1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gözler Alman İstihbaratı'nda

16 Kasım 2011

Neonazi teröristler, 10 yıldan fazla bir süre içinde 8'i Türk 9 göçmeni öldürdü, birçok saldırıya imza attı. İşi kamu güvenliğini sağlamak olan Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın bu olaylardaki rolü sorgulanıyor.

https://p.dw.com/p/13BHb

Almanya'da istihbarat birimlerinin kontrol edilmesi anayasal bir hüküm. 1978 yılından beri faaliyette bulunan Parlamento Kontrol Komisyonu, Federal Haber Alma Servisi (BND), Askerî İstihbarat Servisi (MAD) ve Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) kontrolünden sorumlu. Federal hükümet ise Parlamento Kontrol Komisyonu'na istihbarat birimlerinin genel faaliyetleri ve önemli olaylar konusunda bilgi vermekle yükümlü.

"En iğrenç suç"

2000 ile 2007 yılları arasında aşırı sağcı terör hücresinin düzenlediği bir dizi cinayet dün Parlamento Kontrol Komisyonu’nun olağanüstü toplantısında ele alındı. Ayrıca konuyla ilgili olarak 23 Kasım’da bir toplantı daha yapılması planlandı. Federal Meclis üyeleri arasından seçilen komisyonun 11 üyesi, gizlilik ilkesine uymak, yani bilgilerini gizli tutmakla yükümlü. O yüzden açıklama yapmaları gerektiğinde verilen bilgiler genellikle sınırlı kalıyor. Komisyon'un sosyal demokrat başkanı Thomas Oppermann, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, bunun Almanya’da 60 yıldan bu yana görülen "en iğrenç suç" olduğunu söyledi:

“Devletimizin ölenleri ve yaralananları bu teröristlerden koruyamamış olmasından utanç duyuyorum. Bu yüzden ayrıca demokrasimizin ölenleri anmakla yükümlü olduğuna inanıyorum. Ve federal hükümetin uygun bir matem günü düzenleyeceğinden eminim.”

Takibata uğramadılar

Oppermann ile Parlamento Kontrol Komisyonu’nun diğer üyeleri, 90’lı yıllardan bu yana istihbarat birimlerince bilinmesine rağmen bu terör hücresinin nasıl olup da takibata uğramadan bir dizi cinayet işleyebildiğinin hızlı bir biçimde aydınlatılmasını istiyor. Bu sonucun ortaya çıkmasında Hessen ve Thüringen eyaletlerinin istihbarat elemanları ile Anayasayı Koruma Teşkilatı arasında iletişim eksikliği olmasının kilit rol oynadığı tahmin ediliyor.

Bu arada ortaya çıkan yeni aşırı sağcı terörizm olgusu, aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) de yeniden gündeme gelmesine yol açtı. Almanya'da iki eyalet parlamentosunda temsil edilen bu partinin yasaklanması için 2003 yılında yapılan müracaat, Federal Anayasa Mahkemesi'nden dönmüştü.

NPD'ye yasak talebi

Parlamento Kontrol Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti’nin Parlamento Grubu Başkanı olan Oppermann, Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanması için şimdi atılacak ikinci adımın başarılı olmasını ümit ediyor. Oppermann, bu yönde Başbakan Angela Merkel’in de olumlu sinyaller verdiğine işaret ederek şunları söylüyor:

“Şimdi Başbakan'ın desteğini de almış durumdayız. Bu konuda işbirliği öneriyoruz. Nasyonal Demokrat Parti (NPD) antidemokratik, kısmen şiddet yanlısı, Yahudi karşıtı ve yabancı düşmanı söylemleri olan bir parti. Bu parti, Almanya’da yasal olarak faaliyet göstermeyi hak eden bir parti değil.”

Muhafazakar Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ise ikinci bir yasak sürecini hâlâ sorunlu bulduğunu, zira kısa adı NPD olan Nasyonal Demokrat Parti'nin yasaklanma şansını artırmak için öncelikle istihbarat elemanlarının bu çevreden çekilmesinin gerekli olduğunu vurguluyor:

“Mevcut durumu değiştiremezsiniz, (yasaklama halinde) NPD varlığını sürdürecektir. İstihbarat kaynaklarının geri çekilmesiyle birlikte, güvenlik birimleri, bu kaynaklar üzerinden ulaştığı bilgilere bundan böyle ulaşamayacaktır.”

Hans-Peter Friedrich
Hans-Peter FriedrichFotoğraf: picture alliance/dpa
Thomas Oppermann
Thomas OppermannFotoğraf: dpa



© Deutsche Welle Türkçe

Marcel Fürstenau / Çeviri: Çelik Akpınar

Editör: Ercan Coşkun - Hülya Köylü