisyon hale çalışmaya başlamadı. Bir rivayete göre 17 Eylül'de çalışmaya başlayacak. Ancak sıralama nasıl olur bilemiyorum. Yedi kişi binlerce kişinin durumunu nasıl inceleyecek, bu bana çok işlevsel görünmüyor. Komisyon sadece atılanlar hakkında atanların hazırladığı dosyaları görüşecek, atılanlar karşı dosya ya da belge veremeyecek. Bu da savunma hakkınının kısıtlanması anlamına gelir. Hakkınızda bir dosya görüşülecek ama orada ne olduğunu bilmiyorsunuz. Karşı dosya veremiyorsunuz. Olmayan birşeyi nasıl kanıtlayacaksınız.

DW Türkçe: Duruşma günü yarın ne bekliyorsunuz?

Özakça: Duruşma günü çok önemli. Kendimiz için hakkımız için orada olmalıyız. Ben umudumu kaybetmiyorum. Nuriye ile Semih 120 gün eylem yaptılar. 150 binin üzerinde kamu çalışanı işten atıldı, bu süreçte 50'nin üzerinde intihar var. KHK öldürüyor diyorduk. İşte kanıtı, son bir senede 50'den fazla KHK mağduru intihar etti. Son olarak Vatan Şaşmaz'ın öldürüldüğü günlerde, Sevgi hemşire 7 aylık çocuğunu bırakıp, intihar etti. Bir cümleyle bile haber olamadı. Ölüm sümenaltı olursa, iktidar için sorun değil ama duyurarak yaptığımızda sorun olduk. Niye ölen 50 kişi sorun olmuyor, insanlar için. Nuriye ve Semih, KHK mağduriyetini tüm dünyaya duyurmuş oldu. Bunun için sorun oldular.

Aslı Işık / Ankara 

© Deutsche Welle Türkçe